Cumhurbaşkanı Erdoğan Kabine Toplantısı Sonrası Konuştu: İsveç Ve Finlandiya’ya Net Mesaj!
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kabine Toplantısı Sonrası Konuştu: İsveç Ve Finlandiya'ya Net Mesaj verdi. Türkiye'ye ve güvenli bölgelere yapılan saldırıların harekat önceliğinin bulunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türk Silahlı Kuvvetleri’miz, istihbaratımız, emniyet güçlerimiz hazırlıklarını tamamlar tamamlamaz operasyonlar başlayacaktır" dedi.
Millete seslendi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi. Son Kabine Toplantısı'nın ardından Türkiye ve millet için hayırlı hizmetlere vesile olan programlara katıldıklarını dile getiren Erdoğan, yabancı misafirleri ağırladıklarını, uluslararası gündemle ilgili kritik görüşmeler yaptıklarını söyledi.
Danıştay'ın kuruluş yıl dönümü
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Mayıs'ta Danıştay'ın kuruluş yıl dönümü ve idari yargı günü vesilesiyle adalet teşkilatı mensuplarıyla bir araya geldiklerini anımsattı.
Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev'i misafir ederek, iki ülke münasebetlerini geliştirilmiş stratejik ortaklık seviyesine yükselttiklerini dile getiren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
Necip Fazıl Kısakürek’i bir kez daha rahmetle ve hasretle yad ettik
"Orta Asya’nın güçlü ve büyük devleti Kazakistan’ın sahip olduğu potansiyeli nasıl hayata geçiririz, bunu değerli kardeşim Tokayev ile değerlendirdik. Hemfikir olduğumuzu görmekten de memnuniyet duydum.
Engelliler haftası vesilesiyle 12 Mayıs’da Milli Eğitim ile birlikte Gençlik ve Spor Bakanlığı’mızın birlikte düzenledikleri özel eğitim okullarına spor malzemesi dağıtım töreninde engelli gençlerimizle buluştuk.
13 Mayıs’ta 39’uncu vefat yıldönümünde üstat Necip Fazıl Kısakürek’i bir kez daha rahmetle ve hasretle yad ettik. Aynı gün Katar Emiri kardeşim Şeyh Temim Bin Hamed Al Sani ile bir araya gelerek iki ülke ilişkilerini değerlendirdik.
"Rize-Artvin Havalimanı’nı 14 Mayıs’ta hizmete açtık"
Ülkemizin durur verici eserlerinden Rize-Artvin Havalimanı’nı Azerbaycan Cumhurbaşkanı kardeşim Sayın Aliyev ve MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli, BBP Partisi Genel Başkanı Sayın Destici ile birlikte 14 Mayıs’ta hizmete açtık. Böylece dünyada toplam 5 tane olan deniz üzerine inşa edilmiş havalimanlarından ikincisini de ülkemize kazandırmış olduk. Rize-Artvin havalimanı 3 kilometrelik pisti, yıllık 3 milyon yolcu kapasitesi, yöreye özgü mimarisi ile Doğu Karadeniz’in ticareti ve turizmi ile gelişmesine inşallah önemli katkılar sağlayacaktır. Bir kez daha bu güzel havalimanının Rizeli ve Artvinli hemşehrilerim başta olmak üzere Karadeniz’e ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın Tebbun ile iki ülke ilişkilerini
Geçtiğimiz pazartesi günü Cezayir Cumhurbaşkanı kardeşim Sayın Tebbun’u ülkemize ziyareti vesilesiyle külliyemizde ağırladık. Sayın Tebbun ile iki ülke ilişkilerini, Cezayir halkının kalbimizdeki müstesna yerine uygun bir seviyeye taşıma konusunda mutabık kaldık.
Şeyh Halife Bin Zayid El Nahyan’ın vefatı
Salı günü Birleşik Arap Emirlikleri eski devlet başkanı Sayın Şeyh Halife Bin Zayid El Nahyan’ın vefatı sebebiyle bu ülkeye bir taziye ziyaretinde bulunmak üzere gittik kardeşi ve Abu Dabi Emiri Sayın Şeyh Muhammed Bin Zayid’e ziyaretimizi gerçekleştirdik. Ziyaretimiz vesilesiyle hem taziyelerimizi ilettik hem de devlet başkanlığı görevine seçilen Şeyh Muhammed Bin Zayed'e hayırlı olsun dedik."
