HÜDA PAR Sözcüsü Yunus Emiroğlu Avrupa ve BM’den siyonist vahşete müdahale bekleyenlere sert tepki gösterdi. HÜDA PAR'dan Avrupa ve BM'ye Gazze tepkisi!
HÜDA PAR Diyarbakır mitingi
Orbit - HÜDA PAR tarafından Gazze’ye destek amacıyla Diyarbakır’da gerçekleştirilen kitlesel etkinlikte konuşan HÜDA PAR Sözcüsü Yunus Emiroğlu, Avrupa ve BM’den siyonist vahşete müdahale bekleyenlere sert tepki göstererek “Ateşi körükleyene ‘gel bu işi söndür’ mü diyoruz!” dedi.
Siyonist işgal çetesinin 36 gündür Filistin’de gerçekleştirdiği katliamlara tepki ve Filistinli mücahidlerin direnişine de destek olmak amacıyla HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanlığı tarafından düzenlenen program binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşti.
Programda bir konuşma gerçekleştiren HÜDA PAR Sözcüsü Yunus Emiroğlu, önemli açıklamalarda bulundu.
Hak ile batılın mücadelesi
Mescid-i Aksa ve Filistin meselesinin hak ile batılın mücadelesi meselesi olduğunu söyleyen Emiroğlu konuşmasına şu ifadelerle başladı:
“Bu mesele, Âdem aleyhisselamdan başlayıp bugüne, bugünden kıyamete kadar devam edecek olan iki zıt kutbun mücadelesidir. Bu mücadele, maruf ile münkerin mücadelesidir. Bu mücadele, doğru ile yanlışın mücadelesidir. Bu mücadele Hakk ile batılın mücadelesidir. Meselenin özü burada toplanmaktadır. Gazze özelinde Filistin özelinde bu meseleye baktığımızda üç farklı boyut dikkatinizi çeker. Birincisi Müslümanlara bakan yönüdür. Bu mesele bizim açımızdan bir akide ve iman meselesidir. Çünkü Mescid-i Aksa'nın bulunduğu coğrafya, Rabbimizin ifadesi ile etrafını mübarek kıldığı bir toprak parçasıdır. Orası Tevhid'in yurdudur. İlk kıblemizdir ve Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam'ın mübarek siyerinde müstesna bir yere sahiptir. Onun için bu meseleyi önemsiyoruz.
İkincisi, imani bir mesele olmanın yanında bu mesele bir güvenlik meselesidir. Çünkü bu mel’un şebeke, bu siyonist ideoloji varlığı gayrı meşrudur ama başından bugüne kadar bu coğrafya üzerinde emelleri olan bir ideolojidir. Yani biz onlara Gazze'yi de versek Filistin'i de versek fit olmayız. Çünkü onlar daha büyük şeyler istiyorlar. Üçüncüsü, bu mesele dünya için bir insanlık meselesidir. Çünkü bu bu siyonist ideoloji kendinden başka hiç kimseye hayat hakkı tanımayan bir ideolojiye sahiptir. Onlara göre kendilerinin dışındaki 8 milyar insanın tamamı hatta bu insanların doğmamış çocukları bile onların köleleridir. Mesele bu kadar nettir. Biz imanımız için bu davaya sahip çıkacağız. Bölgemizin huzur ve barışa erişmesi için bu meseleyi mutlaka sahiplenmemiz gerekiyor.”
“75 yıldır çocuklar ölüyor. Şu güne kadar 135 bini aşkın Filistinli katledildi”
Gazze’de yaşanan savaşın önemini küçülterek HAMAS-israil savaşı diye algı yapanları eleştiren Emiroğlu, savaşın tüm insanlık ve Müslümanlar ile siyonistler arasında olduğunu belirttikten sonra konuşmasına Filistin’de 7 ekimden itibaren değil 75 yıldır katliam ve soykırımların Siyonistlerce gerçekleştiğini vurguladı.
