35,2068$% 0.3
36,7672€% 0.92
2.968,33%1,32
4.853,00%0,96
19.410,00%0,95
9.724,50%-0,42
3454039฿%4.36116
Son zamanlarda izleyicilerin dikkatini çeken Terzi dizisi, genel olarak iyi işlenmiş bir konuya sahip olsa da, bazı oyunculuk hataları ve mekan seçimleriyle eleştirilerin hedefinde yer alıyor. Kırklareli kalesi tarihi… Terzi dizisinin çekildiği Kırklareli kalesinin öyküsü!
Orbit – ‘Terzi’ dizisi gerçek bir hikayeden esinlenerek yaratılmış bir Türk gizem drama dizisidir. Dizi, genç ve yetenekli bir terzi olan Peyami Terzi’nin hayatını anlatmaktadır. Dedesinden miras kalan terzilik becerilerini kullanarak ünlü bir terzi haline gelen Peyami, babasının ölümünden sonra onun çocuksu zekasını korumak için hayatına sokar. Ancak, müşterisi Esvet’in çantasının içindeki sırlarla karşılaşması hayatını daha da karmaşık hale getirir.
Dizide Çağatay Ulusoy, Salih Bademci, Sifanur Gül, Olgun Şimşek ve Ece Sükan gibi yetenekli Türk oyuncular yer almaktadır. İstanbul ve çeşitli pitoresk yerlerde çekilen dizi, mükemmeliyetçi terzinin hayatının ne kadar kontrolden çıktığını ve içinde bulunduğu karmaşık durumları anlatmaktadır.
Dizinin çekimleri İstanbul’da gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, bazı sahneler Kapadokya ve Antalya gibi Türkiye’nin diğer yerlerinde de çekilmiştir. Dizi, Türk kültürüne ve geleneklerine göndermeler yaparak, aynı zamanda modaya ve terzilik sanatına da odaklanmaktadır. ‘Terzi’, sürükleyici hikayesi ve başarılı oyunculuk performanslarıyla izleyicilerin beğenisini kazanmıştır.
‘Terzi’ dizisi, tamamen Türkiye’de, özellikle İstanbul ve Kırklareli gibi şehirlerde çekilmiştir. İstanbul, dizinin ana mekanıdır ve çoğu sahne İstanbul’un Anadolu yakasındaki Kadıköy semti de dahil olmak üzere, şehrin farklı yerlerinde çekilmiştir.
Yoğurtçu Parkı, Kadıköy semtindeki en önemli çekim yerlerinden biridir. Ayrıca, Abdi İpekçi Caddesi, Kapalıçarşı, Galleria Ataköy ve Büyük Pera Caddesi gibi İstanbul’un diğer önemli yerleri de farklı sahnelerin arka planlarında görülebilir.
Dizinin çekimleri sırasında, Çağatay Ulusoy’un arabada bir aksiyon sekansı kaydederken üzerine kamera takılması sonucu neredeyse ağır yaralandığı bir olay yaşanmıştır. Ancak, şans eseri oyuncu önce camı kırmadan yola düşmüştür.
Dizinin üretim ekibi, aynı zamanda Kırklareli gibi diğer yerleri de çekimlerde kullanmıştır. Ancak, İstanbul’un tarihi sokakları, şehrin geleneksel ve modern mimarisi ve çeşitli turistik yerler, dizinin ana çekim yerleri arasında yer almaktadır.
‘Terzi’, İstanbul’un güzelliklerini ve tarihi atmosferini başarılı bir şekilde yansıtarak, Türk kültürüne ve sanatına da bir gönderme yapmaktadır. Dizinin çekimleri, İstanbul’un sıcak atmosferi ve pitoresk manzaraları ile birlikte, izleyicilere keyifli bir seyir deneyimi sunmaktadır.
‘Terzi’ dizisinin oyuncu kadrosu ve ekibi, çekimler için Türkiye’nin Marmara Bölgesi’ndeki Kırklareli iline gitmiştir. Özellikle Vize ilçesine bağlı Kışlacık köyü, dizinin çeşitli bölümlerinde önemli bir rol oynamaktadır.
