Meral Akşener: Türkiye’de kadın sorunu yok insanlık ve vicdan sorunu var!
İYİ Parti Kurucu Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara Arena spor salonunda kadınlara seslendi. Türkiye'de kadın sorunu olmadığını adalet sorunu olduğunu savundu. Meral Akşener: Türkiye'de kadın sorunu yok insanlık ve vicdan sorunu var!
İşte Meral Akşener'in 25 Aralık 2022 Ankara Arena konuşması
Orbit - Şanlı tarihimizin şahitliğinde;
her daim, Türk Milleti’nin varlığı için, mücadele veren,
her koşulda, vazifeye atılan,
ve her türlü zorluğa göğüs geren;
cesur kadınlar!
Büyük Kadın Buluşmamıza, hoş geldiniz, sefalar getirdiniz!
Ekranları başından, internetten, sosyal medyadan, bizi izleyen,
aziz milletimize, selam olsun!
Türkiye'nin her yerinden,
işini, evini, ailesini bırakıp, yollara düşenlere,
gönlündeki umuda sarılıp, mücadelemize ortak olanlara, selam olsun!
Aynı, milattan önce, 6’ncı yüzyılda, Tomris Hatun gibi,
Aynı, 12’nci yüzyılda, Hayme Ana gibi,
Aynı, 13’üncü yüzyılda, Raziye Begüm Sultan gibi,
Aynı, 15’inci yüzyılda, Süyümbike gibi,
Bugün de, 21’inci yüzyılda,
tarih yazacak kadınlara, selam olsun!
Dünyada bir ilke imza atıp,
Anadolu kadınlarını teşkilatlandıran,
Fatma Bacı’nın azminden;
Osmanlı kadınlarıyla, bembeyaz bir asra talip olan,
Fatma Nesibe Hanım’ın kararlılığından;
Cumhuriyet kadınlarıyla, onurlu bir mücadelenin sancağını taşıyan,
Nezihe Muhiddin’ın cesaretinden;
güç alanlara selam olsun!
Nene Hatunlara, Kara Fatmalara,
Gördesli Makbulelere, Şerife Bacılara, Nezahat Baysel’lere,
Vatan için canını, kanını, evladını, sevdiğini feda eden;
tüm analara, eşlere, kardeşlere selam olsun!
Süreyya Ağaoğlu’nun, Halide Edip’in,
Safiye Ali’nin, Afife Jale’nin,
ve Arslanköy kadınlarının açtığı yoldan, ilham alan;
koca yüreklere selam olsun!
Tüm kötülüklere, tüm umutsuzluklara ve tüm acılara rağmen;
bu cennet vatanda, bizleri bir araya getiren;
o büyük hikâyeye, o kutlu iradeye ve o şanlı mücadeleye, şükürler olsun!
Bizler;
Kadınları, sadece 8 Mart’larda hatırlayarak,
geriye kalan 364 günde, yok sayanlara inat;
Her an, her dakika, her saat, her gün,
kadınların var olduğunu göstermeye, devam edeceğiz!
Bizler;
Kadınları aşağı görenlere, aciz görenlere, muhtaç görenlere inat;
Türk kadınlarının, yenilmez gücünü anlatmaya, devam edeceğiz!
Bizler;
Kadınların, başarılarından, mutluluğundan,
ve hatta gülüşünden bile, rahatsız olanlara inat;
Cumhuriyetimizin yeni asrını;
Başarılı, mutlu ve neşe dolu kadınların,
omuzlarında yükselteceğiz!
Hiç merak etmeyin, çok az kaldı!
Aziz milletim, değerli kadınlar;
Bugün Türkiye’de,
hayatın zor, geçimin dar, huzurun yok olduğu;
tacizin, hakaretin ve aşağılanmanın da, yol olduğu;
kara günlerden geçiyoruz.
Üstelik, kadın olduğunuz zaman,
tüm bunların yanına, bir de;
hayatta kalabilme mücadelesi ekleniyor.
Bugün neredeyse herkes, bu durumu,
“kadın sorunu” olarak adlandırıyor.
Ama yanlış!
Bugün Türkiye’de, kadın sorunu yok!
Bugün Türkiye’de, bir insanlık sorunu var.
Bugün Türkiye’de, bir vicdan sorunu var.
Bugün Türkiye de, bir adalet sorunu var.
Bugün Türkiye’de, bir zihniyet sorunu var!
Bu zihniyet;
öylesine acımasız,
öylesine fütursuz,
öylesine izansız ki;
Bu kirli zihniyetin temsilcileri,
Kadınların ömrüne, gün biçmekten, utanmıyorlar!
