35,2068$% 0.3
36,7672€% 0.92
2.968,33%1,32
4.853,00%0,96
19.410,00%0,95
9.724,50%-0,42
3433497฿%0.42977
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindeki heyetin, düşen helikopterde hayatını kaybetmesi birçok tartışmayı beraberinde getirdi. Cumhurbaşkanı Reisi’nin yaşamını yitirdiği olayla ilgili birçok soru işareti var.
Helikopterin düşmesinin kaza mı, suikast mi olduğu yönündeki araştırmalar şüphesiz ki kısa süre içinde sonuçlanacaktır. Hava şartlarının olumsuzluğu olayın kaza olabileceğini işaret ederken, Azerbaycan sınırında meydana gelmesi, yani coğrafi bölge, helikopterin dışarıdan müdahaleyle kasıtlı düşürülmüş olabileceğine şüpheleri artırıyor.
Helikopterin düşmesiyle ilgili şu sorular yöneltiliyor:
– Hava şartlarının olumsuz olduğuna ilişkin bilgiler varken, bu uçuş niçin gerçekleştirildi? İnternet üzerinden bile belli topografyalarda hava şartlarını görmek mümkün.
REKLAM
– Üç helikopter aynı anda havalandı ve kol uçuşu yapıyordu. Diğer iki helikopter sisten ve olumsuz hava şartlarından yüksek irtifada seyrederek kurtuldu. Reisi’yi taşıyan helikopter niçin alçak irtifada seyir halindeydi? Diğer iki helikopter niçin ayrıldı.
– Bu olayın, İran içindeki güç ve iktidar mücadelesiyle ilgisi var mıydı?
– Helikoptere dışarıdan bir müdahale söz konusu mu? Manyetik bazı silahlar helikopterin uçuş mekaniklerini etkileyebiliyor. Bu soruların yanıtları şüphesiz olayın sonuçlarını ve bundan sonra İran, bölge ve dünya siyasetini de yakından etkileyecek ancak bir diğer önemli başlık olarak; İran’ın teknik donanımı, devlet büyüklerini korumadaki etkinliği, seyir güvenliği ve drone varlığı gibi meseleler de tartışılıyor.
İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin düşen helikopterini, Türkiye’ye ait Akıncı TİHA, 7 saatlik bir arama-tarama uçuşu sırasında tespit etti. Bununla birlikte İran’ın elindeki teknik sistemler, Türkiye-İran sınır güvenliği, bölgedeki hava hududu güvenliği, drone savaşları gibi konular da önümüzdeki sürece ilişkin tartışılmaya başlandı. Türkiye’nin Milli güvenlik siyasetini etkileyecek türden analizler ve değerlendirmeler yapılıyor.
REKLAM
Türkiye ile İran arasındaki sınırın geçtiği dağlık bölgelerde güvenliğin sağlanmasında bazı zorluklar yaşanıyor. Türkiye, sınırdan yasa dışı göçmenlerin geçişini, kaçakçılık faaliyetlerini ve terörist unsurların ülkemize girişini önlemek, hudutların güvenliğini etkili bir şekilde sağlamak amacıyla insan yoğunluklu güvenlik sistemleri yerine teknoloji yoğunluklu sistemleri içeren projeleri hayata geçirdi.
Bu kapsamda sınırların güvenliği için modüler beton duvar, elektro optik sistemler, asansörlü kule, hendek gibi fiziki güvenlik tesisleri kuruldu. Hudut birliklerinin imkân ve kabiliyetleri (gece görüşlü termal kameralar, harekete duyarlı sensörler) geliştirildi. Türkiye’nin sınır güvenliğinin sağlanması konusunda yoğun çaba harcanırken, İran’ın Türkiye’ye yönelik düzensiz göç hareketlerini engellemediği, uyuşturucu kaçakçılığı gibi olaylarda Devrim Muhafızları Ordusu’nun yeterince özen göstermediği görülüyor. Bu durum, Türkiye’nin ulusal güvenliği için sorun oluşturuyor.
