34,4465$% 0.28
36,3239€% 0.2
2.838,39%0,15
4.838,00%0,29
19.354,00%0,27
9.389,62%-0,33
3117590฿%1.90391
TBMM’de Çalışma Bakanlığı bütçesi görüşülürken söz alan İYİ Parti Adana Milletvekili İsmail Koncuk, Bakan Vedat Bilgin’e övgü dolu sözler kullandı. Ak Parti’yi eleştiren İsmail Koncuk “Vedat Bilgin yeni geldi onun suçu yok” dedi.
Orbit – İsmail Koncuk konuşmasında “Sayın Vedat Bilgin’i, Kıymetli Hocamızı bir kenara ayırıyorum; o, bu yirmi yıllık problemlerin üzerine geldi; ne diyebiliriz, yani yirmi yılın hesabını Sayın Vedat Bilgin’den soracak hâlimiz yok ama AK PARTİ iktidarından sorarız.
Şimdi, sözleşmelilerle ilgili bir düzenlemeyi Sayın Cumhurbaşkanı açıkladı -geçen buradan yine ifade ettim- 3+1 süreyi tamamlayanların kadroya geçirileceği. Ama bir gün sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı başka bir açıklama yaptı, dedi ki: “Süre şartına bağlı olmaksızın hepsini kadroya geçireceğiz.” “Hepsini” derken yani sayılanların hepsini. Ve daha sonra, Cumhurbaşkanının açıklamasından daha sonra, daha da genişletildi “Zorunlu emekliliği kaldıracağız.” dedi Sayın Bakan, böyle bir açıklama yaptı. 696 sayılı KHK’yle kadroya geçirilen işçilerle ilgili “O şahsa bağlı zorunlu emeklilik var, onu kaldıracağız.” dedi. Zannederim, burada, 4/C’den 4/B’ye geçenler de bunun içiresinde Sayın Bakan, öyle olmalı. Ama 2011 yılından daha geri bir düzenlemeyle karşı karşıya kalmayı hiç arzu etmiyoruz çalışanlar adına, sözleşmeliler adına ama şu ana kadar yapılan açıklamaların metnini görmedik çünkü neticede, kapalı kapılar altında yapılan çalışmalar, bakanlığın açıklamaları kadarını biliyoruz. Bakın, süresiz sözleşmeliler var, süreliler var. Öğretmenlere şu düzenleme bir şey getirmiyor zaten. Öğretmenler, zaten 3+1’e tabiydi. Sağlık çalışanları da 3+1’e tabiydi. Onlara bir şey getirmiyor eğer düzenleme böyle çıkarsa çünkü açıklamadan şunu anlıyoruz: Dört yılını tamamlayamayanlara tayin hakkı verilmeyecek. Bu son derece yanlış Sayın Bakanım çünkü kadro hakkını verdiğiniz andan itibaren kadrolu diğer çalışanlar hangi hakları kullanıyorsa kadroya geçirdiğiniz sözleşmeli öğretmene de çalışana da bütün memurlara da aynı hakkı vermek durumundasınız yoksa hem hukuki hem vicdani bir problemle karşı karşıya kalınır. Ama diyorum ya yirmi yıldır yarattığınız problemi ne yaparsanız yapın çözemeyeceksiniz, altında kalacaksınız. Bir değil ki dert, mesela, vekil ebe, hemşireler burada yok -2011’de vardı- konulmalı, imamlar yok, PTT’de çalışan idari hizmet sözleşmelileri yok, Aile Bakanlığında ek ders karşılığı çalışanlar yok, aile sağlığı merkezlerinde çalışanlar; 4924’e tabii olanlar ile kamu dışı istihdam edilenler yok. Sözleşmeli askerler -askerliği bile sözleşmeli yaptınız siz ya, askerliği bile- yok. Yardımcı hizmetler sınıfı kendi kadrolarına memur olarak atanmak istiyor, bu düzenlemede yok. Efendim, fahri Kur’an kursu öğreticileri yok, PIKTES öğretmenleri yok. Yok da yok. Daha da artırabilirim. Dolayısıyla bu yapacağınız düzenleme yirmi yıldır yarattığınız tahribatı ortadan kaldıramayacak ve dediğim gibi, o, kışı geçiren kurtlar hesabını 2023’te mutlaka soracak. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Gelelim EYT’ye… Ben yıllardır sendikacılık yapan bir kişi olarak bu Çalışma Bakanlığının işleri nasıl yürüttüğünü biliyorum; Çalışma Bakanları ne kadar istese de Maliye Bakanlığı engelini çoğu zaman aşamazlar. EYT’de de benzeri problemler kulağımıza geliyor. Yine yaş şartıyla karşı karşıya kalırsak yaptığınız düzenleme hiçbir işe yaramayacak. Yıl şartı kardeş, yıl şartı; yirmi beş yıl, yirmi yıl ve prim gün sayısı; bu, esas alınacak. Bunun dışında getireceğiniz hiçbir çözüm EYT’lileri mutlu etmeyecektir ve bugüne kadar verdiğiniz sözlere de uygun olmayacaktır. Bunu İYİ Parti olarak çok yakından takip ettiğimizi ifade etmek istiyorum. Eğer bir eksiğiyle dahi gündeme gelirse AK PARTİ’nin bu uygulamasını, İYİ Parti adına, o EYT’liler adına, yıllardır umutsuz bıraktığınız EYT’liler adına yerden yerden vuracağımızın bilinmesini arzu ediyorum. Keşke Sayın Cumhurbaşkanı “İktidarı kaybetmeme sebep olsa da bu EYT problemini çözmeyeceğim.” demese de bir adım atsaydı, belki bugün bu kadar zorluk yaşamazdınız değerli milletvekilleri.