Kadın-erkek eşitliğinin, fıtrata ters olduğunu iddia etmekten, utanmıyorlar!
Kadını, “evinin süsü” olarak görmekten, utanmıyorlar!
Kadınları, kendi çarpık anlayışlarına göre, sınıflandırmaktan, utanmıyorlar!
Hatta, “Küçüğün rızası…” ile başlayan,
zehirli cümleleri kurmaktan bile, zerre utanmıyorlar!
Ne yüce dinimizden, ne de insanlıktan, nasibini alamamış,
ama mukaddesatımızı, her fırsatta, her meseleye,
alet etmekten de çekinmeyen, ahlak yoksunu bir güruhun;
kadınlar üzerinden, çocuklarımız üzerinden,
sapkınca ahkam kesmesine, yol veriyorlar!
6 yaşındaki çocuklarımızı, bu ahlaksız taarruzdan koruyamıyorlar!
Ve o sapıkları, memnun etmek için,
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmekten de,
hiç ama hiç utanmıyorlar!
Sayın Erdoğan!
Biz bunların hiçbirini unutmadık.
Ve emin ol, asla unutmayacağız!
Asla unutturmayacağız!
Asla affetmeyeceğiz!
Çünkü, sen zaten hiç üzülmemiştin ama;
Münevver kızımızın sızısı, bizim hâlâ yüreğimizde!
Çünkü, sen zaten hiç umursamamıştın ama;
Özgecan kızımızın acısı, bizim hâlâ kalbimizde!
Çünkü, sen zaten hiç duymamıştın ama;
Emine kızımının, içimizi yakan çığlıkları,
bizim hâlâ kulaklarımızda!
Çünkü, sen zaten hiç önemsememiştin ama;
Pınar kızımızın, solmayan gülüşü,
bizim hâlâ aklımızda!
Çünkü, sen zaten hiç anlamamıştın ama;
Daha nicelerinin;
fotoğrafı siyah beyaza dönen, nice hayatların;
Evinden, ailesinden, sevdiklerinden vahşice koparılan, nice kadının acısı,
bizim hâlâ içimizde!
Değerli kadınlar;
Acılarımıza her gün, bir yenisi daha ekleniyor.
Her seferinde, “bu son olsun!” derken;
maalesef Türkiye’de, kadınlar öldürülmeye devam ediyor.
Geldiğimiz son durumda, bize artık resmen,
“alışın” deniliyor.
Hayır!
Asla alışmayacağız!
Vahşete uydurulan kirli kılıflara, alışmayacağız!
Hamasi konuşmalar üzerinden, şiddete razı edilmeye, alışmayacağız!
Korkuya da, baskıya da, susturulmaya da alışmayacağız!
Biz alışmayacağız;
ama onlar alışacaklar!
Kadınların, konuştuğu bir Türkiye’ye, alışacaklar!
Kadınların, özgür olduğu bir Türkiye’ye, alışacaklar!
Kadınların, öldürülmediği bir Türkiye’ye, alışacaklar!
İş yerlerinde, yönetici kadınlar görmeye, alışacaklar!
Kendi ayakları üzerinde, dimdik durabilen kadınlara, alışacaklar!
Ben de varım diyen,
Hakkını savunan,
bir an bile korkmayan,
her gün güçlenen, başarılı kadınlara, alışacaklar!
İşte tam da bu nedenle;
Bugün buradayız!
Omuz omuzayız!
Adaletsizliğin hüküm sürdüğü, bu çarpık düzene, “dur” demek için;
Kadınlara, “kader” diye dayatılan, bu yozlaşmayı gidermek için;
yaralarımızı saracak, milletimize iyi gelecek bir Türkiye için;
huzur için, mutluluk için, hak ettiğimiz gibi yaşamak için;
bugün, burada, hep beraber,
çok önemli bir adım atıyoruz.
Bugün burada, sizlerle;
Dünyanın, en güzel ülkesi Türkiye’de, kadınların;
rahat bir nefes alacağı,
geleceğe umutla bakacağı,
şiddetin değil, başarıların öznesi olacağı güneşli günler için;
Bakış açımızı, anlayışımızı,
Ve İYİ Parti iktidarında, hayata geçireceğimiz planlarımızı konuşacağız.
Kadınlarla yükselen, yükseldikçe güçlenen,
Atatürk’ümüzün, o büyük vizyonuna yakışır,
mutlu, zengin ve huzurlu bir Türkiye hedefimizi konuşacağız.
İYİ Parti Kadın Vizyonumuzu, tüm dünyaya duyuracağız.
Milletimize, memleketimize, hayırlı uğurlu olsun!
Aziz milletim;
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin, 3’üncü maddesine göre;
Herkesin, “yaşama hakkı” ile, “kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı” vardır.
