Başkan Erdoğan: İnsanlığın istikbali adına tehlikeli buluyoruz! Tümüyle reddediyoruz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ile Güçlenen, Türkiye'ye Güç Veren Kadınlar Programı'nda konuştu. Başkan Erdoğan, aile adına önemli mesajlar verdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ile Güçlenen, Türkiye'ye Güç Veren Kadınlar Programı'nda konuştu.Erdoğan, "Güçlü ailenin ilk ve en önemli şartı ise güçlü kadındır. Hal böyleyken aileyle kadını ayıran, kadını ailenin karşısına yerleştiren, kadınla aile arasında duvarlar ören her türlü yaklaşımı reddediyoruz" dedi.Erdoğan'ın açıklamalarından önemli başlıklar;Türkiye ve tüm dünya kadınlarının Dünya Kadınlar Günü'nü tebrik ediyor, 8 Mart'ın barışa, dostluğa, kardeşliğe, dayanışmaya vesile olmasını diliyorum.Kendi merhum anneciğim başta olmak üzere vefat eden tüm annelerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Eşimin ve sevgili kızlarımın da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü yürekten tebrik ediyorum.Tabii burada bir hususu vurgulamayı özellikle görev addediyorum. Sadece 8 Mart değil yılın kalan 364 günü de esasen kadınların günüdür, öyle olmalıdır. Kadınların şahsi hayatımızın yanı sıra devletimiz, milletimiz ve insanlığa yaptığı katkılar, yılda sadece bir güne hapsedilemeyecek kadar büyüktür, önemlidir, kıymetlidir.  Bizim nazarımızda 8 Mart'ı diğer günlerden ayıran yegane husus, hayatı paylaştığımız kadınlara olan minnettarlığımız, şu an olduğu gibi çeşitli programlarla ifade etmemize vesile olmasıdır. Yine 8 Mart'ı aracı kılarak devletimizin kadınlara yönelik politikalarını gözden geçiriyor, nerede bir eksik, nerede bir sorun tespit edersek onu gidermeye çalışıyoruz.KADIN ADAYLARIN İLGİ GÖSTERDİĞİNİ GÖRÜYORUZ22 gün sonra sandıklara giderek yerel yöneticilerimizi belirleyeceğiz. Belediye başkanlarından muhtarlara kadar her kademede kadın adayların ilgi gösterdiğini görüyoruz.Siyasete kadın elinin değmesini daima desteklemiş bir kardeşinizim. Buradan tüm kadın adaylarımızı selamlıyorum ve başarılar diliyorum. 8 Mart'ı aracı kılarak devletimizin kadınlara yönelik politikalarını gözden geçiriyor, eksikliği gideriyoruz. Türkiye Yüzyılı'nın hazırlıklarını güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye ekseninde yürütüyoruz. Güçlü aile, sadece millet ve devlet olarak bekamızın değil, aynı zamanda geleceğimizin de garantisidir.BİR HUSUSU ÖZELLİKLE İFADE ETMEK İSTERİMCumhuriyetimizin ilk asrını tamamlayıp Türkiye Yüzyılı vizyonuyla ikinci asrına yelken açmış bulunuyoruz. Geçmişte yaşadıklarımızdan ders alarak her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız. Türkiye Yüzyılı'nın hazırlıklarını güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye ekseninde yürütüyoruz. Amacımız sırasıyla kadını, aileyi ve ülkemizi güçlendirmektir. Burada bir hususu özellikle ifade etmek isterim. Bizim inancımızda ve kültürümüzde aile, toplumun temel direğidir. Yeryüzüne indirilen ilk insanlar olan Hz. Adem ve Hz. Havva validemiz aynı zamanda ilk ailedir. Hz. Adem ve Hz. Havva ile başlayan aile kurumu tarih boyunca insanı insan yapan değerlerin yaşatılmasına, yeni nesillere aktarılmasına imkan sağlamıştır.DUVARLAR ÖREN HER TÜRLÜ YAKLAŞIMI REDDEDİYORUZAile bireyleri ayakta tutmuş, toplumu yozlaşmalara karşı korumuş, iyi, güzel ve doğru olanın yaşayarak öğretilmesini temin etmiştir. Şurası tartışmasız bir gerçek ki, aile ne kadar güçlüyse, bireyler de o derece güçlü, muhkem ve diri olmuştur. Aynı şekilde ailenin zayıfladığı, aile kurumunun yara aldığı dönemlerde kadın, erkek, çocuk fark etmeksizin tüm bireyler de kötüye gitmiş, toplum kan kaybetmiş, zafiyet yaşamıştır. Bu bakımdan güçlü aile sadece millet ve devlet olarak bekamızın değil, aynı zamanda geleceğimizin de garantisidir.İNSANLIĞIN İSTİKBALİ ADINA TEHLİKELİ BULUYORUZGüçlü ailenin ilk ve en önemli şartı ise güçlü kadındır. Hal böyleyken aileyle kadını ayıran, kadını ailenin karşısına yerleştiren, kadınla aile arasında duvarlar ören her türlü yaklaşımı reddediyoruz, farklı ambalajlar içinde toplumumuza sunulan bu tür bakış açılarını sadece milletimizin değil, tüm insanlığın istikbali adına tehlikeli buluyoruz.28 ŞUBAT'IN KARANLIĞINDAN ÇIKMAK ÇİLESİZ OLMADI