Emiroğlu, “Bir şey daha söylüyorlar. ‘Yahu, bu HAMAS meşruiyetini kaybetti. Durup dururken 7 ekim sabahı niçin işgal edilen topraklara girdi dolayısıyla bu meşru bir eylem değildir’ diyorlar. Aklımızla alay ediyorlar. Tarihimizde alay ediyorlar. Biz de çok özür dilerim bu topluluğu hariç tutuyorum bön bön bakıp duruyoruz, ‘He ya, bu HAMAS niye böyle yaptı? Yapmasaydı işte 12 bin insan ölmezdi, öldürülmezdi’ diyorlar. Vicdanınız kurusun be, Allah'tan korkmuyorsunuz da vicdanınız kurusun. 75 yıldır çocuklar ölüyor. Şu güne kadar 135 bini aşkın Filistinli katledildi. Toprakları işgal edilmemiş; karadan, havadan denizden ablukaya alınmamışlar. Geçiş yok, çıkış yok. Ne yapsınlar? Bekleyip ölsünler öyle mi? Biz meselenin ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Bunu anlamak istemeyenlere de yazıklar olsun diyoruz.” dedi.
“Kardeşlerimiz bütün zorluklara rağmen Mescid-i Aksa'nın hürmetinin çiğnenmesine müsaade etmeyiz dediler”
“75-100 yıldır orada bir bedel ödeniyor. Niçin, kim adına? Bir avuç toprak için mi? Hayır, bu bizim istikbal mücadelemizdir. Mesele öyle basit değil.” diyen Emiroğlu, Gazze’de ki 17 yıllık ablukaya ve HAMAS’ın meşru zeminde bir hükümet olduğuna dikkati çekerek “Direniş, 1. İntifada başladığı günden beri her gün biraz daha güçlenerek ilerledi, İkinci İntifada’dan sonra biraz daha güçlendi. 2006 yılında HAMAS gerçekleştirilen seçimleri önde bitirdi. Ondan önce diyorlardı ki ‘kardeşim gir seçimlere gel yönetime’ girdiler, geldiler. Yine de bunlar kabul etmediler. 17 yıldır abluka var. Bu kardeşlerimiz bütün zorluklarına rağmen bütün kuşatılmışlıklarına rağmen ekmeksiz, susuz yaşamayı göze aldılar ama hürriyetsiz yaşayamayız. Mescid-i Aksa'nın hürmetinin çiğnenmesine müsaade etmeyiz dediler ve çalıştılar. O gün taş atan çocuklar, şimdi ümmetin gururu oldular. Onlara diyecek lafımız yok. Hiç kelam etmeye de yüzümüz yok. Onlar işlerini yapıyorlar. Allah önlerine açsın mübarek eylesin.” ifadelerini kullandı.
“Biz ateşi körükleyene gel bu işi söndür mü diyoruz”
Avrupa ve BM’den müdahale bekleyenlere sert tepki gösteren Emiroğlu, “İkinci bir husus hani günlerdir söylüyoruz; ey uluslararası camia, ey batı dünyası, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, şu, bu… müdahale ediniz. Kim kime müdahale ediyor. Bu adamlar zaten bu işin arkasında duran güçler. Biz ateşi körükleyene gel bu işi söndür mü diyoruz. Bir zaman biri şöyle demişti, bırakın onları bunları çağırmaya, devletlerinin de Birleşmiş Milletler'in de canı cehenneme. 75 yıldır çağırıyoruz da ne oldu? 57 İslam Ülkesi, 2 milyarı aşkın Müslüman nüfus. Kurumlarıyla, hükümetleriyle devletleriyle 75 yıldır ne yaptılar? Şunu yaptılar; Gazze her bombalandığında kükrediler, kınamalarda bulundular. Halklarının gazını aldılar. Yıkılan evleri imar ettiler. Tıbbi cihazların malzemelerin geçişini kolaylaştırdılar. Onu da 50 bin minnetle yaptılar. Bitti mi iş? Şimdi Gazze yerle bir. Şu anda toplansak bütün dünya, bütün vicdan sahipleri fazla değil bir yılda Gazze’yi imar ederiz. Bütün altyapısıyla, üst yapısıyla, hastaneleri ile okullarıyla, ibadethaneleri ile hepsini ayağa kaldırırız. O çocuklarımız önlüklerini giyer çantalarını sırtlarına takar okullarına giderler. Ateşkeste sağlanır. Oldu diyelim ki biter mi bu iş? 75 yıldır bitmiyor mu? Her sene binlerce insan canını veriyor. İmar ediyoruz bir daha yıkıyorlar. Bir daha imar ediyoruz, bir daha yıkıyorlar. Demek ki biz meseleye yanlış noktadan bakıyoruz. Bizim çözümümüz pansuman bir çözümden öteye geçmedi, geçmiyor. Artık ciddi bir plan yapmamız lazım.” dedi.