Milli Mücadele'nin işaret fişeği olarak gördükleri 19 Mayıs'ta, gençlerle ve başarılarıyla kendilerini gururlandıran milli sporcularla Ankara'da coşkulu bir programla kucaklaştıklarını söyleyen Erdoğan, cuma günü Darülaceze'nin Sosyal Hizmet Şehri'nin temel atma törenine katıldıklarını ardından da Kolombiya Cumhurbaşkanı Ivan Duque Marquez ile ailece bir araya geldiklerini bildirdi.
Erdoğan, cumartesi günü Adana'da gençlik şölenine iştirak ettiklerini belirterek, gençlere şükranlarını sundu. Gençlik şöleninin ardından yaşanan trafik kazasından ve can kayıplarından duyduğu üzüntüyü paylaşan Erdoğan, kazada hayatını kaybeden gençlerin ailelerine başsağlığı diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kazada vefat eden 3 gence Allah'tan rahmet dileyerek, "41 yaralı evladımıza da Rabbimden acil şifalar niyaz ediyorum. Kaza sonrasında acımızı paylaşan herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Rabbim tüm evlatlarımızı her türlü kazadan, beladan, musibetten ve kötülükten muhafaza buyursun diyorum" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan milli sporculara tebrik
Dünya Kadınlar Boks Şampiyonası'nda 5 altın ve 2 bronz madalya ile dünya şampiyonu olan boksörleri tebrik eden Erdoğan, Tekvando Avrupa Şampiyonası'nda 9 altın, 5 gümüş ve 5 bronz olmak üzere toplamda 19 madalyayla takım halinde şampiyon olan tekvandocu ve para tekvandocuları da kutladı.
Gençler Avrupa Şampiyonası'nda 2 altın madalya kazanan kürekçiler
Gençler Avrupa Şampiyonası'nda 2 altın madalya kazanan kürekçileri ve basketbolda ikinci defa Euroleague şampiyonu olan Anadolu Efes'i ve voleybolda Şampiyonlar Ligi Süper Finalinde galip gelerek 5'inci defa Avrupa şampiyonu olan Vakıfbank Kadın Voleybol Takımını tebrik eden Erdoğan, "Türkiye'ye bu gururları yaşatan sporcularımızın her birinin alınlarından öpüyorum. Ülkemize 20 yıldır kazandırdığımız altyapı tesislerinin ve kurduğumuz sporcu yetiştirme sisteminin meyveleri olarak gördüğümüz bu başarıların artarak devam edeceğine inanıyorum" dedi.
"Yoklama kaçağı gençlerimize bedelli askerlikten faydalanabilme yolunu açıyoruz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sayıları 550 bini bulan yoklama kaçağı, bakaya gençlerimize de bir müjde vermek istiyorum. Yoklama kaçağı gençlerimize bedelli askerlikten faydalanabilme yolunu açıyoruz. Kaçak yılına göre değişen oranlarda bir rakam ilavesiyle askerliğini bedelli yapmak isteyen gençlerimiz askerlik şubelerine başvurabilirler. Bakaya gençlerimizin sıkıntısına çözüm getiren bu uygulamanın hayırlı olmasını diliyorum" sözlerini kullandı.
Açık cezaevlerindeki hükümlüler için belli şartlarda uygulanan ve 31 Mayıs’ta süresi sona eren COVID-19 izinleriyle ilgili de yeni bir değerlendirme yaptıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Buna göre, açık cezaevlerindeki hükümlülerin COVID-19 izinlerini 31 Temmuz 2023 tarihine kadar uzatıyoruz. Meclisimizin bu hususta gereken yasal düzenlemeyi en kısa sürede hayata geçireceğine inanıyorum.
