35,2310$% 0.12
36,6898€% 0.06
2.962,81%0,13
4.839,00%0,10
19.326,00%0,10
9.916,22%2,52
3481438฿%0.21034
İYİ Parti Kurucu Genel Başkanı Meral Akşener Diyarbakır’daki konuşmasında Türk adını sadece bir kez andı onda da Türk yok ifadesini kullandı. Meral Akşener’in Kürt açılımını içeren konuşma metni Türk Milliyetçilerini çılgına çevirdi. Meral Akşener’den Diyarbakır’da kürt açılımı: Bu ülkede artık Türk yok!
Aziz milletim, değerli misafirler, kıymetli basın mensupları;
Tarihimizin, kültürümüzün, medeniyetimizin şehri,
Diyarbakır’ımızın, İYİ ve cesur evlatları!
Sizleri, saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
2’nci Olağan İl Kongremize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz!
Ekranları başından, internetten, sosyal medyadan,
bizi izleyen, aziz milletimize, selam olsun!
Bağlar’a, Bismil’e, Çermik’e;
Çınar’a, Çüngüş’e, Dicle’ye;
Eğil’e, Ergani’ye, Hani’ye;
Hazro’ya, Kayapınar’a, Kocaköy’e;
Kulp’a, Lice’ye, Silvan’a;
Sur’a, Yenişehir’e, tüm Diyarbakır’a selam olsun!
Bundan, tam 5 yıl önce;
Sıcak sofralarımıza, bolluğu;
Bereketli topraklarımıza, huzuru;
Kadim memleketimize, umudu;
Candan aziz milletimize, mutluluğu getirmek için;
Güçlü, zengin ve mutlu Türkiye hayalime, ortak olan,
tüm kardeşlerime, selam olsun!
“Önümüzde, bir çöl var.
Aşmalıyız!” diyen;
“Karşımızda, bir dağ var.
Delmeliyiz!” diyen;
“Kardeşliğimize karşı, bir tuzak var.
Bozmalıyız!” diyen;
tüm dava arkadaşlarıma, selam olsun!
Değerli arkadaşlarım;
Ülkemizin, yorgun düştüğü;
Milletimizin, karamsarlığa kapıldığı;
Devletimizin, yıprandığı;
Ve siyasi iklimin değişmesi dışında,
artık, hiçbir çıkar yolun kalmadığı, zor zamanlarda;
Milletimizin, haklı ve kararlı talebiyle, Türkiye için;
“Yeni bir şeyler söyleme vaktidir.” diyerek, bir yola çıktık.
Milletimiz için, bir hürriyet yürüyüşünü;
Devletimiz için, bir itibar yürüyüşünü;
Memleketimiz için, bir demokrasi yürüyüşünü;
Güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye yürüyüşünü;
Ez cümle;
Bir kutlu iktidar yürüyüşünü, hep birlikte başlattık!
Daha önce söylemiştim,
bugün, burada da tekrar etmek istiyorum:
İYİ Parti’yi;
Evladını doyurma derdine düşmüş analarımız;
borç batağında boğulan, babalarımız kurdu.
İYİ Parti’yi;
Üç kuruşa, mahkûm edilen emeklilerimiz;
asgari ücretle geçinmeye çalışan, emekçilerimiz kurdu.
İYİ Parti’yi;
Ak Partili dayısı olmadığı için, mülakatta elenen gençlerimiz;
Üniversiteden mezun olup, iş bulamayan evlatlarımız kurdu.
İYİ Parti’yi;
hayatının her alanına, engeller örülen;
şiddet gören, öldürülen kadınlar;
oyun çağında, gelin edilen;
tacize, tecavüze uğrayan, çocuklarımız kurdu.
İYİ Parti’yi;
Bu vatanın has evlatları,
Kürt’ler kurdu, Türk’ler kurdu, Zaza’lar kurdu.
İYİ Parti’yi;
Tasada ve kıvançta, ortaklık duygusuyla;
şanlı bir tarihe, beraber sahip olmanın, gururuyla;
güzel bir geleceğe olan, umuduyla;
eşitliğe, güvenliğe ve hürriyete, ulaşma idealiyle;
Milletimizin, her renginden, her fikrinden, her kimliğinden;
fedakâr, mert ve cesur insanlarımız kurdu!
