34,5905$% 0.08
36,6957€% 0.12
2.904,44%0,20
4.967,00%0,20
19.836,00%0,21
9.395,39%0,06
3159089฿%1.95415
1995 yılında İstanbul Gayrettepe’de gerçekleşen çifte cinayet, Türkiye’de DNA analizi ile çözülen ilk cinayet olarak tarihe geçti. Hücre iskeletinin görevleri ve bir cinayetteki rolü!
Orbit – 15 yaşındaki bir genç kızın tecavüz edilerek öldürülmesi ve 9 yaşındaki bir kız çocuğunun da asılmasıyla gerçekleşen bu olay, Türkiye’nin gündemine oturmuştu. Cinayet masası için “namus meselesi” haline gelen bu olayda, katilin yakalanması için polis ekipleri büyük bir çaba sarf etmişti.
Cinayetin çözülmesinde en önemli delil, genç kızın üzerinde bulunan sperm örneği oldu. Bu örnek, kan örneği alınan şüpheliyle uyuştu. Ancak şüpheli kayıplara karışmıştı. Polis ekipleri, Hollywood filmlerini aratmayacak bir oyun oynayarak katil zanlısını ortaya çıkardılar. Yapılan DNA analizi sonucunda, şüpheli katilin kimliği tespit edildi. Yakalanan katil, gerçeği öğrendiğinde şok geçirdi ve çenesi tutuldu.
Cinayet uzmanı emekli polis memuru Halit Doğan ve olay yeri inceleme polisi Naci Bayburt, Habertürk’e verdiği röportajda, cinayetin çözülmesinde maddi delillerin çok önemli olduğunu vurguladılar. “Locard Teoremi” olarak bilinen adli bilimler öncüsü Edmond Locard’ın sözleri de bu konuda oldukça önemliydi. Olay yerindeki incelemelerin ve delillerin doğru bir şekilde toplanması, suçluların yakalanmasında büyük bir rol oynuyor.
Türkiye’nin tarihindeki ilk DNA analizi ile çözülen cinayet olarak kaydedilen bu olay, adli bilimlerin önemini bir kez daha ortaya koydu. Maddi delillerin ve teknolojinin kullanımının suçların çözülmesinde büyük bir etkisi olduğu bir kez daha kanıtlandı.
1995 yılında Türkiye’yi sarsan çifte cinayet, DNA analizi ile çözülen ilk cinayet olarak tarihe geçti. Cinayet, bir genç kızın tecavüz edilerek öldürülmesi ve görgü tanığı olarak bulunan küçük bir kızın da asılmasıyla gerçekleşmişti. Katil, cinayetin ardından gence kızın bedenine “Anana ipret olsun” yazmıştı.
Polis, cinayeti çözmek için yoğun bir çalışma yürüttü. Genç kızın bedeninde bulunan sperm örneği, şüpheli üzerinde alınan kan örneğiyle uyuştu ancak katil ortadan kaybolmuştu. Polis, katili yakalamak için Hollywood filmlerini aratmayacak bir oyun oynadı.
Yakalanan katil, gerçeği öğrendiğinde büyük bir şok yaşadı. Bu cinayet aynı zamanda Türkiye’de DNA analizi ile çözülen ilk cinayet olma özelliği taşıyor. Bu olay yıllarca gündemde kalmış ve çözülememişti. Cinayet masası için bir “namus meselesi” haline gelmişti.
Cinayeti çözen ekipte yer alan cinayet uzmanı emekli polis memuru Halit Doğan ve olayeri inceleme polisi Naci Bayburt, bu olayın detaylarını anlattı. İstanbul Gayrettepe’deki Asayiş Şube Müdürlüğü’nde bulunan Cinayet Büro Amirliği’nde yapılan çalışmalarda, olay yeri incelemesi ve maddi delillerin önemi vurgulanmıştır.
Olay yeri incelemesi, suç mahallindeki delillerin toplanması ve değerlendirilmesi sürecidir. Bu deliller, şüpheli aleyhine dilsiz birer tanıktır ve insan tanıkların varlığı bile bu delillerin önemini azaltamaz. Bu nedenle maddi delillerin doğru bir şekilde toplanması büyük önem taşır.