"Anadolu’daki varlığımızı ilelebet kılmak için dünyanın ve bölgemizin değişen şartlarını iyi okumalıyız"
Aziz milletim, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını sıradan bir tarih geçişi olmanın ötesinde kazanımlarımızın ve hedeflerimizin muhasebe meselesi, vizyonlarımızın nirengi noktası görüyor, hazırlıklarımızı ona göre yapıyoruz. Coğrafyamızdaki hakimiyetimizin birinci yılına yaklaştığımız bir dönemde bu tür muhasebelere ve vites büyütmelere daha çok ihtiyacımız olduğu açıktır. Selçuklu’dan Osmanlı’ya oradan Cumhuriyete miras kalan Anadolu’daki varlığımızı ilelebet kılmak için dünyanın ve bölgemizin değişen şartlarını iyi okumalı kendimizi hep bu coğrafyanın üstünde konumlandırmalıyız. Aradan geçen bunca asra, yaşanan onca hadiseye rağmen bu toprakların hakimiyetimizde olmasını hala hazmedemeyenler olduğu gerçeğini biz değil karşımızdakiler sürekli hatırlatıyor.
Aynı bilinç vardır
Osmanlı’nın yıkılışı ve Cumhuriyetin kuruluşu sürecinin her bir adımı, her bir gelişmesi bu hakikatin birer vesikasıdır. Bilhassa 18’inci yüzyıldan itibaren verdiği mücadelelerin yol açtığı tüm yorgunluğa, tüm yıpranmışlığa, ödediği onca bedele rağmen insanımızın milli mücadeleye dört elle sarılmasının gerisinde de aynı bilinç vardır. Başkomutanlığını Gazi Mustafa Kemal’in yaptığı milli mücadeleyi, şanlı tarihimizin bu topraklardaki son devleti Cumhuriyet ile taçlandırmamız milletimiz için yeni bir başlangıç anlamına gelmektedir. Cumhuriyet dönemi boyunca da hem geçmişten gelen yüklerin ağırlığı hem yeni devletimizin kuruluş sancıları sebebiyle, demokratik ve ekonomik gelişim adımlarımızı epeyce yavaş atabildik. Buna rağmen, önce çok partili siyasi hayata geçerek, ardından darbeler, siyasi istikrarsızlık ve terörle kesintiye uğrasa da kalkınma hamlelerimizi başlatarak kendimize yeni bir yol çizdik.
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini Türkiye yüzyılının girizgahı ve garantisi olarak addediyoruz"
Geçtiğimiz 20 yıl eser ve hizmet siyasetinde ülkemizin altın çağı olarak tarihteki yerini almıştır. Tüm bu arka plandan hareketle Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını Türkiye yüzyılı ülküsü ile başlattığımız büyük atılımın sembolü haline getirmek istiyoruz. İki asırlık demokrasi tarihimizin en köklü yönetim sistemi reformlarından olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini Türkiye yüzyılının girizgahı ve garantisi olarak addediyoruz. Bu anlayışla Cumhurbaşkanlığı olarak İletişim Başkanlığı’mızın koordinasyonunda kapsamlı bir yüzüncü yıl kutlama programı oluşturduk. Milletimize son iki asırda yaşadığımız kayıpları ve kazanımları hatırlatacak. Ülkemize son 20 yılda nasıl çağ atlattığımızı gösterecek Türkiye yüzyılı iddiamızı tüm boyutlarıyla ortaya koyacak bu programı yüzyılın işini 20 yıla sığdırdık şiarıyla hayata geçireceğiz. Böylece Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yeni bir şevkle yeni bir dinamizmle yeni bir heyecanla başlamayı ümit ediyoruz.
2023 hedefleri
Tabii Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına addettiğimiz 2023 hedefleri bizim için kısa vadeli atılımlarımızın ilk istasyonudur. Ardından fethin 600’üncü yılına adağımız 2053 vizyonumuz geliyor. Bu vizyonu teknolojiden savunmaya, çevreden ulaştırmaya kadar tüm unsurlarıyla şimdiden şekillendirmeye başladık.Gençlerimize emanet edeceğimiz 2053 vizyonundan sonraki hayallerimizi ise Malazgirt zaferimizin 1000’inci yılına atfettiğimiz 2071 vizyonumuzla taçlandıracağız.
