34,4392$% 0.3
36,3631€% 0.33
2.842,18%0,29
4.844,00%0,39
19.377,00%0,39
9.389,62%-0,33
3081604฿%0.27315
Devlet Bahçeli: İsveç ve Finlandiya’nın olası NATO üyeliği, Rusya’yı provokasyondur, kışkırtmadır! Karşıyız. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine karşı olduğunu dile getirdi. Bunu da 3 maddede açıkladı.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyesi olmasıyla ilgili sürecin tartışmaya açılması, önemle ifade etmek isterim ki, Ukrayna savaşının dozajında, kapsamında ve şiddetinde azalmaya değil, bilakis artışa, kronikleşmesine ve hatta küreselleşmesine yol açabilecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin bu şartlar altında oluşturduğu politikası, gündeme taşımak istediği görüş ve düşünceleri şunlardan ibaret olacaktır:
1– NATO, 1949 tarihinde kurulduğunda 12 üyesi bulunuyorken şu andaki mevcut ve mecmu üye ülke sayısı 30’dur.
NATO bugüne kadar tam sekiz genişleme evresinden geçmiş, en son 2017’de Karadağ, 2020’de de Kuzey Makedonya Atlantik Paktı’nın içine girmiştir.
Rusya’nın bilinen en ciddi ve göze çarpan itirazlarından birisi NATO’nun doğuya genişleme stratejisidir.
Ukrayna’da savaş sürüyorken, Rusya’nın tahrik edilmesi, bölgesel gerilimi daha da sertleştirecek maksatlı ve marazi tertiplerin NATO’yu Rusya sınırlarına tutundurması dünya barışına hizmet eden bir hedef olamayacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi, NATO’nun genişleme ve doğuya açılma stratejisini bugünkü statükoda ve siyasi angajmanlar muhtevasında oldukça mahsurlu değerlendirmektedir.
2- İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girme sürecinin, bu konuda yapılan müspet analiz ve çağrıların bize göre üç ayaklı sakıncası vardır ve şöyledir:
Birinci olarak, bu üyeliklerin gerçekleşmesi halinde Rusya’nın askeri veya siyasi tepkiselliği de kışkırtılmış olacaktır.
Ayrıca Finlandiya’nın Rusya’yla sınır uzunluğu bin 340 km’dir.
Şayet bu iki Kuzey Avrupa devleti NATO’ya alınırsa, Ukrayna savaşının Finlandiya’dan İsveç’e kadar sıçrama ihtimalini hiç kimse yabana atmamalıdır.
İkinci Dünya Savaşı’nın başında Hitler’in Kuzey Avrupa’yı işgal stratejisini yeniden gözden geçirmek, tarihten doğru ve nesnel sonuçlar çıkarmak önümüzü görmek adına mühim bir ihtiyaçtır.
Finlandiya ile İsveç’in NATO’ya alınması demek Ukrayna savaşının uzaması, hatta coğrafi olarak genişlemesi demektir ve bize göre böylesi bir niyet insanlık suçudur, uluslararası norm ve değer piramidinin yıkımı anlamına gelecektir.
İkinci olarak, hem Finlandiya hem de özellikle İsveç’in Türkiye düşmanlarına nasıl kucak açtığı herkesin bildiği gerçekler arasındadır.
PKK’nın, FETÖ’nün, DHKP-C’nin barınağı, ikmal ve ihanet merkezi İsveç’tir.
Hiç kimse bize maval okumasın, hikaye anlatmasın.
Viking mantığı vandal mantığıdır.
Asırlar evvel bize sığınan İsveç Kralı’na müşfik kollarını açan aziz ecdadımıza vefasızlık yapanların, yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’i yakanların, bize laf yetiştirmeye ne yüzleri olacak ne de yürekleri yetecektir.
Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen NATO Dışişleri Bakanları Gayri Resmi Toplantısı’nda Sayın Mevlüt Çavuşoğlu belge, bilgi ve fotoğraflarla terör örgütlerine verilen desteği muhataplarının yüzüne vurmuştur.
Mehmetlerimize kurşun sıkan, vatandaşlarımıza zulmeden damgalı hainleri periyodik olarak ziyaret eden, sonra dönüp bu kez de malum bölücü teröristleri başkentlerinde ağırlayan ülke ya da ülkelerle bir güvenlik mimarisi altında, karşılıklı müttefiklik hukuku içinde bir araya gelmemiz nasıl mümkün olacaktır?
