35,0757$% 0.1
36,6253€% 0.68
2.950,05%1,04
4.803,00%0,82
19.240,00%0,82
9.868,87%-0,47
3591056฿%-2.34706
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM’de yaptığı konuşmada sığınmacı konusuna geniş yer ayırdı. Devlet Bahçeli, Esad’ın 30 Nisan’da çıkardığı affın son derece anlamlı olduğunu belirterek, hükümetin Suriyelilerin geri dönüşü için atacağı adımları destekleyeceklerini dile getirdi.
Devlet Bahçeli, sığınmacı konusunun sosyal medyada manipüle edildiğini belirterek yanlış rakamlarla Türk Milletinin karıştırılmak istendiğini vurguladı.
MHP Lideri ayrıca sınırı aşan göç sorununu ilk olarak MHP’nin gündeme getirdiğini de hatırlattı.
MHP’nin sınır aşan göç raporunu tekrar gündeme getirdi.
İşte konuşmanın o kısmı:
Huzurumuzu kaçırmak, iç barış ortamımızı karıştırmak ve kargaşaya hapsetmek için faal halde bulunan odaklar bayramda iyice su üstüne çıkmışlardır.
Türkiye’de bulunan yabancılarla ilgili duygusal tonu ağırlıklı, tepkisel yönü baskın, provokasyon dozajı yüksek kirli malumatlar, gerçek dışı iddialar, çarpıtılmış haber ve fotoğraflar özellikle sosyal medya kanalıyla yoğun olarak servis edilmiştir.
Kabul edilmelidir ki sığınmacı meselesi ülkemizin yumuşak karnı, istismara müsait bir zaafı haline gelmiştir.
Öncelikle sağduyulu ve soğukkanlı kavrayış ihmal edilemez bir zorunluluktur.
Önü arkası hesaplanmadan, sonuçları basiretle öngörülmeden atılacak her adım, toplumun sinir uçlarını tahriş ve tahrip edecek her yaklaşım doğruca uçuruma açılacaktır.
Anlaşılan sığınmacılar konusunun kaşınıp kanatılmasıyla ilgili vahim bir tertip ve tezgâh artan ölçekte körüklenmektedir.
Dikkatli, tedbirli, temkinli, donanımlı ve gelecek perspektifli politikalar partiler üstü bir anlayışla ele alınıp kademe kademe tatbik edilmelidir.
Elbette Türkiye yolgeçen hanı, göçmen ve sığınmacı kampı değildir.
Elbette Anadolu coğrafyasına mühür vuran aziz millet varlığının demografik özellikleri, sosyal dokusu, kültürel müktesebatı korunmalıdır.
Bunlara titizlik gösteriyorken, yabancı düşmanlığını ve ırkçılığı teşvik eden boyunduruk altındaki çevrelerin söz, yazı, açıklama ve şedit tuzaklarına da azami derecede uyanık olmak şarttır.
Biz gelecek nesillere her anlamda güvenceye kavuşturulmuş bir vatan, bir millet, bir devlet emanet etmekle mesul ve mezunuz.
Biz il sayısı 100 olan, nüfusu da 100 milyona ulaşmış bir Türkiye’yi hedefliyoruz.
Şunun da farkındayız ki, sığınmacı sorunu Türkiye’nin uzun yıllar taşıyabileceği, hazmedebileceği ve tahammül edeceği bir sorun olmaktan tamamen çıkmıştır.
Ancak bu çarpıcı gerçek ülkemizde misafir halde bulunan sığınmacılara cephe açmak, sosyal ve ekonomik hayattan tecrit etmek anlamına gelmemelidir, bize göre de gelmeyecektir.
Nihayetinde Suriyeli sığınmacılar bugün misafirimizse, yarın komşumuz olacaklardır.
Komşu komşunun külüne de her zaman muhtaçtır.
Bir defa Türkiye’nin sığınmacı akınına ve düzensiz göçe karşı alacağı etkili önlemler; geniş çaplı, gerekçesi ve gelecek hedefleri isabetle belirlenmiş milli siyaset planlamasıyla gerçekçi bir boyut kazanmalıdır.
Çünkü sığınmacı sorunu aynı zamanda kapalı devre faaliyet gösteren örgütlerin, istihbarat kuruluşlarının telkin, tazyik ve yönlendirmesine son derece açık haldedir.
Üstelik toplumsal tansiyonu yükseltmek, birkaç münferit asayişsizliği sanki her yerde yaşanıyormuş gibi takdim ve teşhir etmek için pusuda bekleyen sorumsuz ve hastalıklı zihniyetlerin son zamanlarda tehlikeli şekilde yaygınlaştığı da malumlarınızdır.
Bu karanlığın içinde Türkiye aleyhtarı ajanların cirit attıklarını ileri sürmek de bir vehim olarak değerlendirilmemelidir.
Bazıları çıkmış sığınmacı sayısını 8 milyon, bazıları da 10 milyon olarak iddia ediyor.
Bunların hepsi palavradır ve temelsiz iddiadır.
Devletin kayıtları ortadadır ve bizi bağlayan da bu kayıtlardaki verilerdir.
Yapılan son resmi açıklamalara bakarsak, ülkemizde 5 milyon 500 yüz bin 690 yabancı bulunmaktadır.
Türkiye genelinde sığınmacı sayısı 4 milyon 82 bin 693’tür.
Bu toplam içinde geçici koruma statülü Suriyeli sığınmacı sayısı da 3 milyon 762 bin 686’dır.
2017 yılından buyana Suriyeli sığınmacılara yeni katılımların olmadığı anlaşılmaktadır.
Ülkemizde 1 milyon 417 bin yabancının ise ikamet izni bulunmaktadır.
Bunların 300 bini uluslararası koruma kapsamındadır.