Onlar kurdu, biz de tabelaları astık.
Salonlara sığmadık, sokaklara taştık.
Sokaklara sığmadık, meydanlara aktık.
Meydanlara sığmadık, memleketimize yayıldık.
Her geçen gün, daha da büyüdük.
milletimizin desteğiyle, hayır dualarıyla,
bugünlere geldik.
Rabbime şükürler olsun!
İYİ Parti’nin, bu destansı hikâyesinde;
Diyarbakırlı kardeşlerimin de, çok büyük katkısı var.
Çünkü;
her türlü iftiraya inat, Diyarbakır bize, kollarını açtı.
Çünkü;
her türlü yalana inat, Diyarbakır bize, kalbini açtı.
Çünkü;
her türlü çamura inat, Diyarbakır bize, gönlünü açtı.
İlk günden beri;
Uçurumun kenarındaki ülkemizi, kurtarmak için yanımdasınız.
Milletimizin bastırılan sesini, duyurmak için yanımdasınız.
Adalet için, huzur için, mutluluk için yanımdasınız.
Zulme rağmen, baskılara rağmen, aslanlar gibi yanımdasınız!
Allah sizlerden razı olsun.
Rabbim beni, sizlere karşı mahcup etmesin.
İyi ki varsınız, iyi ki buradasınız!
Kardeşlerim;
Kim, ne derse desin.
Bu topraklar, misafirperverliğin topraklarıdır.
Bu topraklar, kadirşinaslığın topraklarıdır.
Bu topraklar, mertliğin topraklarıdır.
Ben buraya, boş sözler için gelmedim.
Hamasi nutuklar için, kürsüden şov yapmak için de gelmedim.
Ben buraya;
Bu cennet topraklar, kurumasın diye;
Dicle’de, bir damla su olmaya geldim.
Hevsel’in çiçekleri solmasın diye;
bir avuç güneş olmaya geldim.
Bu tepelerde maral olmaya, marazları kovmaya geldim!
Ben buraya;
Sözü, ayağa düşürmeye gelmedim.
Ben burayı;
çalmadan gireceğim kapım bildim de geldim.
Ben buraya;
Kadim bir ahde, vefa sunmaya;
Sarsılmaz bir vefaya, selam durmaya geldim!
Ben buraya;
rızanızı almaya geldim!
Bir şeref sözü,
Bir namus sözü,
Bir Meral sözüyle;
Önyargı duvarlarını yıkmaya,
Karanlık gölgeleri, yırtmaya geldim.
Ben buraya;
kucaklaşmaya geldim!
Çünkü;
düşmanlar barışır amma…
Kan kardeşler, kucaklaşır!
Diyarbakır’ın, İYİ ve cesur evlatları!
Bugün;
Gök mavi, dağ yeşil, tarla sarı olan memleketimizde;
Gök gri, dağ delik deşik, tarla ise,
boş duruyor…
Her daim, güler yüzüyle bilinen insanlarımız;
gülümsemek için, bir sebep bile bulamıyor…
Çünkü artık;
Dertlerinden başını bile kaldıramıyor.
Çünkü artık;
Güne nasıl başladığını değil, günü nasıl bitireceğini düşünüyor.
Çünkü artık;
İşi rast gitmiyor, ocağı tütmüyor, tenceresi kaynamıyor.
Çünkü artık;
Elektriğini, suyunu, kirasını, kredi kartını, taksitlerini;
tarlasına atacağı gübrenin parasını,;
traktörünün mazotunu;
hayvanının yemini, ilacını;
nasıl denkleştirip, ödeyeceğini düşünüyor…
Ama, tüm bu acı gerçeklere rağmen;
Aç milleti, tok kılma sevdasıyla kurulan, devletimizin başında;
Bugün, ne yazık ki;
Milletimizin yaşadıklarını, görmezden;
Dertlerini, bilmezden;
Sesini ise, duymazdan gelen, vicdansız bir iktidar var.
Kendini ağa, milletimizi de maraba gören,
çirkin bir zihniyet var.
Korkuyla, baskıyla, sopayla yönetmeyi, düstur edinen,
vesayetçi bir yönetim var.