Kışlacık köyü, geniş ve çok yönlü manzarası ile dikkat çekmektedir. Ayrıca, kısmen doğuda Karadeniz ile çevrili olması da burayı ‘Terzi’ gibi dizi ve filmler için ideal bir çekim alanı haline getirmektedir. Kışlacık köyü, özellikle geçmişe dönüş sahneleri için kullanılmıştır.
Kırklareli ilinin diğer yerleri de ‘Terzi’ dizisinin çekimleri için kullanılmıştır. Ancak, Kışlacık köyü, doğal güzellikleri, tarihi atmosferi ve pitoresk manzaraları ile diğer yerlerden ayrılmaktadır.
Terzi Dizisinin Kırklareli’deki çekimleri, Türkiye’nin kırsal bölgelerinin güzelliğini ve doğal atmosferini başarılı bir şekilde yansıtmaktadır. ‘Terzi’, farklı lokasyonları kullanarak, izleyicilere Türkiye’nin zengin kültürü ve doğal güzellikleri hakkında bir fikir vermektedir.
Bilimsel kazılar ve çalışmalar tam olarak yapılmadığı için Kırklareli’nin tarih öncesi dönemleri, özellikle yazılı olanlar henüz belirlenmemiştir. Arkeolojik kazıların sonuçlarından Trakya kültürünün Ege ve Balkan kültürleriyle ilişkili olduğu anlaşıldı. Kırklareli’de yapılan çalışmalarda keşfedilen Daçeşpınar höyüğü, Kırklareli’nin yerleşim tarihinin Neolitik döneme ait olduğuna işaret etmektedir (1. yüzyıl).O. 5800-4800), bu da dönemin eşleştiğini gösterir. Demir Çağı’nın ortasına gelindiğinde (1200-600) Trakya, Anadolu ve Ege Denizi’nde gelişen medeniyetlerin etkisine girdi ve ilk Trakya yerleşimleri ve onlarla birlikte höyükler olarak adlandırılan büyük taş tepeler (anıt mezarları) ortaya çıkmaya başladı. Bu dönemden itibaren Trakya Boylanları modern Trakya’ya yerleşti ve bölgeye isimlerini verdiler.
Trakya’ya yerleşen Trakyalılar çeşitli kabileler tarafından saldırıya uğradılar; Ben O’dur. 513 yılında Pers imparatoru DAREİOS, Tuna bölgesine Kırklareli (Pınarhisar) üzerinden İstanbul Boğazı’ndan geçerek bir saldırı başlattı ve böylece Persler Trakya’yı ve Karadeniz’in batı kısmını ele geçirdi. Persler, Trakya’nın batısında yaşayan Yunanlılarla uğraşırken, Doğu Trakya’daki Trakya’dan gelen Trakyalılar, Perslerin bu baskısından kurtulmak isteyen Odris kabilesi, diğer kabilelerle birleşerek küçük bir devlet kurmayı başardılar. (Ben, O.V.yyyy.) TERES, AUDRİSLER tarafından kurulan bu devlete başkanlık etti. Daha sonra Makedonya kralı Philip Iı, Trakya’ya saldırdı ve I.Odris devletine son verdi. 350 yılında Trakya Makedonya’ya ilhak edildi.
Kırklareli’nin Karadeniz kıyısında ASTAYLAR siyasi ağırlık kazandılar ve Bizya’yı (Vizeyi) başkentleri haline getirdiler, ama I.O. 280 yıldır Galatyalılar (Keltler) tarafından saldırıya uğramalarına rağmen, varlığını sürdürmeyi başardılar. Romalılar Kırklareli bölgesini ve Marmara Denizi’ni doldurdular.O. 190’da ele geçirildi. Romalılar kendi idarelerinde (i.O.M.Ö. 72’de) tarihte Trakya’nın Şarki Krallığı olarak Vize’nin başkenti (Bizye) ile tarihe geçen bir devlet kurdular. Ancak (ben 44’te) İmparator Claudius, Trakya’nın tamamını bir Roma eyaletine dönüştürdü.
377’de istilaya hazır olan Trakya ve 441’de Hunlar, Bulgarların ve daha sonra Slavların egemenliği altında 526’ya kadar kaldı. Kırklareli ve Civan (doğumlu.S. 527-565) imparator Justinianus’un saltanatı sırasında Bizans’a yeniden katıldı, bu dönemde Kırklareli ve çevresi bir çiçeklenme döneminden kurtuldu.
