35,0632$% 0.04
36,3602€% -0.06
2.912,73%-0,23
4.738,00%-0,21
18.977,00%-0,21
9.915,76%-0,95
3530448฿%-4.5258
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Marmara Denizi’ndeki değişimleri düzenli olarak incelemek için dalış yapıyor. Prof. Dr. Sarı, geçen hafta yaptığı dalışta Marmara Denizi’nin sıcaklığını 12 santigrat olarak ölçtü. Prof. Dr. Sarı, bu verinin uzun yıllar gösterdiği ortalama durumuna göre 3 derece daha yüksek olduğunu açıkladı. Prof. Dr. Sarı ayrıca, Marmara Denizi’nde balon balığı, aslan balığı, uzun dikenli deniz kestanesi gibi istilacı türlerin tespit edilmediğini, ancak su sıcaklıklarının artmasıyla bu türlerin kuzeye doğru yayılma riskinin olduğunu belirtti. Sarı, körfezlerden ve kıyılardan suyun renginin değiştiğini ve yoğun bir alg çoğalması olduğunu vurgulayarak, bu durumun genellikle Mayıs ayından itibaren kadar görülmesi gereken bir durum olduğunu ancak su sıcaklıklarının yüksek olması ve denizin kirliliğinin etkisiyle alg çoğalmasının 1 ay erkenden başladığını ifade etti. Çevre Mühendisi Prof. Dr. Mustafa Öztürk ise özellikle fosforlu kirleticilerin denize deşarj edilmesinin Marmara’nın tabanını olumsuz etkilediğini ve kirliliği arttırdığını açıkladı.
Prof. Dr. Sarı, Marmara Denizi’nde su sıcaklıklarının uzun yıllar ortalamasından 3 derece daha yüksek olduğunu belirterek, “Su sıcaklıkları uzun yıllar ortalamasından 3 derece daha yüksek. Şu an 11, 12 derece civarında. Olması gereken su sıcaklığı ise 9 ya da en fazla 10 derece olmalıydı. Marmara, diğer denizlerimiz gibi ısınmaya devam ediyor. Bu sene böyle devam ederse rekor düzeyde su sıcaklıkları ile karşılaşmak sürpriz olmaz. Son dalışımı yaklaşık 1 hafta önce yaptım. Görüş mesafesi 2 buçuk 3 metre civarındaydı, görüş kötüydü. Yoğun bir plankton çoğalması var. Körfezlerden, kıyılardan suyun renginin sarıdan turuncuya, kahverengiden koyu yeşile dönmeye başladığını görüyoruz” dedi.
Prof. Dr. Sarı, körfezlerden ve kıyılardan suyun renginin değiştiğini ve yoğun bir alg çoğalması olduğunu vurgulayarak, “Gemlik Körfezi’nin bazı sığ kıyılarında yakamoz oluşturan plankton grupları da ortaya çıktı. Bunların hepsi normalde Mayıs ayı başı gibi karşılaşmamız gereken durumlar. Ancak deniz suyu sıcaklıklarının yüksek olması ve aynı zamanda Marmara Deniz’ini yoğun şekilde kirletiyor olmamızın sonucu olarak şu an alg çoğalması en az 1 ay, 1 buçuk ay öne doğru gelmiş oldu. Çok yoğun bir alg çoğalması var. Algler neden çoğalır? Denizin rengini değiştiren bu organizmalar neden çoğalır? Maalesef Marmara Deniz’ini atık çukuru olarak kullanmaya devam ediyoruz. 25 milyon insanın attığı atıkların yüzde 52’sini ileri biyolojik arıtmadan geçiriyoruz. Geri kalan yüzde 48’ini doğru düzgün arıtmak bir tarafa, sadece sıvılaştırarak denize boca etmeye devam ediyoruz. Kirlilik kaynaklarımız hiç kesintiye uğramadan, üzülerek söylüyorum, devam ediyor. Türkiye’nin yarısına hizmet sunan endüstri kümeleri Marmara Denizi’nin çevresinde toplanmış durumda. Ne yazık ki onların atıkları da doğru düzgün arıtılmadan Marmara Denizi’ne verilmeye devam ediliyor” dedi.
Prof. Dr. Sarı ayrıca, Marmara Denizi’nde balon balığı, aslan balığı, uzun dikenli deniz kestanesi gibi istilacı türlerin tespit edilmediğini ifade ederek, “Şimdiye kadar Marmara Denizi’nde balon balığı, aslan balığı, uzun dikenli deniz kestanesi gibi kamuoyunun gündemini meşgul eden istilacı türler bağlamında türlere rastlamadık. 2023 yılı içerisinde 80’den fazla noktadan örnekleme yaptık. Marmara Denizi’nin müsilaj sonrası durumunu tespit etmek amacıyla bu örneklemeleri gerçekleştirdik. Daha önce hiçbir örnekte bu türlere rastlamadık. Balıkçılar rapor etmedi, bilim insanlarına ulaşmadı, resmi bir kayıt yapılmadı. Ancak bu, Marmara Denizi’nde bu türlerin hiç görülmeyeceği anlamına gelmiyor. Bir risk var. Küresel iklim değişikliğine bağlı olarak deniz suyu sıcaklıkları arttıkça, bu hayvanlar kuzeye doğru yayılmaya devam edecek. Ancak bunun ne zaman gerçekleşeceğine dair elimizde somut bir kanıt yok” dedi.
Çevre Mühendisi Prof. Dr. Mustafa Öztürk ise, su arıtma tesislerindeki kirleticilerin Marmara Denizi’ni büyük ölçüde olumsuz etkilendiğine dikkat çekerek, “İkinci önemli olay ise fosfor kirliliği. Eğer siz Marmara Denizi’ni kurtarmak istiyorsanız, ‘fosfor kirliliği’ dediğimiz kirliliği kontrol altına almanız lazım. Bunun için bütün atık sular, Marmara Denizi çevresi, havzası diyelim… Burada koruma alanı haline dönüştürülmeleri gerek. Sonra, Marmara havzası içerisinde bütün hayvan çiftlikleri, altını çizerek söylüyorum, önemli fosfor kaynağı. Mandıralar, atık su arıtma tesisleri, tarımsal kaynaklı kirleticiler kesinlikle ileri kademe arıtılmalı. Marmara Denizi’nde fosfor kirliliği kontrol altına alınırsa, Marmara Denizi 5 ile 10 yıl içerisinde kendini yeniler” diye konuştu.
KAYNAK: DHA
Polat çiftine azmettirme soruşturmasında hapis istemi