REKLAM
“Hudut Namustur” ilkesini şiar edinmiş Türkiye, milli güvenlik stratejileri açısından önemli çalışmalar yapıyor. Terör örgütü PKK son dönemlerde, “Hava Savunma Birlikleri” / “Ş. Delal Amed Havacılık Birimi” adı verilen bir yapılanma bünyesinde alçak irtifada uçabilen ve sınır hattındaki radar sistemleri ile tespit edilmesi oldukça güç olan paramotorları eylemlerinde ve terörist transferlerinde kullanıyor.
Terör örgütü ayrıca maket uçak, mini İHA ve dronlar ile üs bölgelerine ve kritik tesislere saldırılar planlıyor. Bu tür saldırılara karşı sınırlarımızda kullanılan balon gözetleme sistemlerinin yaygınlaştırılması planlanıyor. Aynı zamanda paramotorlu saldırılar konusunda ise bölge halkını bilgilendirici faaliyetler gerçekleştiriliyor.
İran’ın son olarak İsrail’e düzenlediği drone ağırlıklı hava saldırısı ve Reisi’nin düşen helikopter olayında yaşananlar, bölgedeki drone, İHA, SİHA, TİHA varlığının tartışılmasına yol açtı. İran’ın düşen helikopterini bulamaması, Türkiye’den yardım istemesi, Akıncı TİHA’nın kaza kırıma uğrayan helikopteri tespit etmesi yeni bir tartışma da başlattı.
REKLAM
İran’ın SİHA envanterinde kamikaze dronlar önemli yer tutuyor. İran’ın bölgedeki vekil güçlerinin saldırılarında bunun örneğine rastlanıyor. Basit yapılı, düşük maliyetli ve üretim kolaylığı olan bu dronların bölgesel/dağınık-mobil tehdit araçları olduğu, dolayısıyla bin km ve üzerinde bir menzile ihtiyacı bulunmadığı biliniyor. İran’ın SİHA envanterinde (Shaed); Şahit 129 ve Şahit 136’ların öne çıktığı görülüyor.
Rusya-Ukrayna savaşında gündeme gelen bu araçların taktik taarruzlarda etkili olduğu, gelişmiş motorlarının bulunmadığı ve gündelik motorların geliştirilmesiyle bu araçlarda kullanıldığı görülüyor. Çoklu fırlatma yeteneğine sahip bu araçlardan sürü saldırılarında verimli sonuçlar alınabiliyor.
İlk olarak Mayıs 2014’te hava gösterisinde kullanılan bu SİHA’ların izine 2019 Aramco saldırılarında, 2020’de Yemen’de, Temmuz 2022’de Irak’ta Türk üssüne saldırılarda, Ukrayna Savaşı’nda ve son İsrail saldırısında rastlandı. İran’ın kamikaze SİHA’ları ile Türk SİHA’ları Ukrayna’da karşı karşıya gelmeleri nedeniyle uluslararası medyada sıkça kıyaslanıyor.
İran SİHA’larının intihar ve sürü saldırılarında öne çıktığı, ayrıcı uydu bağlantısının bulunmadığı görülüyor. Türkiye’nin elindeki üstün yetenekli SİHA’lar ise uydu bağlantısı bulunan ve henüz sürü saldırılarında kullanılmayan farklı bir sınıfa sahip araçlar.
Maliyeti açısından kıyaslandığında İran SİHA’larının Türk SİHA’larına göre oldukça ucuz olduğu, bununla birlikte dünyanın en iyi 10 SİHA’sı arasında yer alan Türk SİHA’larının pazar payının bütün bölgelerde genişlemeyi sürdürdüğü dikkat çekiyor. Türk SİHA’ları İran SİHA’larından daha yüksek irtifaya çıkıyor, mukavemeti daha yüksek ve daha uzun süre uçabiliyor.
İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin helikopter kazası enkazına ulaşma anına ait görüntü paylaşıldı