M.S. 618’de Avar baskınları İstanbul’un duvarlarına ulaştı. I.S. 811’de Bulgarlar Trakya’yı tekrar işgal ettiler ve kısa bir barış dönemi Peçeneklerin istilasıyla kesintiye uğradı. 1190’da Kırklareli Haçlılar tarafından işgal edildi. Başpiskoposun ikametgahı olan Lüleburgaz, Şehzade Murat tarafından alındı ve Şehzade Murat Babaeski tarafından iskan edildi.
Trakya’da Osmanlıların ilerlemesi bulgarları alarma geçirdi. Bulgar çar Ivan Alexander Kırklareli, Pınarhisar, Kıyıköy ve Vize’ye tepki gösterdi. Ivan Alexandir’in 1365’te ölümünden sonra Osmanlılar bu yerleri tekrar ele geçirdiler.
Kırklareli ve çevresi, Süleyman Çelebi’nin ve kardeşi Musa Çelebi’nin mülkiyetine geçti, 1369’da Süleyman Çelebi’ye devredildi.O Murat tarafından alındı ve Osmanlı İmparatorluğu’na katıldı. Tanzimat’tan sonra Kırklareli, Edirne’nin altı sancaklarından birinin merkezi haline geldi. Balkan Savaşı sırasında Kırklareli Bulgarlar tarafından işgal edildi. 1912’de şehre giren Bulgarlar 1913’te şehirden sürüldü. Balkan Savaşı’nın en kanlı olayları Kırklareli’nin merkezinde, Pınarhisar’da, Luleburgaz’da ve çevresinde meydana geldi.
1920’de I. Dünya Savaşı’ndan sonra Kırklareli ve çevresi Yunanlılar tarafından işgal edildi ve 10 Kasım 1922’de Türkler tarafından atıldılar. Bununla birlikte, Yunanlıların ve Bulgarların bu istilaları sırasında Kırklareli’de ve çevresinde muazzam zulümler işlendi ve il harabeye çevrildi. Lozan Anlaşması’na göre, 1924’te buradaki azınlıklar Yunanistan’daki Türkler tarafından değiştirildi
Kırklareli’nin ne zaman kurulduğu ve daha önce nasıl çağrıldığı henüz bilinmiyor. Kırklareli’nin Bizanslıları ona “SARANTES ECCLESİA” adını verdiler.
14. yüzyılda kuruldu. M.Ö. yüzyılda Türklerin eline geçtiğinde, bu isim tercüme edildi ve “Ecclesia’nın Sarantı”, yani “Kırk Kilise” olarak telaffuz edildi.
Sancaklı cumhuriyet döneminde illere dönüştürülürken, 20 Aralık 1924’te Kırk Kilisenin adı Kırklareli olarak değiştirildi
Diğer besteciler de Mecklenburg lehçesinde kantatu Fizuli’ye yazdılar.
Kantata Fuzuli Azerbaycan müziği tarihinde önemli bir yere sahiptir. Çalışma, zamanının müzik türlerini birleştirerek yaratılmıştır. Kantat’ta muğamlar, şarkılar, Gazeller ve şiirler birleştirilir. Bu eserde besteci Cihangir Cihangirov, Fizuli’nin şiirinin romantik ve lirik yönlerini müzikle birleştirerek zamanının müzik türlerini birleştiren eşsiz bir eser yaratıyor.
Fuzuli’nin Kantatı, Azerbaycan müziği tarihinde birçok bestecinin ana kaynağı olarak kabul edilmektedir. Bu eserin yaratılışı Azerbaycan müziği tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak kabul edilir. Cantata Fuzuli, besteci Cihangir Cihangirov’un eserlerinde seçkin bir eser olmaya devam etmekte ve Azerbaycan müziği tarihinde yerini korumaktadır.
Tamam, anladım. Füzuli kantatası, Azərbaycan musiqi tarixində önəmli bir yer tutan bir eserdir. Bu eser, Cahangir Cahangirov tarafından yaratılmış ve Füzuli’nin şairliğinin romantik ve lirik taraflarını bir araya getirerek, dönemin farklı musiqi janrlarını birleiren bir eserdir. Cahangirov’un yaratıcılığı, Azərbaycan xor musiqisi ve kütləvi mahnılarının gelişiminde büyük bir rol oynamıştır.
