CHP’den Arzu Ar açıklaması: Koruma taleplerinin 1/4’ü karşılanmıyor!

CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu Arzu Ar cinayetiyle ilgili açıklama yaptı. Üzüntümüzün tarifi yok diyen Bankoğlu, siyasetin çözüm üretme gayretinde olmadığını öne sürdü. CHP'den Arzu Ar açıklaması: Koruma taleplerinin 1/4'ü karşılanmıyor!

kadın haklarına ilişkin çalışmalar

Bartın dün, çay ocağı işleten ve iki çocuk annesi olan Azra Ar’ın (33) çocuğunun gözü önünde boşanma sürecinde olduğu eşi Metin Ar (49) tarafından bıçaklanması haberiyle sarsıldı. Bartın’ın Hendekyanı Caddesi’nde sabah saatlerinde gerçekleşen cinayetin ayrıntıları gelmeye başlarken, kadın haklarına ilişkin çalışmalarıyla da bilinen CHP Bartın milletvekili Av. Aysu Bankoğlu konuya ilişkin açıklamada bulundu. Bankoğlu, “Sabah saatlerinde aldığımız haberle maalesef hepimiz sarsıldık. Olayın her bir ayrıntısı tüyler ürpertiyor. Üzüntümüzün, öfkemizin tarifi yok. Başta geride kalan güzel çocuklara olmak üzere, tüm ailesine ve sevdiklerine baş sağlığı ve sabırlar diliyorum,” diyerek üzüntüsünü belirtti. Açıklamalarına kadın cinayetlerinin bir virüs gibi ülkeyi sardığını ifade ederek devam eden Bankoğlu, “Yine bir erkek, yine bir kadın cinayeti. Erkek şiddeti bu defa da Bartın’da Arzu Ar’ı yakaladı. Yalnız Bartın’ın değil, bütün kadınların, bütün Türkiye’nin içi yanıyor. Geride kalan pırıl pırıl çocuklar var. Kabullenmek, alışmak, sindirmek mümkün değil. Her defasında yeter diyoruz. Her defasında haklı olarak bu son olsun istiyoruz. Ancak bu virüs yayılmaya, insanların, toplumun canını acıtmaya devam ediyor. Verdiğimiz tepkileri, bilincimizi diri tutmamız; bu virüsü daha iyi tanımamız gerekiyor,” dedi.

"Bu virüsün kaynağı da, çözümü de belli"

Bankoğlu kadın cinayetlerinin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği olduğunun altını çizerek, “Neredeyse her sene istikrarla artan kadın cinayetleri hepimizi üzüyor. Sadece 2021 yılında 280 kadın bir erkek tarafından kadın olması sebebiyle öldürüldü, 217 şüpheli kadın ölümü var. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu aylık veri raporlaması yapıyor. Buna göre yalnızca Ağustos ayında 33 kadın bir erkek tarafından öldürüldü, 15 şüpheli kadın ölümü var. Bu cinayetlerin bıraktığı yaraları ölçmek için, sayılar elbette ki kifayetsiz kalır. Ancak, sorunu anlamak açısından da verilerin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Kadın cinayetlerinde sadece görünürlükle açıklanamayacak bir artış var. Peki bu artış neden, bu cinayetleri durdurmak için ne yapılıyor, ne yapılmıyor. Bunları tartışmamız lazım, ama maalesef bu konuda ne siyaset ne de toplum olarak doğru reaksiyonları yeterince verebildiğimizi düşünmüyorum,” dedi. Bankoğlu, “Sorun ortada. Ama siyaset olarak, bırakın çözümü sorunun tarifi hakkında bile bir uyuşmaya varamıyoruz. Hükümet kadın cinayetlerinin abartıldığını, hatta kadın değil erkek cinayeti problemi olduğunu, kadınları korumak için halihazırda alınan önlemlerin yeterli olduğunu düşünüyor. 2012’den kalma verilerin yeterli olduğunu, kamuoyuna haberler yoluyla yansıyan güncel verilerin yanlış olduğunu söylüyor. Halbuki, kadın cinayetlerine ilişkin doğru düzgün verileri bile yok. Koruma ve uzaklaştırma taleplerinin dörtte birine yakının karşılanmadığını, alınan koruma ve uzaklaştırma kararlarınınsa kadınları korumaya yetmediğini biliyoruz. Katillere haksız tahrik indirimlerinin uygulandığını görüyoruz. Bunlara rağmen, hala ortada bir sorun olup olmadığı, sorunun ne olduğu konusunda anlaşamıyoruz,” diyerek sözlerine devam etti. “Hükümetle olan bu uyumsuzluğa karşın, kadın hareketinin, kadınların ve partimizin kadın cinayetlerine ilişkin duruşu oldukça net. Kadınlar erkekler tarafından öldürülüyor ve ortada büyük bir sorun var. Münferit gerekçelerle açıklanamayacak, çözülemeyecek bir sorun kadın cinayeti. Bu sorunun temelinde ise ne kadının özgürleşmesi ne de katillerin psikolojik sorunları var. İster kabul etsinler ister etmesinler, bu ülkede kadınların bu kadar pervasızca katledilebilmesinin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve bu eşitsizliğe müdahale etmeyen, hatta söylemleriyle de destekleyen yönetim var. Bazı hükümet görevlilerinin, ’toplumsal cinsiyet eşitsizliği’ demeye bile ödü kopuyor. Yanlış anlaşılırız, oyumuz düşer diye korkuyorlar. Bunca kadın ölürken hem de! Hala oy hala koltuk peşindeler. Sırf bu sebeple, toplumsal cinsiyet eşitsizliği demeyelim, yanlış algı oluyor diyerek İstanbul Sözleşmesi’ni feda ettiler. Kadınları, kadınların öldürülmesini, erkek şiddetini, geriye kalan acıyı hafife almaktır bu. Yazık diyorum, gerçekten. Hükümetin bu zihniyeti, bu kadını feda edilebilir bir politik malzeme olarak görmesi bile içinde yaşadığımız toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin apaçık bir örneğidir,” dedi. “Ortada sorun varsa, bu sorunun sebebi de belliyse, çözüme ulaşmak da zor olmayacaktır. Çözüm toplumsal cinsiyet eşitliği sağlamaktır. Bunun için toplumda, siyasette, yönetimde ve en önemlisi de zihniyette bir dönüşüm gerekiyor. Bu eşitliği sağlayana kadar önlemlerin, koruma tedbirlerinin en etkili şekilde uygulanması gerekiyor,” diyerek sözlerine devam eden Bankoğlu, Arzu Ar cinayetinde de katil zanlısının adli kontrol kararıyla serbest bırakıldığı iddialarına değindi.

