34,4465$% 0.3
36,3032€% 0.16
2.836,84%0,10
4.835,00%0,20
19.341,00%0,20
9.389,62%-0,33
3145957฿%3.53543
Teknik-İstihbari Görüşmeler: Ankara ile Şam arasındaki teknik-istihbari görüşmeler, son dört yıldır devam ediyor. Bu tür görüşmeler genellikle istihbarat paylaşımı, güvenlik konuları ve sınır ötesi operasyonlar gibi konuları kapsar.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile yapacağı buluşma, bu görüşmelerin yeni bir safhaya geçtiğini gösteriyor. Bu, Türkiye’nin Suriye politikasında önemli bir değişikliği işaret edebilir.
Görüşmenin ana konularından biri, Suriyeli mültecilerin güvenli bir şekilde ülkelerine dönmeleri olacak. Türkiye, uzun yıllardır Suriyeli mültecilere ev sahipliği yapıyor ve bu konu hem insani hem de güvenlik açısından önem taşıyor.
Türkiye’nin Suriye politikasının kritik bir parçası da, Suriye’nin kuzeyinde PKK’nın etkinlik gösterdiği bölgeler ve burada kurulan yapılar. Türkiye, PKK’nın Suriye topraklarında güçlenmesini ve korsan devlet kurmasını kabul edilemez olarak görüyor ve bu konunun çözümü için Esad ile doğrudan temas kurulacak.
Türkiye ve Suriye arasında son dört yılda 14’ten fazla istihbarat düzeyinde görüşme gerçekleştirilmiş. Bu görüşmeler genellikle güvenlik, istihbarat paylaşımı ve bölgesel stabilite konularını içermekteydi.
Ancak bu süreç, Suriye rejimi üzerinde etkili olan aktörler tarafından sabote edilmiş ve istenilen sonuçlar elde edilememiş. Buna rağmen Türkiye’nin bölgesel güvenlik kaygıları ve PKK’nın Suriye’deki faaliyetleri gibi konular devam etmiş.
PKK’nın Suriye’de korsan devlet kurma çabaları, Türkiye’nin Suriye politikasında önemli bir odak noktası olmuş ve bu konuda yeni adımlar atılması gerektiği vurgulanmış.
Hakan Fidan’ın Moskova Ziyareti: Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Moskova ziyareti, bu süreçte dönüm noktası olmuş. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye’nin Suriye topraklarından tamamen asker çekmesi ön şartı olmadan Erdoğan-Esad görüşmesine yeşil ışık yakması, yeni bir sürecin başlangıcını işaret etmiş.
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın, Putin’i destekleyici açıklamaları ve Türkiye ile yapılacak görüşmeye hazır olduklarını belirten açıklamaları, ilişkilerin normalleşme sürecine girdiğini gösteriyor.
Putin’in özel temsilcisi Alexander Lavrintev’in Şam’a gönderilmesi ve Esad ile görüşerek Türkiye ile yeni bir sayfa açılacağı ve Erdoğan ile görüşme detaylarını görüştüğü ifade ediliyor.
Bu gelişmeler, Türkiye’nin bölgesel politikalarında ve özellikle Suriye ile ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Ancak bu tür diplomatik adımların sonuçları, bölgedeki geniş çaplı güvenlik ve siyasi dinamiklere bağlı olarak şekillenecektir.
Suriyeli Stratejist Dr. Basel Haj Caseem, yaşanan iç savaşın en büyük zararı Türkiye ve Suriye’ye verdiği konusunda taraflar arasında görüş birliği olduğunu söyledi. Suriye’yi topyekûn enkaza çeviren, tüm yer altı zenginliğinin yağmalanması sonucunu doğuran ve derin bir ekonomik, sosyal, kültürel felakete sürükleyen savaş döneminin bitmesi için Şam’ın Ankara ile ilişkisinin zorunluluğuna vurgu yapan Baseem Haj Caseem “PKK ve mülteci bağlamında benzer bir kayıp hâli de Türkiye için geçerli. Türkiye coğrafya ve sahip olduğu güç itibarıyla köprü niteliği taşıyor. İran gibi mezhepçi bir ajandası yok. Gazze katliamı ve Lübnan, Kıbrıs gibi coğrafyaları da kapsayan gelişmeler ışığında tüm taraflar bölgenin büyük bir tehdit altında olduğunu gördü. Erdoğan-Esad görüşmesi de bu yaşananlardan bağımsız düşünülmemeli” dedi.
Dr. Caseem, Astana’da buluşmanın yer ve zamanının netleşebileceğini ve ikili görüşme ile normalleşme başlangıcı olacak bu temasla sorunların yüzde 70 oranında çözüleceğini söyledi.
Rejim bölgesinde görüştüğümüz Sünni kökenli bir milletvekili, Suriye’nin Türkiye’ye olan ihtiyacının Ankara’nın Şam’a ihtiyacından çok daha fazla olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Beşşar Esad’ın daha önce ısrarcı olduğu Türk askerî varlığını sona erdirme maddesi esnedi. Geçmiş dönem kayıplarını telafi adına güvene dayalı bir diyalog dönemi zorunlu. Aramızdaki kopukluk üçüncü ülkeler tarafından silaha dönüştürüldü. İkimizi de bu silahla vuruyorlar. PKK konusu Suriye’nin bir an önce halletmesi gereken bir millî güvenlik meselesi. Türkiye’yi de yakından ilgilendiren bu krizi birlikte aşabiliriz. Diğer yandan mülteci meselesi Ankara ve Şam arasında konuşulması gereken bir sorun ancak son yıllarda bu Türkiye’nin iç meselesi hâline dönüştü. Tek başına bu olay bile karşı karşıya olduğumuz tehdit ve tehlikeyi anlatmaya yeter.”
KAYNAK: TÜRKİYE GAZETESİ
Serinlemek için girdiği gölde boğularak hayatını kaybetti!