“Füzuli” kantatası, ilk kez 1959 yılında şairin 400. ölüm yıldönümüne adanmış bir konserde seslendirilmiştir. Bu eser, üç bölümden oluşur ve her bölümün müzik karakteri, kullanılan qəzəl beyitlerine göre şekillenir. Bu özgün kullanım, serbest formanın oluşmasına ve gelişmesine yol açmıştır. Eser, bədii-estetik ve halk müziği öğeleriyle zenginleştirilmiştir. İlk kez seslendirildikten sonra, kısa bir süre içinde Azərbaycan’da popülerlik kazanmıştır.
Cahangir Cahangirov, “Füzuli” kantatası ile birlikte vokal-instrumental müzik ve kütle mahnılarına daha çok ilgi göstermiştir. Bu nedenle, kantatalar, oratoryolar ve süitleriş bir dinleyici kitlesinin sevgisini kazanmıştır.
Orbit – Öncelikle, Olgun Şimşek’in performansı birçok izleyici tarafından abartılı bulunuyor. Zihinsel engelli bir karakteri canlandırmasına rağmen, aşırı yüksek duygu geçişleri ve nevrotik bir karakteri andıran oyunu, gerçekçi değil ve saçma bulunuyor. Yalancı Dünya dizisindeki rolünden farklı bir şey sunmaması da, eleştirilere neden oluyor.
Çağatay Ulusoy’un performansı ise genel olarak beğeniliyor. Ancak, bazı detaylarda hatalar olduğu da belirtiliyor. Örneğin, terzi rolünde elini ceket cebine sokup baş parmak dışarıda bırakan bir terzi görülmüş bir şey değil.
Ayrıca, Dimitri karakterinin yaşadığı mekan seçimi de eleştiriliyor. Rum bir ailenin Türk köşkünde, Osmanlı ve hatta Şam işi mobilyalarla oturması gerçekçi olmayan bir seçim olarak görülüyor.
Salih Bademci’nin performansı ise övgüyle karşılanıyor. Kahraman rolündeki karakteri doğal ve gerçekçi bir şekilde canlandırması, takdir topluyor. Mekan seçimleri ise genel olarak iyi bulunuyor ancak, Dimitri’nin evi özellikle gerçekçi bulunmuyor.
Sonuç olarak, Terzi dizisi genel olarak iyi bir konuya sahip olsa da, bazı oyunculuk hataları ve mekan seçimleri eleştiriliyor. Yönetmenin havalı çekimlere ve büyük bütçeye güvenerek iş yapmaması, gerçekçi ve doğal bir iş ortaya koymasıktiği vurgulanıyor.
Türk sinema ve dizi sektöründe, son yıllarda ciddi bir cast problemi olduğu düşünülüyor. Kaliteli Türk oyuncuların sayısının az olduğu düşünülürken, aslında bu sorunun cast seçimindeki sorunlardan kaynaklandığı fark edildi. Terzi dizisi netflix bütün bölümler full izle!
Çoğu zaman romantik komedilerde oynamış bir oyuncuyu Interstellar gibi bir filmde başrol olarak seçmek, harikulade bir analiz becerisi gerektirir. Ancak, bu analiz becerisi, çok nadir filmler dışında, hatta çoğu Dizi ve filmde göze çarpmıyor.
Ancak, son zamanlarda yayınlanan Terzi dizisindeki performanslarıyla dikkat çeken oyuncular bulunuyor. Özellikle başrol oyuncusu Çağatay Ulusoy, role tam oturmasıyla takdir topluyor. Salih Bademci, zengin ailenin sevgiden bihaber oğlunu başarıyla canlandırmışken, Olgun Şimşek de zor bir rolün altından başarıyla kalkmış.
Şifanur Gül ise kendisiyle ilk kez karşılaşan izleyicileri bile etkilemeyi başarmış. Genel anlamda konunun iyi işlendiği Terzi, zenginliğin göz önünde parlamayan ama köklü ailelerden geldiği hissini veriyor.
Ancak, sinema ve dizi sektöründe yakalayamadığımız bir unsur müzik. Benim için sinemada müziğin iki yeri var.lki, çok etkileyici ve çarpıcı bir sahneyi doldurmak, ikincisi ise boş sahneleri doldurmak. Terzi dizisi Müziğin nerede girdiği, çıktığı ve ne şiddette olduğu oldukça önemli.