1949 yılında, bu hakkın altına imza atan Türkiye,
ne yazık ki, 73 yıl sonra bugün,
devleti yönetmeyi beceremeyen, bir büyük acizliğin elinde;
kadınların, bu haktan mahrum kalınışına,
sadece seyirci kalıyor.
İYİ Parti olarak biz;
Devletimize olan güveni sarsan, bu beceriksizliğe karşıyız!
Toplumsal vicdanımızı zedeleyen, bu umursamazlığa karşıyız!
Cumhuriyet değerlerimize, töremize, geleneklerimize,
tamamen aykırı, bu anlayışa karşıyız!
Çünkü;
1949 yılında,
Çağın gerekliliklerini, en ön sırada yakalayan, bir büyük devletin,
2022 yılında, bunun gerisine düşmesine, göz yumamayız!
Çünkü;
Bundan 100 yıl önce;
Kadınlarına, yükselmeyi hedef gösteren, bir büyük vizyonun,
2022 yılında, kadınların kara toprağa layık görüldüğü,
bir büyük vizyonsuzluğa terk edilmesine, göz yumamayız!
Çünkü;
“Kadın yükselmezse alçalır vatan” düsturunu benimseyen, bir büyük mirasın,
2022 yılında, kadını vatandan ayrı gören, bir garabete düşmesine, göz yumamayız!
Ve yummayacağız!
Değerli kardeşlerim!
Emin olun!
İYİ Parti iktidarında;
Kadınlar hesap soracak!
İYİ Parti iktidarında;
Kadınlar güçlenecek!
İYİ Parti iktidarında;
Kadınlar özgürleşecek!
İYİ Parti iktidarında;
Kadınlar konuşacak!
İYİ Parti iktidarında;
Kadınlar, dilediğince yaşayacak!
Öncelikle;
kadına yönelen, her türlü şiddetin önüne geçeceğiz.
Bakın, “Her türlü şiddet” diyorum;
Çünkü, bazıları şiddeti, sadece fiziksel olarak algılıyor.
Ancak gerçekler öyle değil!
Bugün kadınlar;
Evde, okulda, işte, otobüste fark etmeksizin,
Bazen hiç tanımadıkları insanlar tarafından,
Bazen ise, onları çok sevdiğini söyleyenler tarafından;
Psikolojik şiddete, ekonomik şiddete,
cinsel şiddete, dijital şiddete,
flört şiddetine ve ısrarlı takibe, maruz kalıyorlar.
Hatta bazen, maruz kaldıklarının,
şiddet olduğunu bile, fark edemiyorlar.
İşte bu yüzden biz, ilk önce şiddeti fark ettireceğiz.
Şiddetin, toplum içinde azaltılması politikası çerçevesinde,
geleneksel ve sosyal medyada,
başta kadınlara ve çocuklarımıza yönelik olmak üzere,
her türlü şiddeti, normalleştiren ve meşrulaştıran,
yayın ve mesajları oluşturup, yayanlara karşı,
idari ve cezai yaptırımlar uygulayacağız.
Kadınların ve çocukların, şiddete uğradıklarında,
bilgi ve hukuki destek alabilecekleri,
“Şiddet Kriz Merkezleri” kuracağız.
Bu merkezlerde,
eğitimli, tecrübeli, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı,
kadın uzmanların, istihdamı sağlayacağız.
Aile hekimliği bünyesinde;
aile psikologları, sosyal hizmet uzmanları gibi,
destekleyici meslek gruplarıyla çalışacağız.
Ayrıca bizim özellikle dikkatimizi çeken, bir durum daha var:
Şiddet gören kadınların, sığınma evlerine yerleştirilmesi;
onların evinden de uzaklaştırılarak,
âdeta ikinci bir kez, cezalandırılmasına sebep oluyor.
Üstelik, çocuğu da yanında olan bir anneyi düşünürsek,
bu durum, daha da zorlaşıyor.
Bu yüzden biz, şiddet uygulayan erkeğin,
oluşturacağımız “Terapi Evleri’nde”, tedavi görmesini sağlayacağız.
Böylece;
Mağdur olanın değil, suçlu olanın, düzenini bozacağız!
Peki bu adımlar, şiddetle mücadele etmek için yeterli mi?
Elbette değil.
Bugünkü iktidarın, en beceriksiz olduğu konulardan biri de;
Şiddeti, daha yaşanmadan, önleyemiyor olması…
İşte bu yüzden;
Sadece olay yaşandıktan sonra değil,
Olay yaşanmadan önce de, gereken tedbirleri alacağız.