2071 vizyonu
2071 vizyonunu da bizden sonraki nesiller ete kemiğe büründürecek, altyapısını hazırlayacak, hedeflerini oluşturacaktır. Görüldüğü gibi biz Türkiye’yi 2023’te hedefleriyle buluşturmanın, 2053 vizyonuna hazırlamanın, 2071 hayallerini şekillendirmenin peşindeyiz. Muhalefet ise maalesef 1908’in bir adım ötesine geçememiş bir ruh haliyle ‘istemezükçülük’ dışında herhangi bir hedefe ve vizyona sahip değildir.
Bizim ülkemizde gerçekleştirdiğimiz büyük demokrasi ve kalkınma devriminin eksikleri hatta hataları da olabilir. Bunları açık yüreklilikle ortaya koyacak, kazanımları kabul edip eksiklikleri tamamlayacak bir muhalefet ile her şeyi konuşmaya hazırız. Sorumluluğumuzun milletimize karşı olduğunun şuuruyla hayırda yarışan eser ve hizmet siyasetini merkeze alan bir yönetim anlayışının gereklerini yerine getirmek için gece gündüz çalışıyoruz.
Buna mukabil karşımızda sadece Türk milletinin bu coğrafyada yaşadığı en büyük felaketlerden birini sahiplenmenin ötesinde siyaset ortaya koymayan arkaik bir muhalefetimiz var.
"Sığ bir muhalefetle karşı karşıyayız"
Yapılan her yatırıma bir kulp takan, getirilen her hizmete, gerçekleştirilen her projeye karşı çıkan fakat ortaya kayda değer herhangi bir program, hazırlık, teklif ve hatta hepsini geçtim niyet dahi koyamayan sığ bir muhalefetle karşı karşıyayız. Bizim referansımız, geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız hizmetler ve eserlerdir. Muhalefetin referansı ise ülkemizi yüzyılımızın başında felakete koskoca bir imparatorluğu yıkıma sürükleyen yaklaşımdır, söylemdir, zihniyettir. Gerçi henüz kendi yakın tarihini bile doğru okumayı beceremeyenlerin bugünkü dünyayı, aktörleri ve ilişkileriyle kavramasını, ona göre politikalar geliştirmesini beklemenin biraz boş hayal olduğunun farkındayız. Buna rağmen siyaset sayesinde varlık gösterme, söz söyleme ve destek talep etme niyetiyle ortaya çıkanlardan azıcık da olsa feraset, azıcık da olsa onurlu duruş beklemenin bir vatandaş sıfatıyla hakkımız olduğunu düşünüyoruz. Halbuki bu ülkede ‘siz hele bir oy verin gerisini sonra hallederiz’ diye ortada salınan ‘düşün arkama’ deyip milleti uçuruma sürükleyen siyaset tarzının devri kapanalı çok oldu.
"Kendi hamlelerimizi planlıyoruz ve adım adım hayata geçiriyoruz"
Muhalefete bu cesareti, dünyada ve bölgemizde yaşanan krizlerin, çatışmaların, sıkıntıların ülkemize olan yansımalarının verdiği anlaşılıyor. Biz bu tabloyu onların el yordamıyla fark ettiğinin çok ötesinde tüm boyutlarıyla biliyoruz, takip ediyoruz. Kendi hamlelerimizi planlıyoruz ve adım adım hayata geçiriyoruz.
Türkiye’nin küresel ekonomik çalkantılardan güvenlik kaygılarından yıpratıcı siyasi çekişmelerden en az hasarla çıkması için her türlü çabayı gösteriyoruz. Buna rağmen, hayat pahalılığı başta olmak üzere çeşitli sıkıntılara maruz kaldığımız bir gerçektir. Türkiye Bugün yaşadığı sıkıntıları elbette hak etmiyor. Fakat bu millet asıl böyle arkaik, gerici, habis bir muhalefeti de hak etmiyor. Ülkemizin bugüne kadarki her meselesini nasıl biz çözdüysek, Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle mevcut sıkıntıların üstesinden de yine biz geleceğiz. Muhalefeti de kendi kısır dünyasıyla kendi iç çekişmeleri ve ayak oyunlarıyla kendi kifayetsiz gündemleriyle baş başa bırakıyoruz.