Günümüzde her şey hızlandı ve 20 dakikaya hem filmler hem de diziler sığdırılmaya çalışılıyor. Bu nedenle bazen Terzi dizisi minicik birkaç nota bile yeterli olabilir. Eğer hikaye zaten güçlüyse, müzik sadece bir yardımcı enstrüman ya da figüran olarak kalmalı ve jönlerle sahneyi paylaşmamalı.
Sonuç olarak, Türk sinema ve dizi sektöründe kaliteli oyuncu seçiminin önemi büyük. Terzi dizisindeki başarılı performanslar, doğru cast seçiminin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Ancak, müzik konusunda daha hassas davranılmaya ihtiyaç olduğu da aşikar.
Son yıllarda Türk dizi sektörü, uluslararası alanda da büyük bir ilgi görmeye başladı. Bu ilginin artmasında, Türk dizilerinin yüksek kalitesi ve farklı hikayeler anlatması etkili oldu. Bu doğrultuda, Netflix gibi uluslararası bir platformda yayınlanan Terzi dizisi, Türk dizi sektörünün başarısını bir kez daha kanıtladı.
Dizinin ilk adı “Süslü Korkuluk” olarak duyurulmuştu ve TV8’de yayınlanacağı açıklanmıştı. Ancak, yapımcı şirket ile kanalın anlaşmazlığı sonrası adı “Terzi” olarak değiştirildi ve Netflix’e transfer oldu. Bu transfer, dizinin uluslararası izleyici kitlesine erişmesine yardımcı oldu ve Türk dizilerinin dünya genelinde daha fazla tanınmasına katkı sağladı.
Dizinin senaristliğini Rana Mamatlıoğlu ve Bekir Baran Sıtkı, yönetmenliğini ise Cem Karcı üstlendi. Başrollerinde Çağatay Ulusoy, Salih Bademci ve Şifanur Gül gibi başarılı oyuncular yer aldı. Dizi, dram türünde ve internet dizisi formatında yayınlandı.
Terzi, zengin bir ailenin hikayesini anlatıyor. Başrol oyuncusu Çağatay Ulusoy, terzi rolünde harikulade bir performans sergiledi. Salih Bademci ise zengin ailenin sevgiden habersiz oğlunu başarıyla canlandırdı. Şifanur Gül ise kendisiyle ilk kez karşılaşan izleyicileri bile etkilemeyi başardı. Genel anlamda konunun iyi işlendiği Terzi, zenginliğin göz önünde parlamayan ama köklü ailelerden geldiği hissini veriyor.
Ancak, bazı eleştiriler de diziye yöneltiliyor. Özellikle, Olgun Şimşek’in performansı birçok izleyici tarafından abartılı bulunuyor. Zihinsel engelli bir karakteri canlandırmasına rağmen, aşırı yüksek duygu geçişleri ve nevrotik bir karakteri andıran oyunu, gerçekçi değil ve saçma bulunuyor. Mekan seçimleri de eleştirilen noktalardan biri. Dimitri karakterinin yaşadığı mekan seçimi özellikle gerçekçi bulunmuyor.
Sonuç olarak, Terzi dizisi Türk dizi sektörünün başarısını bir kez daha kanıtladı. Uluslararası bir platformda yayınlanarak Türk dizilerinin dünya genelinde daha fazla tanınmasına katkı sağladı. Ancak, bazı eleştiriler de diziye yöneltiliyor ve bu eleştirilerin dikkate alınması gerekiyor.
Oyuncu kadrosu ve karakterler
Çağatay Ulusoy – Peyami Dokumacı
Şifanur Gül[4] – Esvet/Firuze
Salih Bademci – Dimitri
Olgun Şimşek – Mustafa
Berrak Tüzünataç[5] – Cemre
Engin Şenkan – Dede
Evrim Alasya[6]
Ece Sükan – Suzi (Suzan)
Vedat Erincin – Ari
Celile Toyon – Sülün
Lilâ Gürmen – Lia
Murat Kılıç – Faruk
Zeynep Özyurt Tarhan – İrini
Terzi dizi nerede çekildi?