Bu çerçevede;
Önleyici kolluğu güçlendirerek;
şiddet, kadın cinayetleri, uyuşturucu ticareti ve çocuk tecavüzleri gibi,
toplum vicdanını kanatan suçlar için,
önleyici ve ıslah edici, özel tedbirler almak üzere,
“Suçların Önlenmesine Dair Kanun” çıkaracağız.
Çalışma hayatındaki, şiddet ve taciz olaylarına karşı,
başta kadınlar olmak üzere, dezavantajlı tüm kesimleri korumak amacıyla,
yasal mevzuat hükümlerini,
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün, 190 sayılı sözleşmesi doğrultusunda,
yeniden düzenleyeceğiz.
Her konuda olduğu gibi, burada da;
şeffaflık, temel ilkemiz olacak.
Kadına yönelik şiddet konusunda, gerçek ve güncel bir veri tabanı oluşturacağız.
Toplanan tüm verilerin,
şiddet mağduru kadınların güvenlik ve gizliliğini gözeterek,
kamuya açık olmasını sağlayacağız.
Yerelde ve merkezde, sivil toplum kuruluşlarımızla,
yakından iş birlikleri yürüterek,
bu mücadelede, onları dışlayanlardan değil,
onlarla, omuz omuza çalışanlardan olacağız.
Aziz milletim, değerli kadınlar;
Birleşmiş Milletler’in, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin,
beş önemli maddesinden biri:
toplumsal cinsiyet eşitliğidir.
Esasında;
Erkeklerle kadınların,
kamusal ve özel yaşamın, tüm alanlarına,
eşit ölçüde yetkinleştirerek, eşit katılımlarını sağlamayı hedefleyen,
toplumsal cinsiyet eşitliğini,
İYİ Parti iktidarında,
yönetim anlayışımızın, merkezine alacağız.
Bu doğrultuda;
Aileden, okuldan, sosyal çevreden ve sosyal medyadan,
cinsiyetler üzerinden biçilen rollere,
ev hayatındaki, görev ayrımlarına,
“erkek gibi, kız gibi, adam gibi” kalıplarıyla,
insan psikolojisine, direkt olarak müdahale eden,
toplumsal dile ve yargılara dair, doğru bilinçlendirmeyi,
nitelikli ve kaliteli bir eğitimi,
uzman pedagogların desteğini alarak,
zorunlu eğitim kapsamında, müfredata alacağız.
Böylece;
Kendini, kadınla eş görmeyen erkeklerin,
veya kendini, erkekle eş göremeyen, kadınların oluşturduğu,
cinsiyet eşitsizliğini, var eden anlayışa,
daha en başından engel olacağız.
İYİ Parti iktidarında;
Hem hayatların, hem de hayallerin, eşit olduğu bir Türkiye’de,
toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle,
kararlı, bilinçli ve duyarlı bir mücadele yürüteceğiz.
Bu mücadelemize de, ilk olarak;
Aslında ülkemizde, kadın erkek fark etmeksizin,
her kesimin müzdarip olduğu,
derinleşen fırsat eşitsizliğini, ortadan kaldırarak başlayacağız.
Aziz milletim;
Eğer ben bugün,
İzmit’in bir köyünden çıkıp;
Bir akademisyen, bir milletvekili, bir bakan,
ve bir siyasi parti genel başkanı olarak, karşınızdaysam;
bunu, Cumhuriyetimize borçluyum.
Bana ve benim gibilere sağladığı,
fırsat eşitliğine borçluyum.
Aynı benim gibi, bugün bu salonda bulunan, sizler de,
Cumhuriyetimize borçlusunuz.
Hatta;
Cumhuriyetimizin tüm değerlerine, tüm kurumlarına
ve tüm geleneklerine saldıran, hazımsızlar bile,
Cumhuriyetimize borçlu!
Hatta;
Atatürk’ümüzün annesine,
Zübeyde Hanım’a dil uzatan ahlaksızlar bile,
Cumhuriyetimize borçlu!
Hatta;
Memleketimizin kurtuluşu ve kuruluşu ve için,
amasız fakatsız, tüm benlikleriyle mücadele veren;
İstiklal kahramanlarımız, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve İsmet İnönü’ye,
“iki ayyaş” diyen, hadsizler bile,
Cumhuriyetimize borçlu!
Bugün, dünyanın farklı bölgelerinde, kadınların yaşadığı sorunlar,
uğradıkları haksızlıklar ve adaletsizlikler bile, bizlere,
Mustafa Kemal Atatürk’ün ve kurucu değerlerimizin, önemini anlatıyor.
Afganistan’a bakın…
Bundan yaklaşık 100 yıl önce, modern Türkiye Cumhuriyeti’ni örnek almak için,
başkentimizde ağırladığımız, Afganistan Kralı Amanullah’ı hatırlayın.