“Kuşatma altında olan Gazze değil biziz biz, İslam ümmeti…”
Bir yardım tırını bile Siyonistlerden izinsiz Gazze’ye sokamayanlara ‘bu utanç size yeter’diye seslenen Emiroğlu, şunları söyledi:
“Siyonist şebeke bir günde kurulmadı. 1897’de birinci Siyonizm kongresi yapıldı. 51 yıl sonra 1948’de Siyonist şebeke rejim ilan edildi, biz şimdi bir gecede bu düzeni değiştireceğimizi mi zannediyoruz? Bu iş plan işidir program işidir. Bedeli de vardır. O bedeli göze alırsanız Selahattin Eyyubi gibi sonuca varırsınız. Diğer türlü bir yere varılamadığı ortada. Şimdi çağrı yapıyoruz. Açın koridorları. Evet haklı bir çağrı. Açın deniz yolunu gitsin. Amerika'nın, İngilizlerin, Avrupalıların devlet başkanları 7 ekimin hemen sonrasında Tel Aviv’e gelip Netanyahuyla şöyle yan yana fotoğraf verdiler. Bu, şu demek değil; kimseyi takma sen. Uluslararası kamuoyuymuş, ceza mahkemesiymiş, biz senin arkandayız, vur. Mühimmatsa mühimmat. Uluslararası savunmaysa savunma. Destekse destek. İşlerini yapıyorlar. Biz kendimize ağlayalım kendimize. Kuşatma altında olan Gazze değil biziz biz, İslam ümmeti. Kim o cesareti gösterip gidebildi. Yahu bırakın Gazze’ye gidip fotoğraf vermeyi bir tır insani malzemeyi bile İsrail'in izni olmadan Refah sınır kapısından o tarafa geçiremiyorsun. Bu utanç yeter. Yeter bu utanç. Elbette öfkeleneceğiz ama biz kendi iç dünyamızda meseleyi özetle ifade ettim bu nazarla yakalamazsak yarın öbür gün ateşkes sağlanır. Herkes keyfine gider bakar. Bu mesele unutulur. Biz Müslümanlar olarak kendi nefsimize, ailemize, çevremize, camialarımıza, cemaatlerimize, STK’larımıza bütün sivil insiyatiflere bu ruhu aşılamak durumundayız ki bizi yönetenleri zorlayabilelim.”
“Yahu silahla müdahale edemiyorsun bari ekonomik tedbir al”
İşgal rejiminin ve destekçilerinin ürünlerine gerçekleştirilen boykotun önemine binaen de konuşan Emiroğlu, “Şimdi bize diyorlar ki ‘efendim birisi adım atsın, biz de gidelim. Adım atarsak bedel var.’ Bedelsiz bir iş olduğu nerede görülmüş? Hadi bunu yapamıyorsun. Yahu silahla müdahale edemiyorsun bari ekonomik tedbir al. Evde her gün her birimizin 85 milyon vatandaşımızın tükettiği temel tüketim ürünlerini bile İsrail'den alıyorsak biz bir yere varamayız. 5-10 sene önce boykotlar gündeme geldiğinde; biz bu ürünleri artık almıyoruz, yerli üretimi destekliyoruz, kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz deseydik bu iş biterdi. Karşımızdaki düşman çetindir. Sadece güçten ve ekonomik baskıdan anlıyor.” şeklinde konuştu.