35,1931$% 0.06
36,6536€% 0
2.959,52%0,05
4.839,00%0,10
19.326,00%0,10
9.916,22%2,52
3461164฿%-0.26228
ABD’de yaşayan gazeteci Aslı Aydıntaşbaş, ABD’de yayın yapan Foreign Affairs adlı politik dergiye Türkiye ve ABD ilişkileriyle ilgili bir yazı kaleme aldı. İki ülke yönetiminin son yıllardaki ‘çalkantılı’ ilişkisini değerlendiren Aydıntaşbaş, “Türkiye ve ABD yeniden müttefik olmalı, yeniden uzlaşmalı. İki ülke birbirinden uzak politikalar oluşturmayı kaldıramaz” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ile ilişkilerinin uzun zamandır çalkantılı olduğunu belirten Aydıntaşbaş, mayıs ayında iptal edilen Biden-Erdoğan görüşmesiyle ilgili kritik bilgiler paylaştı.
Uzun süredir soğuk giden ilişkilerin, Ankara’nın İsveç’in NATO üyeliğine onay vermesi ve akabinde Washington’ın Ankara’ya F-16 satışına onay vermesiyle ivme kazandığını belirten Aydıntaşbaş, “Bu görüşme Erdoğan’ın Biden yönetimiyle özel davet usulü yapacağı ilk görüşme olacaktı. Ancak haftalar süren hazırlıkların ardından Cumhurbaşkanı, Beyaz Saray’ın ziyareti iki hafta öncesinden resmen duyurmamasına sinirlenmiş olacak ki görüşmeyi iptal etti. Mayıs ayındaki toplantıyı iptal ederek Türkiye, ABD ile çok ihtiyaç duyulan bir ‘sıfırlama’ fırsatını kaçırmış oldu” ifadelerini kaleme aldı.
ABD-Türkiye ilişkilerinin son yıllarda gerilemesinin nedenleri arasında, “Ankara’nın 2019’da bir Rus S-400 füze sistemi satın almaya karar vermesi”, “Biden’ın Türkiye’nin ‘demokratik olarak gerilediğini’ düşünmesi” ve “Rusya ile artan yakınlaşmasını onaylamadığını göstermek istemesi” olduğunu yazan Aydıntaşbaş, İsrail ve Hamas arasındaki çatışmalarda Erdoğan’ın ABD’nin İsrail’e verdiği desteği sert bir dille eleştirmesi ve Hamas’ı kamuoyu önünde kucaklamasının, Biden’ın Türkiye’ye yaklaşımını yumuşatmasını zorlaştırdığını ifade etti.
REKLAM
Aydıntaşbaş’a göre Erdoğan’ın mayıs ayındaki görüşmeyi iptal etmesi düzelme eğilimi gösteren ilişkilerde yeni bir kırılma yaratabilir. Ancak bu o kadar kolay alınacak bir karar değil. Aydıntaşbaş, “Küresel kargaşanın yaşandığı bir dönemde ne Türkiye’nin ne de ABD’nin mesafeli durma lüksü var. Türkiye, Akdeniz ve Karadeniz kıyılarıyla hem Gazze’ye hem de Ukrayna’ya yakın bir konumda yer alıyor ve bu da onu Washington’daki politika yapıcıları meşgul eden iki savaş arasında çok önemli bir konuma getiriyor. Türkiye önemli bir bölgesel askeri güç ve üretim ekonomisine sahip” tezini ön plana çıkarıyor.
Ankara için Washington’la daha güçlü bağlar kurmasının, “Emperyalist bir Rusya’yı dengelemesine, ekonomik büyümeyi artırmasına ve gelecekteki herhangi bir Avrupa güvenlik düzeninde yerini korumasına yardımcı olacaktır” yaklaşımını savunan Aydıntaşbaş, iki ülke ilişkisinin güncel yapısıyla ilgili şu çerçeveyi çiziyor:
REKLAM
“İki ülkenin Soğuk Savaş dönemindeki sağlam ittifakına geri dönmesi söz konusu olmayabilir. Ancak daha işlevsel ve ara sıra sadakatsizliğe izin veren yeni, olgun bir ilişki, Türkiye’yi izole ve ABD’yi de yetenekli bir bölgesel ortaktan mahrum bırakacak olan ayrılıktan daha iyi bir alternatif. Yeniden yapılanma Türkiye’nin Batı’ya yönelmesini sağlasa bile, ABD önemli jeopolitik avantajlar elde edecektir.”