Bu dostluğun temelinde,
işte o beğenmedikleri Cumhuriyetimizin, değerleri vardı.
Peki ya şimdi?...
Nereden dereye değil mi?...
Dış müdahaleler, yıllarca süren iç savaş, radikal ve totaliter yönetimlerin,
ilk hedef aldığı kesim, hep kadınlar olmuştur.
Nitekim bugün;
Kadınları, insan değil, köle olarak gören, ucube bir anlayışın,
ibretlik uygulamalarını, dehşetle izliyoruz.
Bu vesileyle;
Afganistan’da, kız çocuklarının okula gitmesinin, yasaklanmasını,
ve bu insanlık dışı uygulamanın, yüce dinimizin alet edilerek,
meşrulaştırılmaya çalışılmasını,
en sert şekilde kınıyorum.
Çünkü;
İran’da, Mahsa Amini kızımızın, katledilmesine verilen,
toplumsal tepkinin de gösterdiği üzere,
Hürriyet, kadınların omuzları üzerinden yükselir.
İstibdat ise, kadınların acılarından güçlenir.
Ve zulmün karşısında kadınların yanında dimdik durmak,
Biz İYİ ve cesur kadınlar için, bir medeniyet vazifesidir.
İşte buradan, sizlerin aracılığıyla, tüm dünyaya seslenmek istiyorum:
Kabil’de, Mezarı Şerif’te, ya da Tahran’da ve Tebriz’de,
karanlığa mahkum edilen kadınların sesi,
bizlerin, hepimizin omuzlarındadır!
Biz bu insanlık suçunu,
hiçbir şekilde kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.
Gelin bu sese sahip çıkalım, bu büyük yıkıma, ortak olmayalım!
Değerli kardeşlerim;
İşte o nedenle, Atatürk’e ve Cumhuriyetimize,
her zamankinden daha büyük bir güçle, sarılmamız gerekiyor.
Çünkü, hepimizin kaderini değiştiren,
o büyük vizyondan,
bugün geldiğimiz nokta, ne yazık ki, içler acısı…
Bugün ülkemizde, Ak Parti iktidarı eliyle oluşturulan,
bir Cumhuriyet kriziyle, maalesef karşı karşıyayız.
“Kimsesizlerin kimsesi” olan, kerim devlet anlayışımızın yerine,
“Milletini kimsesiz bırakan” ucube bir anlayışla, karşı karşıyayız.
Mardinli Zeynep ile, İstanbullu Mert’in fırsatlarını eşitleyen,
o büyük vizyonun yerine,
Mardinli Zeynep’in de, İstanbullu Mert’in de;
Yoksulluğa, yoksunluğa ve açlığa mahkum edildiği,
bir büyük vizyonsuzlukla, karşı karşıyayız.
İşte o nedenle;
Devlet yönetimini esir alan, bu acayip delilik hâlinin karşısında,
İYİ Parti olarak biz;
Tüm çocuklarımız için, tüm kadınlar için, tüm erkekler için;
Atatürk’ümüzün büyük vizyonunu,
Cumhuriyetimizin, kurucu değerlerini,
21’inci yüzyılın, yeni değer setleriyle ören,
devletimize yakışır bir yönetim anlayışını, taahhüt ediyoruz.
12 yıllık zorunlu eğitimin,
hiçbir suretle terk edilmediği;
18 yaş altı evliliğe,
hiçbir suretle izin verilmediği;
Kadınların, eğitim ve çalışma hayatının, elinden alınmasına,
hiçbir suretle müsaade edilmediği;
eşitlikçi bir Türkiye vadediyoruz!
Doğumdan ölüme kadar;
nitelikli, eşit ve toplumsal cinsiyete dayalı sağlık hakkından,
kimsenin mahrum kalmadığı,
kapsayıcı bir Türkiye vadediyoruz!
Hiçbir çocuğumuzun,
yaşından büyük dertlere, mahkûm edilmediği,
yaşanabilir bir Türkiye vadediyoruz!
Hiçbir kadının;
muhtaç, çaresiz ve mutsuz olmadığı,
huzurlu bir Türkiye vadediyoruz!
Hiçbir insanın,
Dışlanmadığı, ayrıştırılmadığı, ötekileştirilmediği,
hak ettiğimiz gibi, adil bir Türkiye vadediyoruz!
Aziz milletim;
Kadınları, tek fonksiyonu çocuk doğurmak olan, sürtükler olarak gören,
kirli bir zihniyetin,
kadın istihdamına verdiği önem de,
maalesef hepimizin malumu…
Kürsü şovlarına geldiğinde,
mangalda kül bırakmayan Sayın Erdoğan’ın,
uçan, kaçan, tarih yazan,
sözüm ona “vizyoner” istihdam anlayışında;
100 işverenden, sadece 9’u kadın!