"Soru önergesi verdik"

“Arzu Ar cinayetinde de önemli iddialar var. Katil zanlısı Metin Ar’ın daha önce eşini öldürmekle tehdit ettiği, bu sebeple de 8 aydır tutuklu olduğu haberlerini hepimiz okuduk. Bazı haberler ise cinayetten 2 gün önce tahliye edildiği belirtilen Metin Ar’ın adli kontrol şartıyla salıverildiği yönünde. Ortada tehdit suçu varsa, halihazırda da yakın bir tehlike oluşturma ihtimali varsa, salıverme durumunda tehdit edilen tarafın haberdar edilmesi, tahliyenin ona bildirilmesi gerekiyor. Bu bildirimin koşulları oluştu mu, bu bildirim yapıldı mı henüz bilmiyoruz. Tabi cinayete ilişkin soruşturma devam ediyor. İnanıyor ve umuyorum ki devam eden soruşturma sürecinde birçok nokta daha aydınlanacaktır. Bizler de arkadaşlarımla beraber soruşturmayı yakından takip ediyoruz. Bunun yanı sıra, Adalet Bakanlığı’na konuya ilişkin bir soru önergesi de gönderdik. Bu olayı takip etmeye devam edeceğiz. Arzu Ar belki ne ilk ne de son olacak, ama mücadelemiz onun hatırasıyla daha da güçlenerek devam edecek,” dedi.

"Bu ülkede her bir kadın güvende olana kadar mücadele edeceğiz"

Kadın mücadelesinin ve kadın örgütlenmesinin Türkiye’nin en güçlü mücadelelerinden biri olduğunu belirten Bankoğlu, “Daha önce de ifade ettiğim gibi, partimizin de beraber mücadele ettiğimiz kadın arkadaşlarımızın da bu konuda duruşu oldukça net. Biz toplumsal cinsiyet eşitsizliğini bitireceğiz. Üç beş oy için, kadınların yaşamından taviz vermek bizim için mümkün değil. Bu yüzden kadının yaşam hakkını koruyan İstanbul Sözleşmesi’ni de geri getireceğiz. Kadını korumaya yönelik koruma tedbirleri, sığınma evleri sadece kâğıt üzerinde kalmayacak. Kimse bizden yakılan, katledilen, giyimi kuşamı hayata bakış açısı sebebiyle linç edilen kadın arkadaşlarımızın hatırasını unutmamızı beklemesin. Ne kadar marjinalleştirmeye karalamaya çalışsalar da kadın mücadelesi bugün Türkiye’nin en güçlü muhalefetinden biridir. Bunu herkes biliyor. Kadın cinayetlerine, kadın mücadelesine gözünü kulağını kapatıp, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini apaçık körükleyenler şunu unutmasın; bizim mücadelemiz bu ülkedeki her bir kadın özgür ve güvende olana kadar devam edecektir,” diyerek sözlerini tamamladı.