Ülkemizde aile kavramına karşı alerjisi olan bir kesim eskiden beri var. Bunlar modernleşme ve batılılaşma iddiasıyla aile mefhumuna karşı adeta savaş ilan etmiş durumdalar. Öyle bozuk bir bakış açısından bahsediyoruz ki Bakanlığımızın adında yer alan aile kavramından bile rahatsız oluyorlar. Bunların bir başka özelliği de lafa gelince özgürlüğü, demokrasiyi, insan hak ve hukukunu kimseye bırakmamalarıdır. Ama kendi kalıplarına uymayan herkesi ötekileştirenler de yine bunlardır. Sorsanız kadın haklarını savunuyoruz derler fakat 28 Şubatvari vesayet dönemlerinde kadınların eğitim, çalışma ve siyasi temsil haklarının gasp edilmesine aleni destek verirler.CİNSİYETSİZLEŞTİRME POLİTİKALARINA TEK BİR CÜMLE EDEMEZLER

Kadının ve ailenin en büyük düşmanı olan cinsiyetsizleştirme politikalarına karşı tek bir cümle kurmazlar. Aynı şekilde kendileriyle aynı ideolojik kabileye mensup bazı kibirli siyasetçilerin başımızın tacı olan ev hanımlarını aşağılaması, ev kadınlarını hor, hakir görmesi karşısında gıklarını dahi çıkarmazlar.

Kendi mahallelerindeki kadına yönelik tacizleri, şiddeti, ayrımcılığı, haksız uygulamaları asla gündeme getirmezler. Yani söz konusu gerçekten kadınların temsil, eğitim, çalışma ve kamusal alanda özgürce var olma hakları olunca bunlar, ya yasakçılığın ya da çifte standardın yanında saf tutarlar. Esasında bahsettiğim ikircikli tablo, sadece ülkemiz için değil, dünyadaki pek çok kuruluş için de geçerlidir.İSRAİL'İN SOYKIRIMINA KARŞI HAREKETE GEÇTİĞİNİ GÖRDÜNÜZ MÜ?

Soruyorum sizlere dünyada kadın hakları diye ortalığı ayağa kaldıranların 7 Ekim'den beri Filistin'de katledilen çoğu kadın ve çocuk 32 bini aşkın masum için seslerini yükselttiğini sizler hiç duydunuz mu? İnsanlığın geri kalanına sürekli hak, hukuk dersi verenlerin İsrail'in soykırım politikaları karşısında harekete geçtiğini hiç gördünüz mü? Ülkelere basın özgürlüğü karnesi düzenleyenlerin İsrail'in katlettiği 100'ü aşkın gazeteciyle ilgili tepkilerine şahit oldunuz mu? Son raporunda Türkiye'yi eleştiren Avrupa Konseyi'nden ve diğer Avrupa Birliği kurumlarından bugüne kadar İsrail'e gizli-açık destek dışında bir beyan işittiniz mi? Suriye'den Filistin'e kadar hemen burunlarının dibindeki bölgelerde on binlerce kadın ve çocuğun vahşice katledilmesine tepkisiz kalanları diğer konularda biz nasıl ciddiye alacağız?KİMSENİN HAYAT TARZINA KARIŞMADIKAttığımız her adım itibarsızlaştırılmaya çalışıldı. Kadınlar arasındaki ayrımcılığa son veren reformlarımız bile hedef alındı. Bizi itham edenlerin aslında kendilerinin yasakçı ve baskıcı olduğunu geride bıraktığımız 21 yıllık dönemde defalarca tecrübe ettik. Kadınlar konusunda aleyhimizde yürütülen onca propagandaya rağmen siyasi hayatımızın hiçbir safhasında kimsenin hayat tarzına karışmadık. Hem belediye başkanlığımız hem de 21 yıllık iktidarlarımız dönemlerimizde bu tavrımızın aksine tek bir örnek gösterilemez. Bugün de aynı çevrelerin laf ömrü dolmuş söylemlerle kadınları tekrar korkutmaya çalıştığını üzülerek müşahede ediyoruz. 'Nefes alamayacaksınız, şu gelecek, bu olacak' diyerek tamamı yalan, tamamı hezeyan ürünü ifadelerle güya kadınları kendilerine oy vermeye ikna edebileceklerini sanıyorlar. Aynı korku siyasetine 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde de başvurmuşlar, ama milletin ve kadınların feraseti karşısında hezimete uğramışlardır. Biz kadınların haklarını kısıtlayıcı hiçbir adım atmadık ama bizi itham edenlerin ellerine güç geçtiğinde kadınlara nasıl hakaret ettiklerini, fiziki saldırılarda bulunduklarını hep birlikte gördük, görüyoruz. Kadınların 31 Mart'ta bir kez daha korku siyasetini ellerinin tersiyle iteceklerine yürekten inanıyorum. 31 Mart'ta İstanbul başta olmak üzere tüm şehirlerimizde kadınlardan yine güçlü destek beklediğimizi ifade etmek istiyorum.