35,0794$% 0.11
36,5863€% 0.6
2.955,51%1,22
4.807,00%0,94
19.259,00%0,93
9.889,33%-0,27
3569752฿%-2.13743
Türkiye 31 Mart yerel seçimlerinin heyecanını yaşarken AK Parti kanadında seçim çalışmaları aralıksız devam ediyor.
AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, Haber7 stüdyolarında çarpıcı açıklamalarda bulunarak mevcut İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetiminin beceriksiz icraatlarını tek tek sıraladı. İstanbul’un 5 yıllık fetret devrini rakamlar ışığında yorumlayan Kabaktepe, İBB Başkanı İmamoğlu’nun hükümetin kendilerini engellediği algısını çürüten verileri paylaştı. İSMEK’i mevcut yönetimin devam ettiremediğini kaydeden Kabaktepe, araştırma sonuçlarına göre Murat Kurum’un önde olduğunu belirtti.
Genel Yayın Yönetmenimiz Osman Ateşli’nin sorularını cevaplandıran AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ile gerçekleştirdiğimiz röportaj şöyle…
AK Parti tüm seçimleri çok ciddiye alarak çalışan bir harekettir. Dolayısıyla 31 Mart 2024 seçimlerine de ciddi vaatlerimiz ile hazırlanıyoruz. İstanbul’da yaşayan tüm vatandaşlarımız ile gerek sosyal medya mecraları gerek diğer iletişim araçları ve en önemlisi yüz yüze görüşerek kapı kapı gezerek programlarımızı gerçekleştiriyoruz.
7,5 milyon bağımsız birim var. Biz bu vatandaşlarımızın tamamı ile seçime kadar merhabalaşmak istiyoruz. Haftada 500 bin insana temas ediyoruz. Belediye başkan adayımız, milletvekillerimiz, teşkilat mensuplarımız sahada sürekli çalışmaktadır. İstanbul’a fetret dönemini unutturacak ve hangi çalışmaları yapacağımızı anlatıyoruz. Seçim sahada kazanılıyor, sandıkta muhafaza ediliyor. Sahada seçimi kazanmak için elimizden gelen tüm gayreti sarf ediyoruz.
Kentsel dönüşüm ile ilgili çok fazla sorunlar var. Ulaşım alanı ile ilgili ciddi bir şikâyet var. AK Parti döneminden devralınan ama beceriksiz yönetimden dolayı devam edemeyen İSMEK gibi projelerin faaliyetlerinde şikâyetler var. İlçe belediyelerinde yapı stoklarımız ve dönüşümlerimiz devam ediyor ancak büyükşehir belediye katkısı olmadığı için vatandaşlar şikâyet ediyor. Şu an İstanbul’u yöneten Ekrem Bey neden 650 bin konutun değişimini ve yenilenmesini istemiyor. Kendileri depreme dayanıklı evlerde oturuyor ama İstanbullu vatandaşlar hak etmiyor mu? Büyükşehir ‘bedava karot örneği aldırıyorum’ diyor. Madem dönüşüm yapmayacaksın bedava niye karot örneği aldırıp evlerin depreme dayanıklılığını ölçtürüyorsun? Ekrem Bey başarısızlığını ve beceriksizliğini bu tip söylemlerle örtme çabasında. Kendileri güvenli evlerde otururken İstanbulluların güvenli evde oturması için yapılan projeleri değersizleştirmekle kalmayıp, CHP ‘buna ne gerek var’ diyor. CHP, ‘buna ihtiyaç yok, yapamazsınız, yaptırmayız’ gibi söylem geleneğinin en büyük siyasal temsilcilerinden biri olmuştur.