Evet, yanlış duymadınız!
100 işverenden, sadece 9’u kadın!
Yandaşlarına, peşkeş çekmeye doyamadıkları, kamu ihalelerinden,
pay alabilen kadın girişimcilerin oranı ise, sadece yüzde 1!
Yani, “MAKBUL ADAM” olan yandaşlar, tüm kamu ihalelerine çökmüş;
kadınlara da kala kala, yüzde 1’lik pay kalmış!
Yani bu iktidar, kayıracağı yandaşlarını seçerken bile, ayrımcılık yapıyor!
Güler misiniz, ağlar mısınız?...
Bugün Türkiye, ne yazık ki;
Cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğinde, OECD ülkeleri arasında,
sondan dördüncü sırada yer alıyor.
Çünkü ülkemizde,
bir kadın ve bir erkek arasındaki, maaş farkı, yüzde 20!
Çünkü ülkemizde,
Yöneticisi olduğu erkekten bile, daha az maaş alan, kadınlar var!
Çünkü ülkemizde,
Kadının cinsiyetini aşıp, yaşadığı haksızlığı göremeyen,
adaletsiz bir yönetim anlayışı var!
İşte bu yüzden, İYİ Parti olarak biz;
Cinsiyete dayalı ücret farkını, ortadan kaldırmak için
“eşit işe eşit ücret” hakkını,
anayasal ve yasal düzeyde ele alacağız!
Kadınların, üst düzey yönetici pozisyonlarında,
daha fazla temsil edilmesini sağlamak için,
“cam tavan” sendromunu, tam ortasından kıracak,
yönetim kurullarında, kadınların yer alması için, kotalar koyacağız!
Doğum iznine ayrılmış ve kanuni süre içinde, işine dönememiş,
veya işinden ayrılmak zorunda kalmış kadınların,
ilerleyen yıllarda, yeniden iş hayatına dönmeleri hâlinde,
onları yeniden istihdam eden, kurum ve kuruluşlara teşvikler vereceğiz.
Ayrıca doğum sonrasında, iş hayatına,
yarı zamanlı, veya uzaktan katılmaları için,
güvenceli esnek istihdam modellerini de, hayata geçireceğiz.
Kadın girişimcilerin ve kadın kooperatiflerinin de,
sonuna kadar yanında olacağız!
Ama öyle, göstermelik bir destekten bahsetmiyorum.
Merkezi ve yerel yönetimlerin ihalelerinde,
kadın kooperatiflerine ve kadın girişimcilere,
pozitif ayrımcılık şartı getireceğiz!
Ayrıca Uluslararası Çalışma Örgütü’nün
193 Sayılı, Kooperatiflerin Teşvikine İlişkin, Tavsiye Kararı’nı, dikkate alarak;
kooperatif tipinden, bağımsız olarak,
tüm kooperatiflerde, kadınların güçlenmesini sağlayacağız.
Değerli kadınlar;
Ülkemizin içinde bulunduğu, bu eğri düzene, çözümler üreten,
Kadın Vizyonumuzu hazırlarken;
Ailesini çekip çeviren,
Çocuğunu besleyip büyüten,
Ev ekonomisinin, temel direği, ev kadınlarını da,
elbette unutmadık.
İktidar tarafından, çantadaki keklik gibi görülen,
ve o nedenle, Ak Parti’nin umursamazlığından,
nasibini en fazla alan, ev kadınları için,
İYİ Parti iktidarında,
bakım ekonomisini geliştireceğiz.
Her mahalleye, bir kreş ve yaşlı bakım merkezi açarak;
Ev kadınlarının, istediği takdirde, işgücüne katılmasını sağlayacağız.
Hesaplamalarımıza göre, bu projemizle,
525 bin kadına, iş imkânı sağlamış olacağız.
Peki bunu nasıl yapacağız?
Öncelikle, bütün çalışmalarımızı, iş ve iş gücünü,
planlı ve koordineli bir şekilde, bir araya getirerek yapılandıracağız.
Gerçekçi bir yaklaşımla, gerçek ihtiyaçlar ile, iş gücünü eşleştireceğiz.
İllerin Ticaret ve Sanayi odaları ile, iş birlikleri gerçekleştireceğiz.
Gelin, örnekler üzerinden gidelim:
Mesela;
Diyarbakır’da, Ticaret ve Sanayi Odası ve Millî Eğitim Müdürlüğü, diyecek ki:
“İlimizde, okul öncesi eğitimin geliştirilmesi,
ve okullaşma oranının, artırılması ihtiyacı var.”