Çifte cinayetin çözülmesinde DNA analizi büyük bir rol oynamıştır. Genç kızın bedeninde bulunan sperm örneği, şüpheli üzerinde alınan kanğiyle uyuşmuştur. Bu sayede katil tespit edilmiş ve cinayet çözülmüştür.
Bu olay, Türkiye’de DNA analizi ile çözülen ilk cinayet olması nedeniyle büyük önem taşımaktadır. Cinayet masası için bir dönüm noktasıdır ve adli bilimler alanında önemli gelişmelere kapı açmıştır. Bu cinayetin çözülmesi, katilin adalet önüne çıkmasını sağlamış ve halkın vicdanını rahatlatmıştır.
1995 yılında İstanbul Gayrettepe’de gerçekleşen çifte cinayet, Türkiye’de DNA analizi ile çözülen ilk cinayet olarak tarihe geçti. İşlenen cinayet oldukça korkunçtu. 15 yaşındaki bir genç kızın tecavüz edilerek öldürülmesi ve 9 yaşındaki bir kız çocuğunun da asılmasıyla gerçekleşen bu olay, Türkiye’nin gündemine oturmuştu. Cinayet masası için “namus meselesi” haline gelen bu olayda, katilin yakalanması için polis ekipleri büyük bir çaba sarf etmişti.
Cinayetin çözülmesinde en önemli delil, genç kızın üzerinde bulunan sperm örneği oldu. Bu örnek, kan örneği alınan şüpheliyle uyuştu. Ancak şüpheli kayıplara karışmıştı. Polis ekipleri, Hollywood filmlerini aratmayacak bir oyun oynayarak katil zanlısını ortaya çıkardılar. Yapılan DNA analizi sonucunda, şüpheli katilin kimliği tespit edildi. Yakalanan katil, gerçeği öğrendiğinde şok geçirdi ve çenesi tutuldu.
Cinayet uzmanı emekli polis memuru Halit Doğan ve olay yeri inceleme polisi Naci Bayburt, Habertürk’e verdiği röportajda, cinayetin çözülmesinde maddi delillerin çok önemli olduğunu vurguladılar. “Locard Teoremi” olarak bilinen adli bilimler öncüsü Edmond Locard‘ın sözleri de bu konuda oldukça önemliydi. Olay yerindeki incelemelerin ve delillerin doğru bir şekilde toplanması, suçluların yakalanmasında büyük bir rol oynadı.
O dönemlerde adli soruşturmalarda yapılması gereken en temel prensibin “delilden sanığa” gidilen çalışma olduğunu vurgulayan Locard’ın “Her temas iz bırakır” sözleri oldukça önemliydi. Teknoloji ve adli bilimin yetersiz olduğu dönemlerde, özellikle işlenen cinayet, soygun ve benzeri olaylarda olayın çözülmesi sokak polisliğinin yeteneğine bakılıyordu. Ancak daha sonra gelişen teknolojide adli tıp analizlerinin yapılmasıyla bu sistem “Delilden suçluya” gidilmesini dönüşmeyi sağladı.
İstanbul Gayrettepe’deki cinayet, o dönemde Türk polisinin adli bilim sürecine geçiş dönemi oldu. Cinayet masasının en önemli polis memurlarından biri olan Halit Doğan, olay yerinde yaptığı incelemelerle katilin yakalanmasına büyük katkı sağladı. İstanbul Cinayet Masası’na tayini çıkan Doğan, daha sonra cinayet masasının efsane memurları arasında yer alacak ve geriye önemli iz bırakacaktı.
1 Ağustos 1995 Salı günü saat 14:00 sularında Fatih Mecidiye Mahallesi’nden gelen bir cinayet ihbarı üzerine Halit Doğan ve genç komiser Mehmet, olay yerine gittiler. O gün olay yerinin bulunduğu sokakta pazar kurulmuştu ve kalabalık arasında apartmanın giriş dairesinde bulunan olay yerine girdiler. İki kız kardeş öldürülmüş halde bulundu. Biri 15, diğeri 9 yaşındaydı.