31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’nin ardından Türkiye’deki siyasi dengelerin dış politikaya yansımalarıyla ilgili görüşlerini belirten Aslı Aydıntaşbaş, “Şimdi Erdoğan’a ulaşmak için özellikle iyi bir zaman. Uzun süredir iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yerel seçimlerde şimdiye kadarki en büyük yenilgisini almasının ardından, Türkiye’nin güçlü adamı ‘savunmasız’ durumda. Genç ve şehirli seçmenler, Erdoğan’ın 20 yılı aşkın süredir devam eden iktidarına bir alternatif istediklerinin sinyallerini çoktan verdiler” ifadesini kullandı.
Aydıntaşbaş’a göre Erdoğan ve ekibi, Türkiye’nin ekonomik ve jeopolitik sorunlarının çözümünün Batı ile daha yakın bir ilişkide yatabileceğini fikrine eskisinden daha sıcak. Yine de, Erdoğan NATO’da kalmak istese de Rusya ile ticaret yapmaya devam etmek istiyor ve Batı’nın gerilediğini belirtip ülkeyi AB’nin şampiyonu olarak konumlandırıyor.
REKLAM
Aydıntaşbaş’ın Washington’a tavsiyesi ise, “Afrika, Orta Asya ve Orta Doğu’da Çin, İran ve Rusya’nın nüfuzunu dengelemeye yardımcı olmak için Erdoğan ile çalışmak”
REKLAM
Türkiye’nin atılgan ve aktif bir dış politika izlediğinin altını çizen Aydıntaşbaş, Batı’nın bu atikliğe ihtiyatla yaklaştığını ancak bu atılganlığın ABD için yararlı olabileceğini, aradaki sorunları çözebileceğini öne sürüyor. Yazara göre Türkiye, değerli bir ortak.
Aydıntaşbaş’a göre Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den kopmayı reddetmesi ABD-Türkiye ilişkilerinde bir rahatsızlık yarattı, ancak bunun daha kötü bir şeye dönüşmesi pek olası değil.
“Rus-Türk işbirliğinin de sınırları var. Ankara ile Moskova bugün hala rekabet halinde.”
REKLAM
Yazının bu noktasında Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Türkiye’nin konumu ön plana çıkıyor. Yazara göre Türkiye’nin bu savaştaki rolü ‘benzersiz’. Türkiye hem ucuz Rus gazını alıyor, hem de Kiev’e askeri teçhizat ve insansız hava araçları satıyor.
REKLAM
Aydıntaşbaş’a göre Ukrayna’daki savaş olmasaydı, Ankara’nın Biden yönetimiyle ilişkileri şu anda olduğundan çok daha kötü olabilirdi. Bu çatışma Türkiye’nin coğrafi konumunun önemini vurguladı ve Karadeniz bölgesinin, Avrupa’nın güvenliği için kritik olduğunu kabul etmeye zorladı.
İkili ilişkilerin yeniden ivme kazanmasındaki en doğal alanın savunma sanayi işbirliği olduğunu belirten Aydıntaşbaş, “Eğer Ankara ve Washington S-400’lerin devre dışı bırakılması ve izlenmesi konusunda bir yol üzerinde anlaşabilir ve sorunu temelli olarak çözebilirlerse, yeni bir savunma ortaklığının önünü açabilirler” tezini öne sürüyor.
REKLAM
Yazara göre insan hakları konusu, ABD-Türkiye ilişkilerinin yeniden ivme kazanması konusunda Washington’ın genellikle öne sürdüğü, ama işlevsiz bir şekilde yaklaştığı bir konu. Aydıntaşbaş, ABD’nin uzun zamandır Türkiye ile ilişkilerinde insan hakları konularını öne çıkarmaya çalıştığını ancak pek başarılı olamadığını ifade ediyor. Yazarın bu konudaki somut örneği ise Osman Kavala.
