35,2117$% 0.07
36,7846€% 0.1
2.966,85%-0,36
4.820,00%-0,32
19.309,00%-0,32
10.025,47%0,77
3323453฿%-1.0741
Silahlı suç örgütü yöneticisi olan ve cezaevinde tutuklu bulunan Adnan Oktar hakkında geçtiğimiz günlerde 2 ayrı dava açılmıştı. Bu davalardan biri 20 sanıklı ‘güncel yapılanma’ davası iken diğeri 72 sanıklı örgüt davasıydı.
Açılan 2 dava çerçevesinde Oktar’ın hakim karşısına çıkacağı tarihler belli oldu. Oktar’ın 72 sanıklı örgüt davasında yargılanmasına 21 Mayıs tarihinde, 20 sanıklı ‘güncel yapılanma’ davasında ise yargılanmasına 22, 23 ve 24 Mayıs tarihlerinde İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlanacak.
Silahlı suç örgütü yönetici olan Adnan Oktar’ın, cezaevinden örgütsel faaliyetlerine devam ederek özellikle avukatlar aracılığıyla örgütü diri tutmaya çalıştığı, ayrıca deşifre olan örgüt üyelerinin yerine yenilerini kazandırmayı amaçladığı iddiasıyla ‘güncel yapılanması’na yönelik hazırlanan iddianamede, şüpheli Adnan Oktar’ın mahkeme kararlarıyla silahlı suç örgütünün yöneticisi olarak kabul edildiği ve cezaevinde bulunduğu fakat cezaevinde bulunduğu süreç içerisinde örgütsel faaliyetlerine devam ettiği aktarıldı.
İddianamede, şüpheli Oktar’ın özellikle avukatları ve diğer örgüt yöneticileri Meltem Daban ve Ferhunde Eda Babuna aracılığıyla örgütü diri tutmaya çalıştığı, talimatlarını cezaevi dışında yayılmasını sağladığı, bunu yaparken de özellikle diğer örgüt yöneticileri vasıtasıyla yargılamanın kumpas olduğuna ilişkin kamuoyu oluşturma ve siyasi lobi desteğini alma faaliyetlerine giriştiği kaydedildi.
Bu çerçevede şüpheli Oktar’ın ana çatı dosyada ceza alan ve cezaevinde bulunan örgüt üyeleriyle mektup ve avukatlar aracılığıyla iletişim kurduğunun aktarıldığı iddianamede, şüphelinin etkin pişman olmak isteyen örgüt üyelerini engellemeye çalıştığı, özellikle içeride ve dışarıda bulunan örgüt üyeleri üzerindeki etkinliğini devam ettirmeye çalıştığı, ayrıca dışarıda olan, işlem gören veya görmeyen örgüt üyelerinin bir arada kalması yönünde talimat verdiği belirtildi. Ayrıca, hazırlanan iddianamede, şüpheli Oktar’ın cezaevinde kaldığı dönemde özellikle 15 gün gibi kısa sürede yaklaşık 200 avukat ile görüşerek olağan akışa uygun olmayacak şekilde hukuki yardım adı altında görüşmeler gerçekleştirdiği, bu görüşmelerinde örgüte üye kazandırmayı amaçladığı, cezaevine giriş çıkışı kanuni sınırlar çerçevesinde serbest olan avukatlık mesleğinden faydalanmak üzere cezaevi dışındaki örgütsel tavır ve davranışları yönlendirmeye çalıştığı, bu tespit sonucundaysa şüpheli hakkında avukat görüşlerinin kısıtlanması yoluna gidildiği kaydedildi.
Güncel yapılanmaya ilişkin hazırlanan iddianamede şüpheliler Adnan Oktar, Meltem Daban ve Ferhunde Eda Babuna’nın ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ suçundan 5’er yıldan 12’şer yıla kadar hapis cezasına çarptırılması, ayrıca, Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddesi uyarınca, örgüt üyelerinin örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği bütün suçlarından dolayı fail olarak cezalandırılması istendi. Şüphelilerin bu çerçevede ise ‘örgütün veya amacının propagandasını yapma’ suçundan 10,5’ar yıldan 31,5’ar yıla kadar hapis cezası olmak üzere toplamda 15,5’ar yıldan 43,5’ar yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. İddianamede, diğer 17 şüphelinin ise ‘suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma’, ‘örgüte yardım’ ve ‘örgütün veya amacının propagandasını yapma’ gibi suçlardan değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep edildi.
Bu iddianamede ise haklarında dava açılan sanıkların eylemleri ile örgütün kuruluş amacı ve faaliyetleri anlatıldı.
Hazırlanan iddianamede, şüpheli Ali Sadun Engin’in örgüt içinde “Sado” lakabını kullandığı, özellikle ABD ve İsrail ile örgüt arasında köprü vazifesi gördüğü, örgüt elebaşı Adnan Oktar’ın talimatıyla İsrail’de düzenlenen ve örgüt tarafından organize edilen konferanslarda konuşmacı olarak yer aldığı kaydedildi.
Hazırlanan iddianamede, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen Altuğ Revnak Eti’nin, sanık Engin’in İsrail’in eski Likud Partisi Milletvekili radikal haham Yehuda Glick ile bağlantılarını anlattığı, Adnan Oktar tarafından örgüte gelen paraları saklamakla görevlendirilen Çalıkoğlu’nun örgütte “İmam Kardeşler” olarak adlandırılan grupta yer aldığı, Oktar’ın da aralarında bulunduğu bir grup örgüt üyesinin 1999’da gözaltına alındıklarında işkence gördükleri iddialarıyla ilgili dönemin emniyet görevlileri hakkında açılan dava kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) şikayette bulunduğu ve kazandığı tazminatı “infak” adı altında örgüte aktardığı kaydedildi.
Hazırlanan iddianamede Adnan Oktar, Ulviye Didem Ürer, Tarkan Yavaş ve Alev Babuna’nın aralarında bulunduğu 13 şüphelinin diğer 59 kişinin eylemlerini örgüt kapsamında gerçekleştirmesi ve yöneticilerin bu suçlardan ayrı ayrı sorumlu olması gerektiğinden çok sayıda kişiye karşı birden fazla kez “nitelikli cinsel saldırı”, “çocuğun cinsel istismarı”, “cinsel taciz”, “basit cinsel saldırı”, “nitelikli dolandırıcılık” ve “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak”tan 1938 yıl 5’er aydan 2 bin 758 yıl 6’şar aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Diğer 59 şüphelinin de değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
KAYNAK: İHA, AA
Yargıtay’dan emsal karar: Sahte rapora hapis cezası!