CHP’den Köy Enstitüsü açıklaması: Hala tartışılıyor olması Köy Enstitülerinin ülkemizin yaşamında ne denli etkili olduğunun bir kanıtı
CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, Köy Enstitülerinin 82. Kuruluş Yıldönümü nedeniyle yazılı bir basın açıklaması hazırladı.
Köy Enstitüleri’nin eğitim aracılığıyla kırsal kalkınmanın sağlanması ve bilgiye dayalı ilerlemenin ülke geneline yayılması amacı ile 17 Nisan 1940’ta kurulduğunu dile getiren Karabıyık, “Köy Enstitülerinin kuruluşuna giden yola baktığımızda, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitime verdiği önemi görüyoruz; çünkü o dönem toplumun yüzde 80’ini köylü nüfus oluşturuyordu ve neredeyse tamamına yakını okur-yazar değildi. Atatürk, o dönem öncelik olarak bu köylü nüfusu okutmayı ön plana aldı. Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda yaklaşık yüzde 6 dolaylarında olan okuryazarlık oranı, Harf Devrimi’nin ardından başlatılan okuma yazma seferberlikleri ile 1935'de yüzde 20,4'e ulaştı” sözleriyle Köy Enstitüleri’nin tarihi önemini hatırlattı.
Köy Enstitülerinin kuruluşunun aslında o dönem bütün köylere öğretmen gönderme imkanı olmaması ile gerçekleştiğini dile getiren Karabıyık,
“Köylerin hepsine öğretmen yetiştirmek için yaklaşık 70 yıl süre gerektiği hesaplarının yapılmasının ardından, daha uygulanabilir bir çözüm arayışı başladı. Bu sorunu köy eğitimiyle çözmek; eğitim almak için seçilecek nüfusun köyde kalması ve köyü kalkındırması modeli geliştirilmeye başlandı. Bu model, köyde doğmuş, köyün koşullarını bilen çocukların köy koşullarının birebir yaşanacağı öğretmen okullarında yetiştirilmesi fikri ile hayata geçirildi. Temel hedef, 15 yıl içinde 15-20 bin öğretmeni ve köyler için gereken sağlık memuru, ebe, tarımcı vb. çeşitli elemanları yetiştirmekti. Köy Enstitüleri’nde yetişecek öğretmenler ile 15 yılda en az bir buçuk milyon köylü çocuğunun okuyabileceği de hesaplanmıştı. Köy Enstitüleri’nde okutulacak 5 yıllık ders programında normal bir lisede okutulan tüm sosyal dersler okutulurdu. Bu derslere ek olarak “öğretmenlik bilgisi”, “ev idaresi ve çocuk bakımı”, “zirai işletme ekonomisi ve kooperatifçilik” ve “askerlik” dersi de verilirdi. Yani Köy Enstitüsü mezunu bir öğretmen, hem eğitimci hem de tarım elemanı, köyde ihtiyaç duyulması halinde sağlıkçı, yol yapımında yardımcı olacak bir tekniker vb. birçok konuda görev yapacaktı” dedi.
Günümüz eğitim sisteminin aksine, Köy Enstitülerinde ölçme-değerlendirmenin bir amaç değil, araç olduğunu kaydeden CHP’li Karabıyık,
“Öğrenciler iş yaparken, üretim alanlarında, yönetimde, kuramsal derslerde, kültürel etkinliklerde, yani her ortam ve koşulda gözlenir; ölçme-değerlendirme de bu gözlemler çerçevesinde yapılırdı. Çünkü asıl amaç öğrenciyi ölçmek değil, onun ilgi, yetenek ve yönelimlerini ortaya çıkarmaktı.
Ayrıca, dünyada bir eğitim kurumunda kooperatifçiliğin işlevsel anlamıyla kurup işletildiği çok az örnekten olan Köy Enstitüleri’nde öğrenciler, çalışanlar ve köy halkının eşit haklarla üye olabildikleri “Köy Enstitüsü ve Köy Okulu İstihlak ve İstihsal Kooperatifleri” kurulmuştu. Okullarda eğitimin bir parçası olarak üretilen ürünlerin fazlası kooperatifler aracılığıyla tüketiciye satılır, bundan da edinilen kazançla da ihtiyaçlar giderilirdi. Yani eğitim, bir yanıyla üretime yönelikti; öğrencilerin ve köy halkının çeşitli ihtiyaçları bu şekilde karşılanıyordu. Bu model ile öğrenciler bir yandan üretiyor bir yandan da el becerisi edinimi ve meslek eğitimi noktasında kendini geliştiriyordu. Köyleri canlandırma amacıyla kurulan Köy Enstitüleri genellikle çorak arazilerde yer aldığından, bu Kooperatifler aracılığıyla köylerde çorak toprakların verimli kılınması, ve böylece hem köylünün hem de toprağın, yer altı sularının ve hayvacılık potansiyelinin üretime katılmasıyla köy canlanıyordu” sözleriyle, Köy Enstitüler’nin köy hayatı için önemine dikkat çekti.
Köy Enstitüleri’nin kapatılana dek 17.341 öğretmen ve 1599 sağlık memuru mezun ettiğini ve yalnızca 6 yıl içinde 15 bin dönüm toprak işlendiğini, 750 bin fidan ve binlerce ağaç dikildiğini, 1200 dönüm bağ-bahçe oluşturulduğunu ve 710 bina yapıldığını vurgulayan Karabıyık, “Dünya pedagoji tarihinin en özgün ve verimli örneklerinden biri olan, ülkemizin aydınlık geleceğine önemli katkıları bulunan Köy Enstitüleri, 1954 yılında adları Öğretmen Okulu’na dönüştürülerek kapatılmıştır.
Kapatılmalarının üzerinden ömürleriyle kıyaslandığında çok uzun sayılacak bir süre geçtiği halde, dikiş dikmekten elektrik santrali kurmaya, bataklık kurutmaktan hayvancılık yapmaya, yol ve kaldırımları onarmaktan su kanalları inşa etmeye, teknik işlerin üstesinden gelmekten Batılı klasikleri okuyup sahnede tiyatro oyunu olarak sergilemeye dek pek çok işi yapabilecek donanım ve yetenekte çok yönlü bir insanlar yetiştiren Köy Enstitüleri’nin hala tartışılıyor olması Köy Enstitülerinin ülkemizin yaşamında ne denli etkili olduğunun bir kanıtıdır” sözleriyle açıklamasını tamamladı.