REKLAM
Yazara göre Kavala, Erdoğan yönetimi için ülkenin bağımsızlığını kısıtlamaya çalışan Batı ajanı olduğu yönündeki şüphelerin bir sembolü ve serbest bırakılması için çağrılar yapan ABD’nin stratejisi doğru değil. Erdoğan yönetiminin daha önceki dönemlerde ‘reformcu’ olduğunu öne süren yazar, “Daha önceki reformcu zihniyete geri dönüşü teşvik etmek için ABD’nin Türkiye’ye yeni bir pazarlık sunması, insan hakları alanındaki ilerlemeyi daha büyük bir jeopolitik projeye bağlaması gerekecektir.” önerisini sunuyor.
REKLAM
Aydıntaşbaş’ın diğer önerisi ise Batı’nın, Türkiye’nin NATO, Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki konumunu güvence altına alması.
ABD ve Türkiye’nin jeopolitik çıkarlarının örtüştüğü noktalarda işbirliği fırsatlarını araştırması gerektiğini söyleyen Aydıntaşbaş, “Ankara’nın bölgesel bir ağır top olma arayışı ile Washington’un Çin ve Rusya’nın nüfuzuna karşı koyma arzusu pratikte birbirini tamamlayan hedefler olabilir. Türkiye 2007’den bu yana Afrika ülkeleriyle kapsamlı bir diplomasi yürütüyor ve kıtadaki faaliyetleri arasında milyarlarca dolar değerinde altyapı projeleri, savunma anlaşmaları ve insansız hava aracı satışları yer alıyor.” ifadelerini kullanıyor.
REKLAM
Yazara göre ABD’nin Türkiye ile güçlü bağlar kurmasının bir diğer sebebi ise Türkiye’nin Orta Asya bağlantılarıyla bölgedeki Rus nüfuzuna rakip olması. Yazar, Türkiye’nin bölgedeki varlığının Orta Asya’yı Rusya’yı atlayarak Avrupa’ya bağlayan bir ticaret yolunun kurulmasını da kolaylaştırabileceğinin altını çiziyor.
ABD’nin Türkiye’yi Kafkasya’da da yapıcı bir rol oynamaya teşvik etmesi gerektiğini belirten Aydıntaşbaş, Biden yönetiminin Erdoğan’dan Azerbaycan’ı Ermenistan ile resmi bir barış anlaşmasına zorlamasını istemesi gerektiğini ifade ediyor. Bu hamle, Rusya’nın bölgedeki geleneksel nüfuzunu azaltabilir.
Gazze ve Hamas konusunda ABD’nin Türkiye’den kendileriyle beraber çalışmayı beklememesi gerektiğini ifade eden yazar, buna rağmen rehinelerin serbest bırakılmasında Türkiye’nin Hamas üzerindeki nüfuzunun kullanılabileceğini belirtiyor.
REKLAM
“Gazze’nin savaş sonrası istikrara kavuşma zamanı geldiğinde, Türkiye’nin inşaat sektörü ve siyasi desteği çok değerli olacaktır. Özellikle de Ankara’nın ortaya çıkacak yönetim yapısını onaylaması, Sünni Müslüman dünyasındaki popüler meşruiyetini güçlendirecektir.”
Bir diğer problematik konu ise Suriye ve PKK/PYD terör örgütü.
Yazar, Ankara’nın Washington’ın PYD ile kurduğu ortaklığı nihai ihanet olarak gördüğünü vurguluyor. Bu konuda yazarın önerisi, ‘statükoyu dondurmak’.
Genel olarak bakıldığında ABD’nin seçenekleri arasında Türkiye ile ilişkilere yeniden ivme kazandırmak için Erdoğan yönetiminin gitmesini beklemek olduğunu belirten Aydıntaşbaş, seçimlere 4 yıl olması nedeniyle bu seçeneği akıllıca bulmuyor. Ayrıca yazara göre Türkiye, ABD’nin yeni bir diyaloğu erteleyemeyeceği kadar çok küresel kırılma noktasının ortasında yer alıyor.
Rusya Devlet Başkanı Putin, Ukrayna'ya yaptığı ateşkes teklifinin çatışmaları durdurabileceğini belirtti | Dış Haberler