Sadece deprem de değil, kış bahçeleri yapıyorsunuz ‘ne gerek var’ diyerek kaldırıyorlar. Metro yapıyorsunuz ‘ihtiyaç yok’ diyerek orayı dolduruyorlar. Tünel yapıyorsunuz ‘gereksiz’ diyerek kapatıyor. Marmaray’a, Avrasya’ya ne gerek var dediler. Yavuz Selim Köprüsü’ne ne gerek var dediler. Ben şimdi Ekrem Bey’e buradan soruyorum. Bunlara ne gerek var? Hadi bir hafta kapatalım bakalım ne gerek olup olmadığını görelim. Şimdi konut dönüşümlerine ne gerek var diyorlar. Bakın, kendi verdikleri sözü, kendi verdikleri rakamlarla karşılaştığınızda %10’unu bile yapamamışlar. Konut yenileme ile ilgili 115 binden bahsediyorlar ve 9 bin konut yaptıklarını söylüyorlar. Gerçek bir rakam değil ama hadi onu esas alalım. Kendi iddiasının bile %90’ını gerçekleştirememiş bir belediye başkanının İstanbul’un kentsel dönüşüm derdiyle, yapı stokunun yenilenmesi derdiyle dertlenmesini bekliyorduk ama bu kadar duyarsızlığı da işin açıkçası anlamlandıramıyoruz. Yapamayacaklarını bildiklerinden dolayı AK Parti’nin ve Murat Kurum başkanın, kentsel yenilemeyle ilgili 650 bin konutluk projesine ne gerek var nakaratıyla cevap veriyorlar. İstanbullu da diyor ki sen kendi güvenli evinde oturuyorsun ya bende evimde güvenli bir şekilde oturmak istiyorum bu nedenle çok gerek var.
Kesinlikle böyle bir şey yok. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının, gerçekleştiremediği ya da eleştiri aldığı projeler ile ilgili suçu başkasına atma huyları var. Bu şekilde tavır aldığı konulardan bir tanesi de bütçesel yaklaşım. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, beş yılda İller Bankası veya vergi payı olarak alması gereken rakamlardan bir kuruş eksik aldıysa gelsin onları konuşalım. AK Parti döneminde, büyükşehrin geliri içerisinde yer alan Ankara’dan gelen vergi ve iller bankası da %70 şeklindeydi şu an %90’ları geçti. Ekrem Bey’in yönettiği dönemde bu yıl itibariyle de baktığımızda 100 lirası varsa bunun 90 küsur lirası İller Bankası’ndan veya Ankara’dan hükümet payı olarak geliyor. Bir kuruş bile eksik gelmiyor. Dolayısıyla İBB’nin bütçesel olarak hükümetten kaynaklı bir kısıtlama değil de genişlemeye kavuştuğunu görüyoruz. Kendileri öz kaynak üretememişler. Çünkü %15 minimum öz kaynağın bütçe dilimi azalmış. Hükümetten gelen pay artmış. Bu ne kadar başarılı bir bütçe oluşturma becerilerini ortaya koyan denklemlerden bir tanesi. Bir kuruş bile eksik gelmedi. Ama o bir kuruşu siz deprem yerine reklama kullanırsanız, proje için ayırdığınız paraları başka yerlerde kullanırsanız o zaman köprüyü de, yolu da yapamazsınız. Kış mücadelesini de yapamazsınız. Tüneli de kapatırsınız, metroyu da kapatırsınız, hastane yapılır, hastanenin üç kilometrelik yolunu da yapamazsınız. Mazeret üretmeye gerek yok. Yalan üretmeye gerek yok, algı üretmeye gerek yok.
Hesaplar ortada, büyükşehir belediyesinin bütçesi mecliste konuşulduğunda tüm bu rakamlar milletimizin gözünün önünde zaten müzakere ve mütalaa ediliyor. Her zamanki gibi tuzak kurarak milletimizi aldatacağını zannediyor İBB yönetimi. Bütçe konusunda kurdukları tuzaklar kendi ayaklarında dolaşan prangalar oluyor. Bu söylemlerin yalan olduğu belgelerle ortadayken bunun peşinden gitmesinler. Aldıkları paraları İstanbullunun ihtiyacı için harcama geleneğine tabii olsunlar. Aldıkları paraları kongrelerde delegelere harcamasınlar. Aldıkları paraları Kemal Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanı yapacağız deyip sonra sırtından hançerlemek için delege avında kullanmasınlar. İstanbul için kullansınlar.
