35,2068$% 0.3
36,7672€% 0.92
2.968,33%1,32
4.853,00%0,96
19.410,00%0,95
9.724,50%-0,42
3376511฿%-3.34812
CHP’li Tuncay Özkan, 1993 yılında Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirildiğini büfeci bir çocuktan öğrendiğini mecliste anlattı. Tuncay Özkan: Abdullah Öcalan’ın getirildiğini büfeci çocuktan öğrendim!
“16 Aralık 1993, sabaha karşı saat dört buçukta telefonum çaldı, o zaman Kanal D’nin başındayım, Doğan Grubu medyasının da Genel Yayın Yönetmeniyim. Telefon çaldı, telefonu açtım; arayan, havaalanındaki Sayan Büfede gazete dağıtan çocuk. Dostuz, arkadaşız. Nasıl oluşmuş? Yıllarca gidip gelirken kitap alışverişi yapmışız, yorum yapmışız. Allah rahmet eylesin, karaciğer yetmezliğinden öldü; ailesini saygıyla selamlarım. “Ağabey, Abdullah Öcalan’ı getirdiler. Böyle, 50 metreden gördüm, sisler içinde bir uçak indi. Bir otobüse bindirdiler, galiba bir adaya götürüyorlarmış.” dedi. “Bak evladım, senin söylediğin şey çok önemli bir şey. Gördün mü?” dedim, “Ağabey, gördüm.” dedi. “Lan oğlum, evladım, nasıl gördün?” dedim, “Ağabey, bayağı karşımda, capcanlı gördüm.” dedi. Adam Kenya’da diye biliyoruz. Bunun üzerine ben hemen kalktım; bütün arkadaşlarımı, Kanal D’deki bütün haber merkezini seferber ettim; herkes sabah o saatte evinden çıktı, haber merkezine geldi, oturdu. İki tane talimatım var: “Bir, Amerika’daki bütün arkadaşlardan derhâl bu konuyla ilgili bilgi alın; iki, Avrupa’daki bütün arkadaşları, bütün temsilcilerimizi uyandırın, bunu takip etsinler.” Üç: Bana düşen ödevler var. Hemen sabah saat beş buçukta, altıya çeyrek kala MİT Müsteşarını aradım. Allah rahmet eylesin, çok iyi bir eşi vardı; hanımefendi açtı telefonu, dedi ki: “Şu an banyoda yani veremem telefona.” “Peki, sonra beni arasın lütfen.” dedim. Saat yedi buçukta beni kendisi aradı. Dedim ki: “Efendim, Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirildiğine dair bir bilgi var, bu bilgiyi sizden teyit etmek istiyorum.” “Türkiye’de 1 tane MİT var, 2 tane yok. O bir tek MİT Müsteşarı olarak söylüyorum ki Abdullah Öcalan Türkiye’de değil.” dedi. “Peki, teşekkür ederim.” dedim, kapattım ama içim içimi yiyor. Çocuğu aradım tekrar, “Gördün mü gözünle?” dedim, “Gördüm gözümle Ağabey.” dedi. “Peki.” dedim. Güvenlik kaynaklarını aradım. “Yok.” diyorlar. Saatin olgunlaşmasını bekledim, rahmetli Cumhurbaşkanımız, o dönemki Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel’i aradım, “Toplantıda.” dediler. Sayın Başbakan Bülent Ecevit’i aradım, Rahşan Hanım çıktı, “Bülent Bey şu anda bir görüşmede.” dedi. Bülent Bey’in bir görüşmede olduğu benim için yüzde 45 olguyu doğruladı ama bilgi yok, bir kaynaktan bilgi alamıyorum. Bunun üzerine Amerika’daki Kozluklu arkadaşımı ben aradım. “Fuat bir şey var mı, ne oluyor, böyle bir bilgiye sahip miyiz?” Bir iki saat içerisinde -yolda geliyorum bu sırada- Amerika’daki arkadaşım “Kenya’da bir operasyon olmuş.” dedi. Bunun üzerine inisiyatifi aldım ve “Girin arkadaş haberi Abdullah Öcalan’ın Türkiye’de.” dedim, sabah saat dokuza çeyrek vardı. O gün herkes o saate kadar, Sayın Başbakan basın toplantısı yapana kadar herkes beni yalanladı, Türkiye’de herkes “Yalan bu haber.” dedi, haber doğru çıktı. Abdullah Öcalan Türkiye’deydi. Ben bunu Abdullah Öcalan’ın nasıl yakalandığını “Operasyon” diye bir kitap hâline getirdim. Abdullah Öcalan’ın kendisine de avukatları aracılığıyla ulaştım “Nasıl yakalandığını sordum?” 34 sayfadan oluşan bir bilgi notu gönderdi, ben de o bilgi notunu “Operasyon” kitabının giriş kısmına koydum.
MHP’li Feti Yıldız’ın bahsettiği Yargıtay 8. Ceza dairesi üyesi kim?