"Kazanımlarımızdan taviz vermek yerine hedeflerimize doğru daha hızlı yol almayı tercih ediyoruz"
Aziz milletim, Türkiye ve Türk milleti, tarihte geniş bir coğrafyaya yayılan varlığını da bugünkü geniş etki alanını da kendini sürekli yenileyebilme kabiliyetine borçludur. Bu vasfımızın en güzel tarifi, Yunus Emre’nin ‘Her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası’ sözüdür.
Kendini yenilemek, başkalaşmak değil aynı mayayla varlığını devam ettirmek, büyümek, çoğalmak demektir. Değerlerimizi koruyarak, kendimizi yenilediğimiz sürece hiçbir fikir, hiçbir teknik, hiçbir farklılık bize tehdit teşkil etmez. Dünya yeni bir dönüşümün eşiğindedir. Bu kritik süreçte en büyük gücümüz ve avantajımız milletimizin en kadim özelliğidir. Ülkemizin demokraside ve kalkınmada ulaştığı ileri seviye bize yeniden yapılanan küresel sistemde hak ettiğimiz yeri alabilme fırsatı vermiştir. Küresel güvenlik ve ekonomi krizine bu gözle baktığımız için geçici sorunlar karşısında paniğe kapılmıyoruz. Pek çok ülke yaşanan belirsizlikler karşısında yalpalarken, biz içimize kapanmak ve kazanımlarımızdan taviz vermek yerine hedeflerimize doğru daha hızlı yol almayı tercih ediyoruz.
Tabii bu arada 85 milyon vatandaşımızın her biri için konjonktürün getirdiği sıkıntıların yükünü azaltacak tedbirleri almaktan da geri durmuyoruz. Bilhassa ücretli, dar gelirli desteğe ihtiyaç duyan vatandaşlarımızı koruyacak bütün bu mekanizmaları kuruyor ve işletiyoruz. Asgari ücret artışı, memur ve emekli maaşlarına yapılan yüksek oranlı zamlar, sosyal yardım yelpazesinin genişletilmesi, destek paketleri gibi uygulamalar bu yaklaşımımızın ifadesidir.
"Türkiye'nin bağımsız duruşuna tahammül edemiyorlar"
Sağlıktan eğitime, ulaşımdan enerjiye her anlamda altyapı yatırımlarından ülkemizin ihtiyaçlarını önemli ölçüde karşıladığımız için bundan sonraki önceliğimiz insanımızın refah seviyesini artıracak politikalar olacaktır. Önümüzdeki aylarda bu doğrultuda yeni adımlar atarak hayat pahalılığının insanlarımız üzerindeki yükünü azaltmayı sürdüreceğiz. Tabii bir de bu gelişmelerin uluslararası serencamı var. Küresel ekonominin temellerinden sarsıldığı, küresel güvenlik mimarisinde ciddi çatlakların oluştuğu bir dönemden geçiyoruz. Böyle bir süreçte dahi geçmişten beri Türkiye’nin önünü kesmeyi temel politikaları haline getirenlerin aynı tutumlarında ısrar etmesi şaşırtıcı değilse de üzüntü vericidir. Geçmişte ülkemizi vesait güçleri darbeciler, siyasi ve ekonomik tetikçiler vasıtasıyla istedikleri gibi yönlendirenler, kendi içlerindeki çürümeye bakmadan hala ülkemizi hedefte tutmayı sürdürüyor.
İşe yarar desteği biz verdik
Kendi güvenlikleri ve refahları dışında hiçbir şeyi önemsemeyenler, Türkiye’nin bağımsız duruşuna tahammül edemiyor. Bu konuda sergilenen tavırlar ve edilen sözler, karşımızdakilerin hak, özgürlük ve ekonominin kuralları hususundaki hassasiyetlerinden değil, çıkarlarını müdafaa endişelerinden kaynaklanıyor. Güney sınırlarımız boyunca oluşturduğumuz güvenlik bölgelerinin meşru gayesini sınırlarımızın içinde ve hemen ötesinde yıllardır koruduğumuz her türlü ihtiyaçlarını karşıladığımız milyonlarca insanın sıkıntısını umursamayanların bize verecekleri ne müttefiklik ne de insan hakları dersi olabilir. Lafa gelince herkesin büyük laflar ettiği Karadeniz’in kuzeyindeki savaşta dahi toprak bütünlüğüne ve egemenlik haklarına yapılan saldırıyı asla kabul etmediğimizi açıkça belirttiğimiz Ukrayna’ya en ciddi, somut ve işe yarar desteği biz verdik.