Temel 10 başlıkta projelerimizi açıkladık. Başkanımızın ilk lansman toplantısı ile beraber 2. ve 3.’sü yapıldı. Şimdi 4.’sü olacak. Ulaşım, deprem, gençler, kadınlar, kültürel, tarihsel gibi anlamlarda 10 temel başlık altında açıkladık. Gençlerimize 100 bin lira destek vereceğiz. Kadınlarımıza 100 bin lira destek vereceğiz. Emeklilerimizi 2500 lira destek vereceğiz. Metro alanı iki katına çıkaracak hatlarının belli olduğu ulaşımı rahatlatacak metro projelerinin neler olduğunu açıkladık. Metrobüs olarak uzatılacak hatları açıkladık. Biz bıraktığımızda %40 olan yoğunluk CHP’nin büyük başarısıyla %64’e çıkmış. Bunu yeniden 30-40’lara indirmek için neler yapacağımızı açıkladık.
Bize diyorlar ki İstanbul’u siz de yönettiniz sizde de arıza olmuyor muydu neden eleştiriyorsunuz diye. Biz zaten diyoruz ki AK Parti döneminde trafik %40 yoğundu şimdi niye %65 yoğunluğunda? AK Parti döneminde 100 arıza oluyordu şimdi 190 arıza oluyor neredeyse iki katı. Neden bu artış diyoruz? Biz size dünyanın en genç filosunu bıraktık siz şimdi dünyanın en yaşlı filosu olmaya gidiyorsunuz. İstanbul dünyada en çok metrobüsün ya da İETT otobüsünün ya da toplu ulaşım otobüsünün yandığı kent oldu. Siz otobüsü üreten firmayı yetersiz görüp kendi yandaşlarınıza bakım onarım ihalelerini verirseniz olacak olan, yaşanacak olan budur. İstanbul’da nüfus artmamasına rağmen 2019-2024 arasında siz 30 dakikada bir giden otobüs hattını 45 dakikaya 1 saate çıkarıyorsanız; bazı hatları iptal ediyorsanız, otobüslerin içerisindeki temizlikten teknik bakım onarıma kadar bunları beceremiyorsanız millet size ulaştıran değil ulaştıramayan belediye der. Metrobüs bozulmuş, İETT araçları yanıyor, tramvaylar birbirine çarpıyor, merdivenler yürümüyor, asansörler çalışmıyor gibi bir sürü sorunla yüz yüze ve iç içeyiz.
Ortada bir ittifak mı var ittifaksızlık mı var? Enteresan bir durum ile karşı karşıyayız. Gerek DEM Sözcüleri gerek de CHP Sözcülerinin bu noktada açık olmaları lazım. Bir yarışa girdiklerini söylüyorlar, ama aynı zamanda da girmediklerini söylüyorlar. Yani toplumun bir kesimine ‘biz ittifak yaptık, merak etmeyin’ diyerek mesaj veriyorlar anladığım kadarıyla. Bir kesimine de ‘biz ittifak yapmadık’ mesajını veriyorlar. Bu açıdan baktığımızda her iki partinin de samimi bir şekilde toplumun önünde ne yaptığını anlatması lazım. Aynı zamanda da DEM İstanbul’da bir aday çıkardı Büyükşehir’de. Bu özde bir aday mıdır yoksa sözde bir aday mıdır? Önümüzdeki günlerde göstermek için mi çıkardınız, göstermelik midir yoksa çıkardığınız adayın siyasi yetisini veya parti içerisinde temsil ettiği varsa bir kesim ya da düşünce onu yok etmek için mi çıkardınız; yoksa gerçek yarışma mı bunu göreceğiz.