Bakın, burada İYİ Parti olarak bir teklif verdik, intibak yasa teklifi. Buradan ben anlattım, dedim ki: Aynı işi yapan, aynı eğitim seviyesine sahip hatta belki de çok daha fazla prim gün sayısı olan personel intibak yasası çıkmadığı için 2000 yılından önce emekli olmuş insanlardan çok daha az maaş alıyor. Yirmi yıldır bunu seyrediyorsunuz dedim; İYİ Parti adına bir kanun teklifi getirdik, burada reddediniz. 7 milyon kişiyi ilgilendiriyor, emekli dul ve yetimlerini de dâhil ettiğimizde 7 milyon insanı ilgilendiren bir kanun teklifini siz reddediniz değerli milletvekilleri. Bu 7 milyon insanın yüzüne nasıl bakacaksınız? Yani 2000 yılından önce emekli olmuş bir çalışanla -işte, atıyorum rakamı, 5 bin lira alırken- 2000 yılıyla 2008 arasında ya da 2008’den sonra emekli olmuş kişiler arasında ciddi rakamlar oynuyorsa yarın seçim meydanlarında, seçim sathımailinde bu insanların karşısına çıkıp da bunların yüzüne bakamazsınız ya. Adamlar sorar size: “Yirmi yıldır yaşanan bu problemi neden çözmediniz?” diye. “Ağustos böceği gibi saz çalıp oynadık.” diyemezsiniz, diyemezsiniz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bunu düzeltmek zorundasınız.
Taşeron çalışanlara güya kadro verdiniz, hâlen problemleri var. Çalışanların meslek kodu problemi var Sayın Bakanım, meslek kodu problemi. Aynı, 4/C’den 4/B’ye geçenlerin unvanlarıyla geçmediği gibi, bunların da meslek kodu problemi var; bunu da çözmeniz lazım. Bunlar çalışma hayatında belki sizin için çok önemli değil ama bu çalışanlar için hayati öneme sahip konular; bunu görmezden gelemezsiniz.
Belediye çalışanlarını şirket işçisi yaptınız; güya kadro verdiniz 500 bin çalışana. Bakın, 500 bin çalışan şu anda gözünü açmış “Çalışma Bakanlığı bütçesinde belediye çalışanlarıyla ilgili, o şirket elemanı yapılan çalışanlarla ilgili İsmail Koncuk’un söylediklerine Sayın Çalışma Bakanı ne cevap verecek?” diye bekliyor, hepsi bekliyor. Aldattınız bu insanları, kandırdınız. Bunları düzeltmek zorundasınız.
Taşeron çalışanlarla yani sözde kadroya geçirilen taşeron çalışanlarla ilgili toplu iş sözleşmesi kararı var; tayin, terfi, aile birliği vesaire sebeplerle, aile birliğini sağlamak adına toplu iş sözleşmesi kararı. O karar imzalanmasına rağmen, hâlen gereği yapılmadı. Bunun gereğinin yapılmasını bekliyor bu insanlar.
Bakın, sadece bunlar mı? “Toplum yararına proje” dediniz. Bilhassa seçim dönemlerinde vatandaşların oylarını alabilmek için sekiz aylığına camilerin temizliği için, okul temizliği için, devlet kurumlarının temizliği için personel görevlendirdiniz. Fakat öyle bir hâle geldi ki bu iş, şimdi bu insanlar “Kardeşim, beni de kadroya al.” diyor. Bence haklı bir talep. “İşe aldınız, bana sekiz ay yetmiyor. Mademki ben emek verdim, kadro benim de hakkım.” diyor.
Geçici işçiler: Geçici işçilerle ilgili de bir adım atmadınız şu ana kadar, bir açıklama duymadık. Onlar da kadro bekliyor.