Bunun yanında düzensiz göçle ülkemize gelenler vardır ve bunların uyrukları da bellidir.
Sığınmacılar mülteci değildir, göçmenler de sığınmacı değildir.
Evvela kavramların hukuki netliği mutlaka sağlanmalıdır.
Türkiye’nin geçici koruma statüsüyle ağırladığı Suriyelileri gönüllü, güvenli ve onurlu şekilde yurtlarına ve yuvalarına sevk etmeleri önümüzdeki en önemli gündem konularından birisi olmalıdır.
Ayrıca düzensiz göçe kesinlikle müsaade edilmemeli, yakalananlar hemen ülkelerine gönderilmelidir.
Suriyeli sığınmacıların ülkelerinden kopuşlarına neden olan iç çatışma ortamı geçer geçmez, yanan ateş söner sönmez, kaos ortamı biter bitmez, sükûnet sağlanır sağlanmaz ülkelerine dönüşleri elbirliğiyle, güç birliğiyle, insan haklarına muvafık şekilde ve hepsinin rızasıyla hayata geçirilmelidir.
Suriye devlet başkanının 30 Nisan 2022 tarihinde ilan ettiği genel af kararı mühim ve geri dönüşleri kolaylaştırıcı bir gelişmedir.
Bu kapsamda hükümetin uygulayacağı her politikayı sonuna kadar destekleyeceğimiz herkes tarafından bilinmelidir.
Fırat Kalkanı, Barış Pınarı ve Zeytin Dalı Hareket Bölgeleri’nde Türkiye güvenliği temin etmiştir.
Bugüne kadar Afrin, Azez, El Bab, Cerablus, Mare, Tel Abyad ve Resulayn’a toplamda 490 bin Suriyeli yerleştirilmiştir.
Uluslararası finansman imkanlarından istifadeyle, yani külfetin eşit paylaşımıyla, terörden arındırılmış bölgelerde insani yaşam alanlarının kurulması ve Suriyelilerin yurtlarına emniyet içinde kavuşmaları mümkündür.
Kaldı ki hükümetin iradesi de bu yöndedir.
Ancak hiçbir sığınmacıyı, hiçbir masumu elinde hançerle bekleyen cellatlara teslim edemeyiz, böylesi bir vahşete ortak olamayız.
Bize göre briket evlerin yapımı değerli bir adım, insani ve vicdani bir atılımdır.
Geçici koruma statüsü altında bulunan Suriyeli kardeşlerimizi kavganın ve kutuplaşmanın içine çekmek isteyen, bu suretle milletimizi tahrik ve tacize yeltenen kim ya da kimler varsa Türkiye’nin hasmıdır.
Bunlar aynı zamanda görevli provokatörlerdir.
Türkiye’nin yarınlarında sığınmacı sorunu inşallah olmayacaktır.
Bu sorun çözüm iradesiyle buluşturularak demografik istikbalimizin güvenliği sağlanacaktır.
Cumhur İttifakı’nın kararlılığı budur.
Fakat şunu da unutmayalım ki, Türk milleti kapısını ve gönlünü açtığı hiçbir mazluma sırt dönmemiş, bundan sonra da dönmeyecektir.
Aziz varlığına sığınanlara yüzünü çevirmemiş ve çevirmeyecektir.
Yabancı düşmanlığıyla siyaset yaptığını zannedenler Türk milletinin asaletini bilmeyen, ahlakını ve soylu duruşunu tanımayan gafillerdir.
Tekraren ifade etmeyi mecburi addediyorum ki, sınır aşan göç konusunu bir proje olarak hazırlayan, nesnel tekliflerini kamuoyuyla paylaşan, mültecilere, sığınmacılara, göçmenlere karşı takip edilecek politikaları sosyolojik, ekonomik, psikolojik ve tarihsel boyutlarıyla analiz edip siyaset oluşturan tek parti Milliyetçi Hareket Partisi’dir.
Cumhur İttifakı ne yaptığının farkındadır.
Milliyetçi Hareket Partisi ne söylediğinin şuurundadır.
Gerginlik çıkararak düşmanlığa yatırım yapanlar art niyetlidir.
Bunların lügatinde kardeşlik, hoşgörü ve duyarlılık diye bir şey yoktur.
Gitsinler demekten başka bir şey söylemekten aciz olanlar Türkiye’nin imajını ve itibarını karalayan hastalıklı zihniyetlerdir.
Her türlü sorunu milli, manevi ve tarihi tecrübeyle çözecek tek irade Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı’dır.
Gerisi sadece köhne ve küstah sokak dedikoducularıdır.
Türk milliyetçiliği ırkçılığı kesin bir dille reddeder.
Türk milliyetçiliği yabancı düşmanlığını amasız, fakatsız telin edip elinin tersiyle iter.
Hiç kimse sırtımızdan kurban kesmeye heveslenmesin.
Hiç kimse rol çalıp bizim değerlerimiz ve fikriyatımız üzerinden ahkâm kesmeye teşebbüs etmesin.
Biz evimizin önünde gecekondu dikmeye hazırlanan siyaset simsarlarına izin vermeyiz.
Türk milliyetçiliği bir gönül hareketi, bir sevda seferberliği, bir ahlak meziyeti, milletine aşkla ve karşılık beklemeden bağlanmış bir şehadet ve kahramanlık kervanıdır.
Kervanımızı taşlayan olursa, yolumuza çıkan bulunursa, tekerimize çomak sokmak için fırsat kollayan görülürse, buradan hepsini uyarıyorum, sanmasınlar kapandı kara kaplı defterler, bir gün mutlaka ödenecek en ağır bedeller.
Türkiye hayvan sayısında gerçekten Avrupa birincisi mi?