İşte bu durumda;
önceden belli olan, iş gücü ihtiyacı sayısı doğrultusunda,
iş garantili meslek kursları açılacak.
Ve bu eğitime dahil olan ev kadınları, rahatlıkla iş sahibi olacak.
Ayrıca okullarda, çocukların tanıdığı, bildiği görevlilerin, olması da,
onların okullaşma oranına, katkı sunacak.
Mesela;
Sakarya’da, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı diyecek ki:
“İlimizde, hasta ve yaşlı bakım görevlilerine ihtiyaç var.”
İşte bu durumda;
Millî Eğitim Müdürlüğü tarafından,
iş garantili, yaşlı ve hasta bakımı kursu açılacak,
ve bu eğitime, dahil olan ev kadınları, rahatlıkla iş sahibi olacak.
Mesela;
Denizli’de, Ticaret ve Sanayi Odası,
sektörün ihtiyacı olan iş alanları özelinde,
istihdam garantili kurslar açılacak
ve bu eğitime dahil olan ev kadınları,
rahatlıkla iş sahibi olacak.
İYİ Parti iktidarında;
Mesleki eğitim ve hayat boyu öğrenme politikalarına öncelik vereceğiz.
Milletimizin ve sektörlerimizin ihtiyaçlarına, cevap veren,
kadınların istihdam edilebilirliğini, önceleyen ve destekleyen,
esnek, modüler, hayat boyu öğrenme programları oluşturacağız.
Bu programlarda;
Kişilerin becerilerini, objektif olarak kredilendirilen,
çağdaş değerlendirme sistemlerinden yararlanacağız.
Okuma yazma bilen, basit matematik işlemlerini yapabilen, ev kadınlarına,
meslek eğitim merkezlerine, kaydolma imkânı sağlayarak,
bu sayede, evde edindikleri tecrübeleri,
mesleğe dönüştürebilmelerine, fırsat tanıyacağız.
Kırsalda yaşayan kadınlar için de;
yöre ihtiyaçlarına göre, beceri kursları açıp,
yöresel ürünlerin pazarlanması için, gerekli mekânları sağlayarak,
kadınları üretime yönlendireceğiz.
Hem geçimlik tarımda,
hem de, verimlilik ve yenilikçiliğe dayalı, yeni tarımda,
daha fazla yer almaları için, teşvikler vereceğiz.
İYİ Parti olarak, şunu çok iyi biliyoruz:
Türkiye’nin büyümesi, zenginleşmesi ve gelişmesi,
Türk kadınının, hayatın her alanına, katılımıyla mümkündür.
Türk kadını yükselirse, Türkiye yükselir.
Türk kadını başarılı olursa, Türkiye başarılı olur.
Türk kadını güçlü olursa, Türkiye güçlü olur.
Bu yüzden bizim önceliğimizde;
Adalet var, eşitlik var, güven var.
Bu yüzden bizim hedefimizde;
Cumhuriyetimizin yeni asrını, her alanda;
çalışan, üreten ve başaran kadınların omuzlarında, yükseltmek var!
Bu yüzden bizim vizyonumuzda;
Güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye var!
Aziz milletim, değerli kadınlar;
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini, derinden hissettiğimiz alanlardan, biri de,
Şüphesiz ki; kadınların aktif siyasetteki yeri…
Bugün, ne yazık ki, ülkemizde siyaset;
“Kadınlarımız bizim için kıymetlidir.” deyip,
kadınların dertlerini, görmezden gelenlerle dolu.
Seçilse bile, “vitrin süsü” deyip,
abuk sabuk, cıvık cıvık konuşanlarla dolu.
“Kadın konusu siyaset üstüdür.” deyip,
hamasetten başka bir şey yapmayanlarla dolu.
Hadi ordan be!
Hadi ordan!
Kadınlar siyaset üstü falan değildir!
Tam aksine, siyasetin tam merkezidir!
Çünkü kadın meselesi;
toplumsal bir mesele olduğu kadar,
aynı zamanda, bir demokratikleşme meselesidir!
Bir modernleşme meselesidir!
Bir büyük, medeniyet projesidir!
Dolayısıyla, siyasi bir meseledir!
Ve siyasi meseleleri, kadınlarla el ele vererek, çözecek kurum da,
doğal olarak, siyasetin ta kendisidir!
Bu ülkede, 37 yaşında siyaset başlamış,
ve 40 yaşında bakan olmuş bir kadın olarak,
şunu söyleyebilirim ki;
bugün yaşadığımız gibi, çirkin bir dönemi hiç yaşamadım.