Neler yok ki ya? Yani burada saysam sabaha kadar sayarım. Türk Standardları Enstitüsünde çalışanlar var, doktora bursiyerleri var YÖK’te çalışan; kadro istiyorlar, kimse bunları görmüyor. Öyle karmaşık hâle getirmişsiniz ki kamuyu siz bile işin içinden çıkamaz hâle geldiniz, muhtemelen bunların çoğundan haberdar bile değilsiniz.
BAĞ-KUR tescil mağdurları var. Yine, burada kanun teklifi verdik, dedik ki: “Ya, bunlar 65-70 yaşına gelmiş, torununun verdiği cep harçlığına muhtaç, bir şekilde BAĞ-KUR tescili yapılmamış. Şimdi ne yapacağız? Bu insanları görmezden mi geleceğiz?” Görmezden geldiniz şu ana kadar, bunların tescili kabul edilmeli ve emekli olmaları mutlaka ama mutlaka sağlanmalı.
Bakın, burada 3600 ek gösterge kanunlaştı. Seçim meydanlarında Sayın Cumhurbaşkanı bir söz vermişti -gerçi beş yıl sonra tuttunuz ama- o tarihte dedi ki Sayın Cumhurbaşkanı: “Öğretmene, din görevlilerine, polislere ve hemşirelere, sağlık çalışanlarına 3600 ek gösterge vereceğiz.” Bu söz yanlış bir sözdü çünkü bir iktidar kamuda yaşanan ek gösterge problemi varsa bütün memurlar için bir düzenleme yapma sözü vermeli; 4 meslek grubunu kamudan bir kenara çekerek “Diğerlerinin ne hâli varsa görsün.” diyemez. Helalühoş olsun öğretmenlerimize de polislerimize de din görelilerimize de sağlık çalışanlarımızı da, o ayrı bir problem; helal olsun, 15 Ocakta alacaklar ama bunun dışında kalan çalışanları görmezden gelemezsiniz. Siz kamuda hiyerarşiyi bozdunuz; imama verdiniz -helalühoş olsun- ama imamın üzerinde görev yapan şefe vermediniz, APK uzmanına vermediniz, müdürlerin üzerinde olan uzman personele vermediniz. Eti Madende mesela, uzmanlar var, uzman olduğunu bile muhtemelen bilmiyorsunuz, kapsam dışı bırakıldılar. Dolayısıyla, buradan ifade ettik biz İYİ Parti olarak, dedik ki: Bunun bir yolu var, birinci dereceye düşen, dört yıllık fakülte mezunu, üniversite okumuş herkes 3600 kapsamına alınmalıdır; çözümü bu, bu kadar basit. Bunu siz yapmazsanız biz İYİ Parti olarak, Millet İttifakı olarak mutlaka ve mutlaka düzelteceğiz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Bakın, önümüzdeki ay itibarıyla çalışanlarımız, memurlarımız, işçilerimiz zamlı maaşlarını alacaklar. Temmuz ayı zammı verilmeden önce AK PARTİ’den birçok yetkili “Refah payı vereceğiz.” diye açıklama yaptı ama temmuz ayı geldiğinde bu sözler unutuldu, refah payı ödenmedi. Değerli milletvekilleri, şu anda beş aylık enflasyon yüzde 14,04; çalışanlara yüzde 6,59 oranında bir enflasyon farkı doğdu, yüzde 8 de toplu sözleşme zammını eklediğimizde şu an itibarıyla yüzde 15’lik bir zam meydanda ama yüzde 15’lik zam ev kirasını ödeyemeyen öğretmenlerin, diğer memurların ve işçilerin 2023 yılını rahat geçirmesini sağlar mı? Şöyle elinizi vicdanınıza bir koyun bakayım. Öğretmen ya, bas bas bağırıyor öğretmenler. Memurlar, sizin kurumunuzda çalışan Sosyal Güvenlik memurları Sayın Bakanım, bas bas bağırıyor, diyor ki: “Ben geçinemiyorum.” Yüzde 15, hadi aralıkta da yüzde 2 enflasyon çıksın. Bu TÜİK’ten başka bir şey zaten beklemiyoruz, bu TÜİK’ten ne bekleyecek memurlar?
Dolayısıyla devlet memurlarına, işçilere refah payı vermek zorundasınız, yüzde 30 refah payı vermek zorundasınız. Yüzde 15’lik zammın üzerine yüzde 30’luk refah payı vermek zorundasınız yani yüzde 50 civarında bir zam dahi emin olun, şu iki yılda memurların, işçilerin, diğer çalışanların kayıplarını karşılamayacaktır. Ne yapacaksınız 3.500 TL verdiğiniz emeklilerimize, asgari ücret seviyesinde bir zam verecek misiniz? Verecek misiniz? Asgari ücret konuşuluyor bugünlerde ama 3.500 TL’ye mahkûm ettiğiniz milyonlarca emeklilerimize zam yapacak mısınız?” ifadelerini kullandı.
MHP’den sıfır atık açıklaması: Atıklar kaynağında ayrıştırılmalı!