Bir yanda elimizi sıkarlarken, diğer yanda sırtımıza hançer vurmalarına seyirci mi kalalım?
Terör örgütleriyle silah çatanların, katillere yardım ve yataklık edenlerin sözüne nasıl güvenelim? İttifaklarına hangi mantıkla itimat ve itibar edelim?
Finlandiya ile İsveç’in bekleme odasına alınması geldiğimiz bu aşamada akla yatkın en doğru seçenektir.
Merhum Vatan Şairimiz Akif’in dediği gibi;
Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Üçüncü olarak, Kuzey Avrupa’nın mezkur iki ülkesinin NATO’ya girmesiyle ilgili hazırlık süreci, bir bakıma tehditleri Batı Avrupa’dan süpürme ve uzaklaştırma sinsiliğinden başka bir şey değildir.
Bunu görüyoruz, bu sarih gerçeği fark ediyoruz.
Batı Avrupa’ya yüklenen ağırlık Kuzeye kaydırılacaktır.
Baltık Denizi ve mücavir bölgeleri askeri ve siyasi kutuplaşmalara havale edilecektir.
Bu itibarla, Milliyetçi Hareket Partisi Finlandiya ile İsveç’in NATO üyeliğini zamansız, yersiz, gereksiz olarak değerlendirmekte ve soğuk bakmaktadır.
3- Türkiye’ye bazı NATO ülkeleri tarafından kısıtlama ve yaptırım uygulanmaktadır.
ABD’yle süren stratejik sorunlar çözüm kulvarına hala girememiştir.
F-16 savaş uçakları konusunda somut bir gelişme yoktur.
F-15 savaş uçaklarını ağzına alan yoktur.
Üstelik ABD, PKK/YPG’ye inatla, iştahla, isyan ettiren ilkellikle destek vermeyi sürdürmektedir.
ABD Dışişleri Bakanı’nın, “fikir birliğine varacağımızdan eminim” demekten önce terör örgütleriyle fikir ve emel birliğinden ne zaman vazgeçeceklerini itiraf etmesi tutarlı ve ilkeli bir açıklama olacaktır.
Biden yönetimi, geçtiğimiz hafta, ABD’lilerin terör örgütü PKK/YPG’nin Suriye’de fiilen işgal ettiği bölgelere yatırım yapmalarının önünü açmıştır.
Yani Suriye’ye uygulanan yaptırımlar terör örgütünün bulunduğu alanlarda geçerli olmayacaktır.
Bu şu demektir: ABD, yani müttefikimiz, NATO’da beraber olduğu Türkiye’ye yaptırım uygularken, terör örgütlerini bundan muaf tutmuş, kollamış, pozitif ayrımcılık muamelesi yapmıştır.
Bu küstahlık bize reva mıdır? Bu kadir bilmezlik bize hak mıdır? Bu kifayetsizlik meşru mudur? Böylesi kasıtlı ve kindar tutuma hangi vatan evladı tamam diyebilecektir?
NATO’nun genişleme patikasına girebilmesi için Türkiye’nin tavrı belirleyicidir.
Çünkü NATO kararı, 30 üye ülkeden her birinin müşterek şekilde vereceği oyun sonucudur ki, tüm kararlar oy birliğiyle somutlaşmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin kanaati bellidir: ABD’nin Batı’yı ve NATO ülkelerini konsolide etmek için fırsat gördüğü Ukrayna savaşı bitmeden, ateşkes ve barış rejimi temin ve tesis edilmeden NATO’ya yeni üye katılımı insanlığı yeni bir ateşe sürükleyecektir.
Finlandiya ve İsveç’in muhtemel çok riskli NATO üyeliği, Avrupa’nın güvenlik haritasını kaotik ölçülerde güncellemekle kalmayacak, var olan dengeleri sarsarak Rusya’yı daha farklı ve kuvvet kullanımını provoke eden bir pozisyona taşıyacaktır.
Herkesi uyarıyorum, bunun sonu ve sonucu barış değil, topyekûn savaştır.
Devlet Bahçeli’den muhalefete Kaftancıoğlu, HDP’ye polise taş atma tepkisi!