Kariyerimin hiçbir döneminde, bugünkü gibi, çirkin bir dille karşılaşmadım.
İftiralarda, isnatlarda, imalarda, mesele hep kadın olmamdı.
Düşünün;
kahkaha atmam bile sorun oldu.
Çünkü artık maalesef, ülkemizde, kadınlık üzerinden konuşmak;
çok kolay ve çok rahat!
Ama biz, İYİ Parti olarak;
İşte bu rahatı, bozmaya geliyoruz!
Kadınları siyaset sahnesinde görmek istemeyenleri,
rahatsız edeceğiz!
Kadınları, ülkemizin yönetiminin, eşit ortağı olarak görmeyenleri,
rahatsız edeceğiz!
1934 yılında, Türk Kadını’nın,
seçme ve seçilme hakkına kavuşmasının, yolunu açan,
Cumhuriyetimizi kıskananları,
rahatsız edeceğiz!
Bugüne kadar, nasıl ki;
Kadınların sorunlarına,
Kadınlarla el ele, omuz omuza, gönül gönüle, hep birlikte,
çözümler ürettiysek;
İYİ Parti iktidarında da;
Bu çözümleri, kadınlarla el ele, omuz omuza, gönül gönüle,
hep birlikte hayata geçireceğiz!
Kadın Vizyonu’muzdaki,
Planların, programların ve çözümlerinin garantisi,
Cinsiyete dayalı bütçelemeyle sağlanacak!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kaynaklarının,
Eşe, dosta, yandaşa ayrıldığı günler, geride kalacak!
Artık, 85 milyonun hakkı, 85 milyona;
Eşitçe, hakça, adilce dağıtılacak!
Memleketimizin kaynakları;
Toplumsal cinsiyete dayalı,
Milletimizin, ihtiyaçlarına dayalı,
Adil bir sosyal devlet anlayışına dayalı,
yenilikçi bir bütçelendirmeye sahip olacak!
Bu sayede;
Kadınlar, siyasal ve ekonomik kararlar alma,
ve bu kararların, bütçelendirilmesi süreçlerine, katılım sağlayacak!
Bu sayede;
Tüm vatandaşlarımız, bize emanet ettikleri bütçeye,
etkin ve şeffaf gözetim yapabilecek!
Bu sayede;
Cinsiyet eşitliği ile ilgili, vermiş olduğumuz sözleri,
yerine getirip getirmediğimize,
tüm milletimiz, şahit olacak!
Kardeşlerim!
Şimdiye kadar, yük bizimdi!
Şimdiye kadar, acı bizimdi!
Şimdiye kadar, korku bizimdi!
Ancak İYİ Parti iktidarında;
Güç bizim olacak!
Saygı bizim olacak!
Sevgi bizim olacak!
Mutluluk bizim olacak!
Güven bizim olacak!
85 milyon hep birlikte, huzur bizim olacak!
Eyyy kendini yenilmez sananlar!
Vaziyet alın!
Çünkü biz geliyoruz!
Türkiye’nin yok sayılan kadınlarıyla geliyoruz!
Türkiye’nin çaresiz bırakılan çocuklarıyla geliyoruz!
Türkiye’nin hor görülen gençleriyle geliyoruz!
Ve iradesi gasp edilen, milyonlarla iktidara yürüyoruz!
Müjdeler olsun!
İYİ Parti iktidarına, çok az kaldı!
Aklın, bilimin, sağ duyunun ışığında,
Atatürk’müzden aldığımız ilham,
Cumhuriyetimizden aldığımız güçle;
Milli hafızamızın, vicdanın ve devletimizin temel direği, Türk kadınlarıyla;
Cumhuriyetimizin yeni asrında,
tarih yazmaya geliyoruz!
Türkiye’nin İYİ ve cesur kadınları!
Bu kutlu yürüyüşte durmak yok!
Bu haklı mücadelede dinlenmek yok!
Bu asil davada vazgeçmek yok!
Yılmayacaksınız!
Yorulmayacaksınız!
Yenilmeyeceksiniz!
Kapı kapı, ev ev gezecek,
İYİ’lerin vizyonunu, memleketin tüm kadınlarına anlatacaksınız.
Çalmadık kapı, girmedik ev, selamlamadığınız kardeşimizi bırakmayacak,
kadınların iktidarını, Türk kadınlarına müjdeleyeceksiniz!
Ve emin olun;
bu kutlu yolun sonunda, mutlaka kazanacaksınız!
Sakın unutmayın!
O sene bu sene!
KAHROLSUN İSTİBDAT!
YAŞASIN HÜRRİYET!
Bu anlamlı buluşmamıza katılımlarınızla şeref verdiniz.
Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun.