Mardin Yeşilli Belediyesi Kentsel Dönüşüm Projesi TBMM Gündeminde!
AK Parti’li Yeşilli Belediye Başkanlığı tarafından tarihi dokuya sahip Gül ve Tepebaşı mahallelerinde başlattığı ‘kentsel dönüşüm’ adı altında yaşanan hukuksuzlukları, ev sahiplerinin mağduriyetlerini, hukuk mücadelelerini ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın sessizliğini Meclis gündemine taşıdı. Mardin Yeşilli Belediyesi Kentsel Dönüşüm Projesi TBMM Gündeminde!
‘Gül ve Tepebaşı Mahalleleri Kentsel Dönüşüm Projesi’
CHP’li Sibel Özdemir, “Mardin’in AKP’li Yeşilli Belediye Başkanlığı’nın girişimleri neticesinde Gül ve Tepebaşı Mahalleleri sınırları içerisinde yer alan tarihi dokulara sahip belli bir alanın riskli alan ilan edilmesine Bakanlar Kurulunca 26.09.2016 tarihinde karar veriliyor. 2020 yılının başında Belediye tarafından ‘Gül ve Tepebaşı Mahalleleri Kentsel Dönüşüm Projesi’ adı altında kanuna aykırı şekilde, keyfi kararlarla ve polis zoruyla yıkım çalışmaları başlatılıyor. Belediye Başkanı her ne kadar ‘Hiçbir vatandaşımıza doğrudan doğruya cebri istimlâk yolunu açmadık’ dese de hak sahiplerinin itirazları dikkate alınmadan ve mahkeme süreçlerini beklenmeden taşınmazların yıkım kararının alması ve yıkımların başlamasıyla konu hak sahipleri tarafından mahkemelere taşınıyor. ‘Riskli alan’ kararına karşı açılan davalar devam ederken, evlerin yıkımı sürdürülüyor” dedi.
Danıştay tarafından kanuna aykırı
En son Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından 2021/3373 esas numaralı ve 16.12.2021 tarihli kararıyla “2016/9283 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Gül ve Tepebaşı mahallelerinin riskli alan ilan edilmesi” kararının iptal edildiğini kaydeden Özdemir, “Yeşilli Belediyesi ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından gerçekleştirilmek istenen ‘kentsel dönüşüm’, Danıştay tarafından kanuna aykırı bulmasına rağmen ve mahkeme süreci de tamamlanmadan sürdürülmek isteniyor. Dava süreci beklenmeden 5.2.2022 tarihli ve 5180 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Mardin ili Yeşilli ilçesine bağlı Gül ve Tepebaşı mahalleleri sınırları içerisinde yer alan taşınmazların Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından acele kamulaştırılmasına karar veriliyor. Bakanlık, gerekli uygulamalar için Yeşilli Belediye Başkanlığına yetki veriyor. Hak sahipleri Cumhurbaşkanlığının ‘acele kamulaştırma’ kararına karşı da dava açıyorlar. Cumhurbaşkanlığı Kararı ile, 2016/9283 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Gül ve Tepebaşı mahallelerinin riskli alan ilan edilmesinin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca iptal edilmesi kararını dikkate alınmıyor” diye konuştu.
‘rezerv yapı alanı-1 ve rezerv yapı alanı-2’
Dava süreçleri devam ederken Yeşilli Belediyesi 12 Mayıs 2022 tarih ve 12 no’lu Encümen Kararı alındığını belirten Özdemir, “Belediye tarafından Bakanlığa yapılan Yeşilli ilçesi Gül ve Tepebaşı mahallerindeki yaklaşık 4 hektarlık bir alanın ‘rezerv yapı alanı-1 ve rezerv yapı alanı-2’ olarak ilan edilmesi başvurusunun 4 Nisan 2022 tarihinde onaylandığı Encümen Kararında açıkça kaydediliyor. Alınan bu karar ile birlikte Danıştay kararının arkasında dolanılıyor. Bir yerin rezerv alanı ilan edilebilmesi için bu alanın hangi riskli alanlar için rezerv yapı alanı ilan edildiğinin açıkça ortaya konması gerekmektedir. Ancak Yeşilli’deki sürece bakıldığında; rezerv alanı ilan edilen bölge daha önce ‘riskli alan’ ilan ediliyor. Daha sonra Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle riskli alan olduğu iddiası sonucu ‘acele kamulaştırma’ kararı alınıyor. Ardından Danıştay, ‘riskli alan’ kararını iptal edince de bu alan idare tarafından ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına başvurularak, ‘rezerv alanına’ dönüştürülüyor. Aslında ilçede iddia edildiği gibi bir ‘riskli alan’ yoktur. Kaldı ki mahallelerin ‘rezerv alanı’ ilan edilmesini gerektiren somut hiçbir durum da yoktur. Tüm bunlara rağmen Belediye Başkanlığının girişimi ve Bakanlığın da onayı ile alınan ‘rezerv yapı alanı’ kararı alınıyor” diyerek yaşananları ortaya koydu.
Yıkım çalışmalarını durdurmalıdır
CHP’li Özdemir, “27 Mayıs 2022 tarihinde mahalleliler ile bizzat yerinde yaptığımız görüşmelerde ve incelemelerde yargı kararı ile ‘riskli alan’ üzerinde olmadıklarının kararlaştırıldığını ve bu yerlerde daha önce herhangi bir deprem yaşanmadığını tarafımıza iletmişlerdir. Bunların yanında kamulaştırma kararı verilen yapıların dahi yeni oldukları, bizzat Belediyenin bu yapılara onay ve iskân verdiği, elektrik için onay verdiği ve su verdiği binalar bile yıkılmaktadır. Öte yandan taşınmazların gerçek değerlerinin çok altında bedel teklif edildiği mahalleliler tarafından belirtilmektedir. Bugün dahi hukuk sürecinin devam etmesine rağmen vatandaşlar Belediye tarafından yapılan hukuksuz ve haksız uygulamalarla bir an önce evlerinden tahliye olmaya zorlanmaktadır. Bakanlık ve Belediye dava süreçleri tamamlanana kadar yıkım çalışmalarını durdurmalıdır. Yapılan hukuksuz uygulamalar ve yıkımlar nedeniyle kamu zararı her geçen gün artmaktadır. Keyfi kararlara ve hukuku tanımayan uygulamalara son verilmelidir” diyerek sözlerini tamamladı.