Cinayet masası için “namus meselesi” olan bu olayda, katilin yakalanması için büyük bir çaba sarf edildi. Genç kızın üzerinde bulunan sperm örneği ve kan örneği alınan şüpheliyle uyuşması, cinayetin çözülmesinde büyük bir rol oynadı. Ancak şüpheli kayıplara karışmıştı ve polis ekipleri, Hollywood filmlerini aratmayacak bir oyun oynayarak katil zanlısını ortaya çıkardılar.
Türkiye’de DNA analizi ile çözülen ilk cinayet olarak tarihe geçen bu olayda, maddi delillerin doğru bir şekilde toplanması ve yapılan DNA analizleri büyük bir önem taşıyordu. Cinayet uzmanı Halit Doğan ve olay yeri inceleme polisi Naci Bayburt’un anlattıkları, adli bilim sürecinin önemini bir kez daha gösteriyor.
1995 yılında İstanbul’da yaşanan korkunç bir cinayet, Türk polisinin adli bilim sürecine geçiş döneminin başlangıcı olarak kabul edildi. Bu dönemde olayın çözüli, teknoloji ve adli bilimin yetersiz olduğu zamanlarda sokak polislerinin yeteneklerine dayanıyordu. Ancak gelişen teknoloji ve adli tıp analizleri sayesinde bu durum değişti ve polisin “Delilden suçluya” gidilme yöemi benimsendi.
1 Ağustos 1995 tarihinde İstanbul Fatih Mecidiye Mahallesi’nden gelen bir cinayet ihbarı, Türk polisinin adli bilim sürecine geçişinin başladığı olay olarak kaydedildi. Haber merkezi tarafından ikinci bir kanaldan anons edilen cinayet ihbarı, o bölgede nöbetçi olan cinayet uzmanı polis memuru Halit Doğan’ın dikkatini çekti. Doğan, beraberinde genç komiser Mehmet ile birlikte olay yerine doğru hareket etti.
Geldikleri olay yerinde, apartmanın giriş dairesinde iki tüyler ürperten cinayetle karşılaştılar. Evde bulunan iki kız kardeş öldürülmüş halde bulunuyordu. Birisi 15 yaşında diğeri ise 9 yaşındaydı. Halit Doğan, cinayet masasının önemli polis memurlarından biriydi ve daha önce Diyarbakır Cinayet Masası’nda görev yapmış, birçok cinayeti çözmüştü. İstanbul Cinayet Masası’na atanmadan ö Diyarır’da yaptığı başarılı çalışmalarla tanınmıştı.
Halit Doğan ve genç komiser, olayı amirlerine derhal bildirdi. İşte bu olay, Türk polisinin adli bilim sürecine geçiş döneminin başlangıcı oldu. Bu dönemde teknoloji ve adli bilimlerin yardımıyla cinayetlerin çözülmesi önemli bir hale geldi. Artık “Suçludan delile” gidilen yöntem yerini “Delilden suçluya” gitmeye bıraktı.
Bu cinayet olayı, dönemin koşullarında teknoloji ve adli bilimlerin yetersiz olduğu bir dönemde gerçekleşti. Ancak Türk polisi bu olayla birlikte adli bilim sürecine giriş yaptı ve zaman içinde teknolojik gelişmelerle birlikte cinayetlerin çözülmesindeki başarı oranı arttı. Bu cinayet, Türk polisinin adli bil sürecine geçişinin önemli bir kilometre taşı olarak kabul edilirken, Türkiye’de DNA analizi ile çözülen ilk cinayet örneği olarak da tarihe geçti.
Polis memuru Naci Bayburt, cinayetin işlendiği olay yerinde yaptığı incelemeleri anlattı. Adli birimde yer alacak olan Bayburt, o dönemde zorlu şartlar altında çalıştıklarını belirtti. Cinayetin gerçekleştiği salonda 15 yaşındaki kızın çıplak cesedinin başına yazılmış bir not bulunuyordu.
Cesetin üzerine tükenmez kalemle “ANANA İPRET OLSUN” yazılmıştı. Bayburt ayrıca, dairenin diğer odasında asılı şekilde bulduğu 9 yaşındaki kızı ipten kurtardıklarını ve cesetler üzerindeki yazı karakterlerini fotoğrafladıklarını söyledi. Durumun gerçekten korkun olduğunu ve kurbanların çocuk olması sebebiyle daha da üzücü olduğunu ifade etti. Ayrıca, parmak izi çalışması da yaptığını belirtti.