Rusya ile ilişki kurduğumuz her platformda ve her seviyede, bu tutumumuzu kendilerine de mertçe söyledik. Krizin çözümüne hiçbir katkısı olmayacak şovlara katılmak yerine Rusya ile siyasi ve insani ilişkilerimizi sürdürerek bölgede önce ateşkesin sağlanması ardından kalıcı bir barış anlaşmasının yapılması hususunda da en samimi çabaları yine biz sergiledik.
"NATO’nun genişlemesi konusundaki yaklaşımımız terörle mücadele konusundaki ilkeli tutumumuzdan kaynaklanıyor"
NATO’ya üyelik başvurusunda bulunan ülkeler, tarihlerine bakarlarsa bizim doğudan gelen tehditlere karşı kendilerine de çok büyük katkılar sağladığımızı göreceklerdir. Bizim NATO’nun genişlemesi konusundaki yaklaşımımız bağnazlıktan veya düşmanlıktan değil, terörle mücadele konusundaki ilkeli tutumumuzdan kaynaklanıyor.
Geçtiğimiz cuma ve cumartesi günleri bu çerçevede oldukça yoğun telefon diplomasisi yürüttüm. Hollanda Başbakanı Sayın Rutte ile, NATO Genel Sekreteri Sayın Stoltenberg ile, İngiltere Başbakanı Sayın Boris Johnson ile, İsveç Başbakanı Sayın Andersson ile, Finlandiye Cumhurbaşkanı Sayın Niinistö ile bu konuları enine boyuna konuştuk. Muhataplarımızın tamamına Türkiye’nin NATO’nun genişlemesi konusundaki yaklaşımını ve terörle mücadele ve müttefiklik dayanışması vurgularıyla açıkça paylaştık.
"Benim için Miçotakis diye birisi yok"
Her şeyden önce terör örgütlerinin insanlığın güvenliği için bir NATO’da yer almasını biz kabullenemeyiz dedik. Bu yanlışı Türkiye, Yunanistan ve Fransa’nın NATO’dan çıkışı döneminde biliyorsunuz Türkiye o zaman onlara desteği vermişti. Ve ne oldu, şu anda bu Yunanistan bizimle nasıl bir uyum içinde? FETO terör örgütünün Avrupa’ya gidiş güzergahı şu anda Yunanistan değil mi? İçindeki terör örgütlerini besleyen o değil mi? Ve hepsinden öte şu anda 10’a yakın üs var Yunanistan’da. Ve bu üslerle acaba Yunanistan kimi tehdit ediyor? Bu üsler Yunanistan’da niye kuruluyor?
Aramıza üçüncü ülkeleri sokmayalım
Şu anda Avrupa Birliği ülkelerine 400 milyon Euro borcu olan bir Yunanistan var. Kendisiyle görüştük. Kendisiyle yaptığımız görüşmede aramıza üçüncü ülkeleri sokmayalım diye mutabık kaldık. Buna rağmen, işte şurada geçen hafta bir Amerika ziyareti oldu. Ve Senato’da Türkiye’nin aleyhinde ne gerekiyorsa bu konuşmaları yaptığı gibi, F-16’ları sakın Türkiye’ye vermeyin demek suretiyle Amerika’ya bu şekilde adeta telkinlerde bulundu. Şimdi biz bu yıl stratejik konsey toplantısı yapacaktık. Artık benim için Miçotakis diye birisi yok. Kendisiyle böyle bir görüşmeyi de yapmayı asla kabul etmiyorum. Çünkü biz sözünde duracak, şahsiyetli, onurlu siyasetçilerle yola gideriz. Bundan sonrasını Miçotakis kendisi düşünsün. Kimlerle görüşecekse, kimlere nerede nasıl üsler kurduracaksa buyursun kurdursun. Biz bize yeteriz. F-16’lar konusunda da öyle zannediyorum ki Amerika, herhalde Miçotakis’in ağzına bakarak kararını vermeyecektir.