Bir de işin diğer tarafı var. AK Parti’nin çizgisi nedir? Şiddet ve terördür. Bizim Kandil’e göndereceğimiz karanfilimiz yoktur. Kandil’e göndereceğimiz askerimiz vardır. Türkiye’de herkesin siyaset yapma, örgütlenme, düşüncelerini açıklamaya dair alabildiğince özgür bir alan var. Ama bu ne zaman ki şiddetle yan yana gelir, terörle bir araya gelirse; ona karşı çıkarız. Kandil’deki terör örgütünün adı PKK’dan PYD’ye çevrildi diye CHP bir dönem PYD’ye terör örgütü diyemedi. Niye adı değişmiş. Ne fark eder terör terördür. PKK olsa ne olur PYD olsa ne olur? Şimdi Kandil terör örgütünün merkezi yerlerinden birisidir. Siz onların söylemleriyle örtüşen, onlarla birlikte hareket eden pozisyona gelirseniz milletimiz sizi affetmez. Dolayısıyla insanlar da bunu anlarlar. İki bağlamı da bu şekilde değerlendirmek daha doğru olur diyorum. Dolayısıyla millete başvurun, milletimizle beraber olun, açık olun ve desteği de talebi de devletimizden bekleyin.
İstanbul’da 33.000 sandığımız olacak. Dolayısıyla her sandıkta AK Parti’mizin sandık kurulu üyelerinin listeleri hazırlandı ve teslim edildi. Bunların eğitim çalışmalarına başlandı. 66 bin tane sandık kurulu üyemiz ve bununla beraber müşahitlerimiz, avukatlarımız, kat sorumlumuz, okul sorumlularımız ile birlikte seçim günü 300 bine yakın arkadaşımız ile sandık başında olacağız. Diğer siyasi partiler de olacak. En başta söylediğimiz gibi seçim sahada kazanılır, sandıkta muhafaza edilir. Vatandaşımızın oyunu verdiği şekliyle sayılması ve kayıtlara geçmesini biz 66 bin resmi sandık görevlimizle ve bunun yanında müşahit, kat ve okul sorumlumuzla gerçekleştirmeye gayret edeceğiz.
Burada biz tüm eğitim çalışmalarını yapıyoruz. Tüm kardeşlerimiz, arkadaşlarımız 14-28 Mayıs seçimlerini eksiksiz şekilde yerine getirdiler. Ben eminim aynı inançla 31 Mart seçimlerinde de bunu yerine getirecekler. Dolayısıyla o gün sabah 5’te başlayıp akşam oy sayımı bitene kadar devam eden süreçte hem AK Parti’mizdeki arkadaşlarımızın hem diğer siyasi partilerdeki görevlilerin de aynı titizlik ve aynı hakkaniyetle davranacaklarını düşünüyorum. Onlara da bu çağrıyı yapıyorum. Gelin hep beraber sandıktaki oyun atıldığı şekilde kayda girmesi için gayret edelim. Biz hazırız. Sandık kurulu üyelerimiz seçildi ve teslim ettik. 66 bin arkadaşımızın kayıtları verildi. Diğerleri de parti görevlilerimiz olarak bahsettiğim kategoriler ile 300 bine yakın arkadaşımız aramızda. 16 milyon İstanbullu’nun sandığa yansıyan oylarına sahip çıkacağız.
Kamuoyu araştırması biz bu hafta yapıyoruz. Bu haftaya kadar bekledik çünkü partilerin adayları daha ortaya çıkmamıştı. Bu hafta itibariyle partiler adaylarını belirlediler, bu hafta çıkıyoruz. Bakalım çıkan sonucu göreceğiz. Geçen haftalarda Murat Kurum Başkan bu konuda açıklama yaptı. Gelen ilk araştırmalara göre zaten yüzde 1, 1,5’luk bir önde olmamıza dair kamuoyu araştırması vatandaşlarımıza paylaştı Murat Kurum Bey. Dolayısıyla bunu yukarı doğru açılarak devam edeceğini düşünüyoruz.
KAYNAK: HABER7
Adı var, kendi yok! Bir şehir, ortadan kaybolan büyükşehir belediye başkan adayını arıyor