Cinayet amiri H Aydın Türkeli, olay yerinde kapının kırıldığını gördü ve herhangi bir zorlamaya rastlanmadığını dile getirdi. Bu durumdan yola çık katilin tanıdık olabileceğini ve tanık bırakmak istemediğini düşündüklerini ifade etti. Anne, baba ve apartman çevresindeki kişilerin tümü şüpheli olarak değerlendirildi ve ifadeleri alındı. Apartman da çember içine alınarak kimlerin kaldığı, kime gidip geldiği gibi ayrıntılar incelendi. Ayrıca, cinayetin işlendiği gün sokakta pazar kurulduğu göz önünde bulundurularak, katil zanlısının pazarcılardan biri olabileceği ihtimali de değerlendirildi.
Cesetler Adli Tıp Kurumu’na gönderildi ve cinayet halkın büyük ilgisini çekti. İstanbul’da yaşanan bu vahşet olayı tüm Türkiye’yi yasa boğdu. Bu nedenle, olayın çözülmesi için il emniyet müdüründen baskı gelmeye başladı.
Soruşturmayı yürüten Halit Doğan, birçok kişinin ifadesini aldı. Evin büyük kızı olan Hülya’nın “Alpaçino” olarak bilinen bir kişi tarafından tehdit edildiği bilgisine ulaştı. Tehdit mesajında, Hülya ve annesinin kadın pazarladıkları ve kaçırılıp tecavüz edilecekleri belirtiliyordu. Bu bilgi üzerine “Alpaçino” adlı şahsı gözaltına aldılar ve sorguladılar. Sorguda şahsın cinayeti işlediğini itiraf ettiğini anlattı.
Bu cinayet, o dönemde Türkiye’de geniş yankı uyandıran bir olay oldu ve emniyet güçleri üzerinde büyük bir baskı yaratmaya başladı. Polis memurları olayın çözülmesi için büyük bir çaba sarf etmek zorunda kaldılar. Detaylı soruşturma ve delil analizi sonucunda katilin bulunup adaletin sağlanması için çalışmalar hız kesmeden devam etmektedir.
Detaylı soruşturma ve delil analizi sonucunda, cinayeti gerçekleştiren kişinin Tahsin olduğu belirlendi. Tahsin’in ifadesiyle uyuşmayan beyanları ve cinayetin gerçekleştiği salonda bulunan yazının diğer yazılarla uyuşmaması, şüphelerin Tahsin üzerinde yoğunlaşmasına sebep oldu.
Ayrıca Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan otopsi sonucunda, tecavüz edilen kızın üzerinde Tahsin’e ait sperm örneği bulunması, şüpheleri güçlendirdi. Polis memuru Halit Doğan, Tahsin’i gözaltına alıp sorguladıklarını ancak yazının karşılaştırma işleminde uyuşmadığını ve Tahsin’i serbest bıraktıklarını ifade etti.
Ancak bu gelişmelerden sonra DNA inceleme yöntemini duyan ekip, şüpheleri doğrulamak için Tahsin ve Alpaçino’dan kan örneği talep etti. Bu örneklerin DNA analizi sonucunda gerçek katilin kim olduğu kesinlik kazanacak ve adalet sağlanacaktır.
Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsi sonucunda, tecavüz edilen kızın üzerinde başkasına ait sperm örneği bulundu. Bu bulgu, katile ait sperm örneği olduğunu gösteriyor. Cinayet amiri Hakan Aydın Türkeli ve genç komiser Mehmet, DNA testinin yapılması için çalışmalara başladı. DNA testinin yapılması için mahkeme kararı gerekiyordu, bu yüzden Türkeli ve Mehmet, hakimi ikna ederek kan örneğinin alınması için karar aldı. Şüpheli olarak görülen “Alpaçino” ve Tahsin’in kan örnekleri alındı ve Kan örnekleri Ankara’daki kriminal laboratuvara gönderildi. Ancak sonuçların çıkması 5 gün süreceği için, tahliye edilen şüphelilerin kaçmalarını engellemek adına onlara “Sakin bir yere kaybolmayın” uyarısı yapıldı.