"Stockholm’ün caddelerinde teröristler bağırarak yürüyorlar ve İsveç polisi de onları koruma altına alıyor"
Özellikle İsveç, Finlandiya meselesi bu konudaki kötü siciliyle her iki ülkede de halen devam eden Türkiye karşıtı yaklaşımları kabul edilemez bulduğumuzu ifade ettik. Daha birkaç gün önce Stockholm sokaklarında terör örgütleri, örgüt liderlerinin posterleriyle yürüyüş yaptılar. Ben şimdi sesleniyorum; Sayın Andersson, bak bana neler söyledin ama buyur bak Stockholm’ün caddelerinde teröristler bağırarak yürüyorlar ve senin polisin de onları koruma altına alıyor. Almanya’nın caddelerinde de yine bunlar aynı şekilde bu tür gösterileri yapıyorlar. Ama yeri geliyor bakıyorsunuz, orada bizim vatandaşlarımızdan herhangi birisi bir yanlışlık yaptığı zaman Alman polisi, onlara dayanılmaz acılar çektiriyor. Hatta 15-16 yaşındaki Türk gencine bunu yapıyorlar. Bütün bu olaylardan sonra bizden bazıları hala barış, hala dostluk. Olmaz böyle dostluk. Olmaz böyle bir barış. Siz ancak terör örgütleriyle el ele kol kola yürümeyi başarıyorsunuz. Ancak bunu başarıyorsunuz.
Biz işimizi biliyoruz
Biz işimizi biliyoruz dolayısıyla atılması gereken adımları nasıl atacağımızı da biliyoruz. Bu ülkelerin, terör örgütlerine fiili ve siyasi destek vermekle Türkiye’den NATO üyeliğine evet demesini beklemek arasında bir tercih yapmaları, bunun da somut emarelerini ortaya koymaları gerektiğini söyledik. Türkiye için tehdit oluşturan terör örgütlerine her türlü desteği vererek teröristleri koruyup kollayanlar önce geçmişten beri bize karşı sergiledikleri hukuksuz, ciddiyetsiz ve kibirli tavırlarından vazgeçmelidir. Somut uygulamalarıyla bu değişimi gördüğümüzde Türkiye olarak üzerimize düşenleri yerine getireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
Bu arada, güney sınırlarımız boyunca 30 kilometre derinliğinde güvenli bölgeler oluşturmak için başlattığımız çalışmaların eksik kalan kısımlarıyla ilgili yeni adımları da yakında atmaya başlıyoruz. Ülkemize ve güvenli bölgelerimize sık sık yapılan saldırıların, tacizlerin, tuzakların merkezi konumundaki alanlar harekat önceliğimizin başında yer almaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri’miz, istihbaratımız, emniyet güçlerimiz hazırlıklarını tamamlar tamamlamaz inşallah bu operasyonlar başlayacaktır.
"Suriye'nin kuzeyine operasyonlar başlayacak"
Perşembe günü yapılacak Milli Güvenlik Kurulu toplantımızda bu hususları enine boyuna değerlendirecek ve kararlarımızı alacağız. Biz de gereken görüşmeleri yaparak sürecin sağlıklı bir şekilde yürümesini temin edeceğiz. Ülkemizin güvenlik hassasiyetlerine saygı gösterenler ile kendi çıkarları dışında hiçbir derdi olmayanların ayrımını bu süreçte bir kez daha görecek ve gelecekteki politikalarımızın referansı yapacağız.
"Her alanında proaktif bir Türkiye inşa ediyoruz"
Aziz milletim ve sevgili gençler, uzay alanında iddiasını ortaya koyan bir Türkiye için yaklaşık bir yıl önce yine bu kürsüden Milli Uzay Programı'mızı açıklamıştım. Şimdi ekranları başında bizi izleyen gençlerimize sesleniyorum. Ülkemizin uzay alanındaki hak ve menfaatlerini korumak üzere belirlediğimiz, Türkiye’ye ve medeniyetimize yaraşır tam 10 hedefi sizlerle paylaşmıştım. Aya ulaşmaktan uzay ekosistemi oluşturmaya, kalıcı uluslararası birliktelikler kurmaktan insan kaynağı geliştirmeye varan geniş bir yelpazedeki hedef başlıklarımızla adım adım ilerliyoruz.
