35,0777$% 0.11
36,6553€% 0.77
2.956,51%1,26
4.808,00%0,96
19.269,00%0,98
9.885,24%-0,31
3568254฿%-2.04474
Lütfü Türkkan’ın şehit kardeşine galiz küfürler savurmasına karşı eleştirel tepkileri yönelten vatandaşlar hakkında tazminat davası açtığı öğrenildi. Türkkan’ın avukatı aracılığıyla açtığı dava dolayısıyla vatandaşların “suçunun” uzlaştırma kapsamına girmesi dolayısıyla uzlaştırma bürolarına yönlendirildiği kaydedildi.
İyi Partili Lütfü Türkkan’ın dava açtığı isimler arasında gazeteciler de bulunuyor. Hakkında “susturma” davası açılan gazetecilerden El-Aziz gazetesi Yazı İşleri Müdürü Osman Gürses, tepkisini dile getirdi.
Gazeteci Gürses, “Şehit babasına küfreden, Türkiye ve asker düşmanlığını kusan takiyeci zümre mensubu Lütfü Türkkan’ı da yaptıklarını da sizler unuttunuz değil mi? Ama o sizi unutmamış. Şehitlerimize hakaret eden bu sözde Türkkan şimdi o dönem kendisi aleyhinde paylaşım yapan ne kadar kişi varsa hepsine avukatı aracılığıyla tek tek tazminat davası açmaya başlamış. Lütfü şehitlerimize hakaret etmesinden ötürü ceza almadı ama onun suç duyurusunda bulunduğu insanlara savcılar patır patır dava açıyormuş. Sahi ülkesinin şehidine küfreden, düşmanlık eden birine karşı çıktıkları için millete dava açan bu savcılar, ceza kesen bu hakimler hangi milletin evlatları acaba?” dedi.
Lütfü Türkkan’ın davalarla yıldırmaya çalıştığı bir diğer isim ise İstanbul 2 No’lu Barosu Avukatı Sinan Pak.
Konuya ilişkin Haber7’ye değerlendirmelerde bulunan Sinan Pak, şehide küfür gibi bir kışkırtıcılığa karşı verilen tepkilerin cezalandırılmaması gerektiğini belirtti. Sözde hakaret davalarının rant kapısına dönüştürüldüğünü, Lütfü Türkkan olayında da benzer durumun yaşandığını söyleyen Av. Sinan Pak, söz konusu davalarının önüne geçecek kanuni düzenleme için TBMM’ye çağrıda bulundu.
Hukukçu Sinan Pak, şöyle konuştu:
“Milletvekilinin ağır ve galiz ifadelerle şehidimizin ağabeyine yani bize emanetine sövmesi neticesinde Türk milletinin bir ferdi olarak bizler, hayattaki en aziz varlığı olan canını bizim için feda etmiş şehidimizin hatırasına müdafaa etmek maksadıyla bu duruma tepki gösterdik. Tepkilerimiz neticesinde o şahsın avukatı tarafından haklarımızda şikayetlerde bulunulmuştur. Mahkemelerimiz, bunu ‘karşılıklı hakaret’ fiili olarak değerlendirmek yerine mesele tek taraflı değerlendirilmiş ve dava açılmıştır. Türkkan’ın buradaki kışkırtıcılığı, ahlaktan uzak provokatif dili yok sayılmaktadır. Fakat bu ahlak yoksunu ifadelerin neticesinde kendisine gösterilen haklı tepkiler ise dava konusu edilmektedir. Muhtemelen birçok kimse hukuka, adalete, vicdana aykırı şekilde cezalandırılmakla karşı karşıya kalacaktır.
Bu yapılan tahrik ve çirkefliklerin neticesinde artık Türk milleti şehidinin hatırasına dahi sahip çıkamayacak şekilde sindirilmeye çalışılmaktadır. Hem de bu Türk milletinin düzenini, devletini korumak için canını feda eden aziz şehitlerimizin hatırası için olsa bile düşünün bir kimse devletimize, dinimize, namusumuza bir şey dediği zaman onu müdafaa edemeyeceğiz.Halbuki her bir şehidimiz Türk milletinin her ailesinin bir ferdidir. Dolayısıyla ne onun ailesine terk edebiliriz, ne başka bir yere. 80 milyon vatan evladının tamamı, her bir şehidimizin hakkını, hukukunu, namusunu, ırzını, şerefini müdafaa etmeye mecburdur. Eğer izzet ve şeref sahibiysek bunu yapmaya mecburuz. Karşılığında ceza keşke olmasa ama bununla tehdit ediliyorsak da bu izzetle, bu şerefli ve namuslu tavrımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Şehitlerimize karşı yapılan namussuzluklara karşı veyahut onlara karşı yürütülen ahlaksızlıklara karşı dik durmaya ve onlarla mücadele etmeye devam edeceğiz inşallah.
Ayrıca Lütfü Türkkan’ın bu izzetli duruşumuz sonrası büyük Türk milletinden özür dilemesi ve kendisine olan ikaz ve tepkilerimiz nedeniyle bizlere teşekkür etmesi gerekir.”
Sinan Pak, art niyetli kişilerin manevi tazminat unsurunu gelir kapısına dönüştürmemesi için TBMM’ye görev düştüğünü ifade ederek şu sözleri sarf etti:
“Bu garabetten artık kurtulmamızın zamanı gelmiş ve geçiyor bile. Bazı art niyetli kimseler hakaret fiilinin insanları kışkırtmak suretiyle hakaretin cezalandırılmasının manevi tazminata konu edinmesini ciddi anlamda gelir kapısına dönüştürüp bunun semeresini almak istemekteler. Bunun için de ellerinden gelen çirkefliği yapmaktalar.
Ben Meclisimizden de, siyasi idarecilerimizden de bu düzenlemeyi yapmalarını bekliyorum. Hakaret gibi suçların gelir kapısına dönüştürülmesinin önü alınmalıdır. Bunun yanında şehide, bayrağa, vatana, kitaba, dine, İslam’a hakaret edilmesi durumunda böyle bir kışkırtıcılık neticesinde buna gösterilen tepkiler içerisinde bazen sınırın aşılması durumu olsa bile bunun -sözlü olduğu müddetçe- cezadan ari tutulması gerekmektedir. Bu fiillerin cezalandırılmasına yer olmadığı şeklinde karar verilecek şekilde düzenlenmelerin yapılması gerekmektedir.”
___________
Lütfü Türkkan, dönemin İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Bingöl’de gerçekleştirdiği esnaf ziyareti sırasında, diyalog kurduğu şehit ağabeyi Tahir Gümren’e “Senin bacını s…” diyerek küfür etmişti.
Şehit ağabeyi Gümren, Akşener’in kendisine dava açtığını belirttiği ziyaret sırasında, “Bu kadın beni mahkemeye verdi, ben ceza almışım. Şu an cezaevine gireceğim” diye tepki gösterdiği, ardından yanına gelen İyi Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan’ın küfür ve hakaret ettiğini söylemişti. Gümren, “Bana hakaret, küfürler eden aynı o şahıs, alttan da bana tekme vurdu” demişti. Gümren, “O Lütfü beye sorun, onun kardeşi parçalandı mı, çuvallarla topladılar mı? Onu bir öğrensin önce.” ifadelerini kullanmıştı.
KAYNAK: HABER7
Mustafa Destici: Hakkâri Belediyesi’ne kayyum atanmasını destekliyoruz