Bu süreçte yapılan DNA analizi sonucunda, Alpaçino’nun DNA’sının tutmadığı ve Tahsin’in kanın kızın üzerinde bulunan sperm örneğiyle uyumlu olduğunun belirlendiği telefon görüşmeleriyle anlaşıldı. Ancak Tahsin, bu durumu öğrendikten sonra kayıplara karıştı. Polis ekipleri, Tahsin’in yerini tespit etmek için ablasının telefonunu dinlemeye başladılar. Tahsin’in kendi ablasını arayarak, “Katili bulmuşlar, pazarcı çıkmış. Senin kanın temiz çıkmış, tutmamış” dediği duyuldu. Böylece Tahsin’in konumunu belirlemiş oldular.
Polis ekipleri, Bartın’a giderek Tahsin’in kaldığı yeri gözetlemeye başladılar. Ancak bu yer jandarma bölgesine yakın olduğu için, tahmin edildiği gibi jandarmaya haber vermenin olayı çözmek için verilen namusa aykırı olacağı düşünüldü. Bu yüzden pol ekipleri, uzaktan evi gözetledi ve Tahsin’in evden çıktığını gözlemledikten sonra arabayla yakalayarak jandarma bölgesinden uzaklaştırdılar.
Tahsin, arabada kendisine “Senin kanın tuttu” denildiğinde şok oldu ve çenesi kilitlendi. Ancak ekipler, su ve yardımlarıyla Tahsin’i kendine getirdi ve tutuklama işlemlerini gerçekleştirdiler. Bu şekilde Tahsin’in yakalanmasıyla cinayetin faili olduğu kesinleşmiş oldu.
Bu korkunç cinayet olayı, Tahsin isimli bir şahsın işlediği açıklandı. Tahsin’in cinayet büroya getirilerek sorgulandığı ve her şeyi itiraf ettiği belirtildi. Olay günü eve gittiğini ve daha önce de o eve rahatlıkla girdiği için kapıyı 15 yaşındaki kızın açtığını söyleyen Tahsin, “Biraz dinlenip giderim” demiş. Ancak cinayetin işlendiği sırada eldiven takarak parmak izi bırakmamayı düşündüğü anlaşılmıştır.
Tahsin’in cinayeti nasıl işlediğini anlatan Doğan, cinayetin teşhis edilen yerde rehberlik yaparak gösterdiğini ifade etti. Tahsin, önce kıza tecavüz edip öldürmüş, ardından da tanık olarak kalan küçük kızı etkisiz hale getirmek için onu da asarak izleri temizlemiş. Olay yerinin gösterilmesi sırasında mahalle sakinler linç girişimi olduğunu, ancak Tahsin’in güvenlik güçleri tarafından yakalanmasının ardından adalete teslim edildiğini belirtildi.
Bu cinayet, maktulün üzerinde bulunan sperm örneği sayesinde DNA analizi ile çözülerek gündemde büyük yankı uyandırdı. Bu olay, Türkiye’de yapılan DNA analizi ile sonuçlanan ilk cinayet dosyası olarak kayıtlara geçti. Bu önemli vakadan sonra “Delilden suçluya” ilkesiyle çalışan sistem devreye girmeye başladı.
Soruşturmada görev alan polis memurları Hakan Aydın Türkeli, Halit Doğan, Naci Bayburt ve komiser Mehmet, önemli bir rol oynayarak cinayetin çözülmesini sağladı. Halit Doğan, cinayet uzmanı olarak uzun süre gö yapmış ve çalışmalarıyla iz bırakmış bir polisti. Naci Bayburt ise mesleği boyunca Olay Yeri ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü biriminde görev yapmış ve emekli olduktan sonra kitaplar yazimlerini paylaşmıştır.
Katil zanlısı Tahsin K. tutuklandı, ancak birkaç gün sonra intihar ederek hayatına son verdi. Bu şekilde, cinayetin faili olan Tahsin’in cezalandırma süreci tamamlanmadan ölmesi, adaletin tecelli etmesini engelledi.
Bu dehşet verici cinayet olayı, kanıt olarak bulunan sperm örneği ve yapılan DNA analizi sayesinde çözüldü ve Türkiye’de polis çalışmalarında önemli bir dönüm noktası oldu.
LGS Sonuçları açıklandı… Bakan Yusuf Tekin’den açıklama!