Proaktif bir Türkiye
Bugün hedeflerimizden birine yönelik önemli bir duyuruyu sizinle paylaşmak istiyorum. Artık dünyada siyasi bağımsızlığın teknolojik bağımsızlıktan geçtiğini çok iyi biliyoruz. Türkiye olarak teknolojik bağımsızlığımızı tesis etmek üzere gerekli insan kaynağını yetiştirmek, alt ve üst yapı inşa etmek, bu alanda farkındalık oluşturmak için çalışıyoruz. Dünya düzeninin belirleyicisi konumundaki teknolojilerin savunmadan imalat sanayiine, araştırma geliştirmeden bilişme kadar her alanında proaktif bir Türkiye inşa ediyoruz. Bu bakımdan Türkiye için uzay yarışında yer almak bir lüks değil bi mecburiyettir. Teknoloji alanında öncü olabilmek için uzay alanında edinilecek tecrübelerden, doğacak kazanımlardan hak ettiğimiz payı almamız gerekiyor. Milli Uzay Programı kapsamında gerçekleştireceğimiz her hedef Türkiye’nin yeni yüzyılındaki başarıları için birer mihenk taşı olacaktır.
"Türk vatandaşının uluslararası uzay istasyonuna gönderilmesi sürecini resmen başlatıyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de bir neslin ülkelerin uzay yarışını siyah beyaz televizyonlardan izlediğini belirterek, Milli Teknoloji Hamlesi vizyonuyla Türk gençlerinin uzay yarışının öncü aktörleri olmasını istediklerini söyledi.
Türkiye adına tarihi bir ana, yepyeni bir eşiğe hep birlikte adım atacaklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
45 yaşından genç tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları
"Eminim bu salondaki basın mensupları aracılığıyla, tüm bakan arkadaşlarım aracılığıyla birçok insan küçük yaşlarından itibaren uzaya gitme hayali kurmuştur. Hala kuranlar da vardır. Artık o vakit geldi. Milli Uzay Programı'mız çerçevesinde bir Türk vatandaşının uluslararası uzay istasyonuna gönderilmesi sürecini resmen başlatıyoruz. Hiç şüphesiz bu milli bir görev olacak. Uzaya göndereceğimiz vatandaşımız kendisinin ya da Türkiye'deki diğer bilim insanlarının yer çekimsiz uzay ortamında yapmak istedikleri bilimleri, test ve deneyleri gerçekleştirme imkanına sahip olacak. Bu milli göreve başvuru için 'uzaya.gov.tr' adresini oluşturduk. Belirlenen o eğitim şartlarını sağlayan 45 yaşından genç tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bu görev için başvurabilirler."
"Göklere en çok yakışan bayrak, ay yıldızlı al bayrağımızdır"
Başvurular arasından seçilecek iki adayın bilim elçisi olarak uzaya çıkış süreci için gerekli tüm eğitimleri alacağını ifade eden Erdoğan, "Eğitimleri sonunda bu iki adaydan biri üstlendikleri tarihi görev için 2023 yılında Uluslararası Uzay İstasyonu'na gönderilecek. Şüphesiz göklere en çok yakışan bayrak, ay yıldızlı al bayrağımızdır. Bayrağımızı uzayda gururla taşıyacak olan arkadaşımız inanıyorum ki bilgisiyle, tecrübesiyle gelecek nesillere de rol modellik yapacaktır. İnşallah Türkiye'nin tecrübe ettiği diğer birçok ilk gibi bu tarihi adımın onurunu milletimize yaşatmak da yine hükümetimize nasip olacaktır. Gelecekteki milli kahramanımıza şimdiden başarılar temenni ediyorum" diye konuştu.
Neil Armstrong hala unutulmadı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Neil Armstrong'un hala unutulmadığını belirterek, "Şimdi de içimizden biri gidecek, inşallah onu da bizden sonra gelen nesiller unutmayacaklar. Bu büyük adımın ülkemize, milletimize, özellikle de gençlerimize hayırlı olmasını diliyorum" dedi.