34,4465$% 0.3
36,3032€% 0.16
2.836,84%0,10
4.835,00%0,20
19.341,00%0,20
9.389,62%-0,33
3143803฿%4.68914
12 Eylül 1980 darbesi sonrası idam edilen ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu, Fikri Arıkan ve Ali Bülent Orkan gibi idamlık mahkumların avukatlığını yapan Şevket Can Özbay, 12 Eylül darbesi sonrası idam edilen Ali Bülent Orkan’ın son anlarını anlattı. 12 Eylül’de Ülkücüleri avukatı Şevket Can Özbay: Ali Bülent Orkan idam edilmeden önce annesine mesaj verdi!
Türkiye Cumhuriyeti, 12 Eylül 1980 tarihinde dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren önderliğinde üçüncü darbe sürecini yaşadı. Darbe sonrası cezaevlerinde işkence sonucu 171 kişi olmak üzere yaklaşık 300 kişi hayatını kaybetti, 50 kişi ise idam edildi. Ülkücü Ali Bülent Orkan, 12 Ekim 1980 tarihinde tutuklanarak cezaevine götürüldü. Orkan, Ankara Sıkıyönetim 1 Numaralı Askeri Mahkemesinde idam istemiyle yargılandı. 11 Ağustos 1982 tarihinde dönemin Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren başkanlığındaki Milli Güvenlik Konseyi, Orkan’ın idam cezasını onayladı. Ülkücü Ali Bülent Orkan, 25 yaşında Ankara Ulucanlar Cezaevi’nde idam edilirken, Mustafa Pehlivanoğlu ve Fikri Arıkan gibi mahkumlarında avukatlığını yapan Şevket Can Özbay ise Orkan’ın son anlarını anlattı.
Dönemin Adalet Bakanı Cevdet Menteş’ten idam uygulaması öncesi, bütün yetkililerin önünde idamın durdurulması için devlet sözü aldığının altını çizen Özbay, “Bakan’ın elini tekrar tekrar bırakmadan salladım. ‘Bakanım devlet sözü veriyorsunuz değil mi idamı durdurmak için’ dedim. Bakan ise ‘Evet devlet sözü veriyorum’ dedi. Ben de ‘Hepiniz duydunuz, bakan devlet sözü verdi’ dedim. Ama ben kapıdan çıkarken içim cız etti. Bakan, içeride ses geçirmeyen odaya geçti. Kenan Evren aramış. Tam sözü almışken, idamları durdurmuşken içime bir sıkıntı geldi. Ali Bülent’in idamını durdursam ondan sonra başka da kimseyi idam edemeyecekler. Bir tuhaflık hissettim, içim burkuldu. Meğer Kenan Evren, Adalet Bakanı’na çok sert bir şekilde ‘İdamı yapacaksınız, durdurmayacaksınız’ demiş. Adalet Bakanı çıktığında suratı çok asıktı, azar yemiş çocuklar gibiydi” ifadelerini kullandı.
Özbay, Ali Bülent Orkan’ın idam kararını durdurmak için merdivenleri hızla indiğini ve kapının önünde kendisini bekleyen arabaya bindiğini vurgulayarak, “Kardeşim direksiyondaydı. Uç dedim şimdi Ulucanlar Cezaevi’ne. Gecenin karanlığında o sessizlikte, yıldırım gibi geldik. Dış kapıda cenaze arabasının içerisinde tabut gördüm. Eyvah diyerek fırladım arabadan ama tabut boştu. Ben gitmeden asacaklar diye korkuyordum. Sonra müdür odasına geldik. Oraya bir kısım adli tıpçılar ve idamı veren mahkeme heyetinden Ali Fahir Kayacan gelmiş. Cezaevi müdürü, idam savcısı ve Adalet Bakanlığı yetkilileri oturuyorlardı” diye konuştu.
Hakkında idam kararı verilmiş olan ülkücü Ali Bülent Orkan’ın sağlık kontrollerine getirildiğinde takım elbise giydiğini, takım elbisesinin içinde balıkçı yaka kazak olduğunu ve elbiselerinin tertemiz olduğunu kaydeden Özbay, “ Gözleri kamaştı, eliyle ovuşturdu gözlerini. Ondan sonra adli tıp profesörüne ‘Durumu idama müsait değil, durdurun bunu. Sizin vereceğiniz rapor geçerli’ dedim.
Ali Bülent Orkan kimdir? derseniz işte böyle kahramandır. O da Ali Bülent Orkan’a başın ağrıyor mu, dişin ağrıyor mu, miden bulanıyor mu diye saçma sapan sorular sordu. Ali Bülent’te ‘Hayır, sapasağlamım’ diye cevap verdi. Profesörde bunun üzerine ‘Bunları sana niye soruyoruz biliyor musun’ dedi.
Ülkücü Hakverdi Satılmış: Cezaevinde en ağır işkencelere maruz kaldık!