Milletin iradesini, tek bir kişinin, iki dudağı arasına sıkıştıran,
ucube bir sistem var.
Artık adını koyalım!
Bugün mukaddesat, fasıkların diline düşmüştür.
Bugün ahlak, arsızların diline düşmüştür.
Bugün devlet, zorbaların eline kalmıştır.
Bugün bayrak, şuursuzların eline kalmıştır.
Bugün artık, ülkemizde;
Kürt – Türk yok…
Alevi – Sünni yok…
Şehirli – Köylü yok…
Muhafazakâr – Seküler yok…
Sağcı – Solcu yok…
Bugün artık, Türkiye’de;
Ak Partililer ve diğerleri var!
Bir yanda;
suç işleme özgürlüğü olanlar var;
Diğer yandaysa;
Nefes alması bile suç sayılanlar var…
Bir yanda;
5 maaş, 10 maaş, 15 maaş alan, aç gözlü danışmanlar var.
Diğer yandaysa;
KPSS’den 92 puan alıp, atanamayan, gencecik çocuklarımız var.
Bir yanda;
milletin hakkıyla, sarayda sefa sürenler var.
Diğer yandaysa;
Her gün, geçim derdiyle boğuşan, hakkı yenenler var.
İmtiyazlılara karşı, imtiyazsızlar;
Azgın saray azınlığına karşı,
kaybeden milyonlar var!
Bir yanda;
Zulümle, abad olacağını zanneden, vesayetçiler;
Diğer yandaysa;
Adaletsizden bıkmış, zulümden yılmış,
koskoca bir millet var!
Değerli kardeşlerim!
İşte biz, İYİ Parti olarak;
Bu zulmü, durdurmaya geldik!
Bu çileyi, bitirmeye geldik!
Bu adaletsizliğe, son vermeye geldik!
Birbirinden cesur yüreklerle, işinin ehli kadrolarla geldik.
Her bir derdimiz için, gerçekçi çözümlerle;
her bir talebimiz için, somut adımlarla geldik.
Devletimizin, kerim anlayışıyla,
Cumhuriyetimizin, eşitleyen değerleriyle geldik.
Aziz milletim;
Hatırlayın;
Sayın Erdoğan ve arkadaşları,
Yolsuzluğu, yoksulluğu, yasakları, ortadan kaldırmak için,
demokrasi trenine binmişlerdi, değil mi?
Ama sonra ne oldu?
Yoksulluğu yöneterek,
Yasakları normalleştirerek,
Yolsuzluğun da, üstünü örterek,
çuvallarını haramla doldurup,
işlerine gelen ilk durakta, o trenden indiler.
Hatırlayın;
“Bu milleti, zenginlikte, hukukta, mutlulukta, eşitleyeceğiz.” demişlerdi değil mi?
Ama sonra ne oldu?
Milletimizi;
Açlıkta, hukuksuzlukta, mutsuzlukta eşitlediler.
Hatırlayın;
Yaralarımızı saracaklardı, değil mi?
Ama sonra ne oldu?
Hem, kanayan yaralarımızı derinleştirdiler,
Hem de, yeni yaralar açtılar…
ve herkesi, acıda eşitlediler.
Ama her şeye rağmen, biz biliyoruz ki;
Yaralarımızın, bir merhemi var!
Biz o merhemi;
1915’te, Çanakkale’de, omuz omuza şehit olurken bulduk!
1922’de, Sakarya’da, namahremin bileğini, bükerken bulduk!
1923’te, Ankara’da, ışıl ışıl bir hayali, birlikte kurarken bulduk!
Ve biz o yaraları;
2023’te de, aynı mübarek merhemle;
İstanbul’da, İzmir’de, Adana’da, Trabzon’da, Erzurum’da, Diyarbakır’da,
Tıpkı, bundan yüz yıl önce yaptığımız gibi,
yine birlikte saracağız!
Tıpkı, bundan yüz yıl önce olduğu gibi, bugün de;
Bayrağımızın altında yaşamaktan, gurur duyan herkesle;
Vatanımızın toprağında, alın teri ve kanı olan herkesle;
Cumhuriyetimizin bekçisi olan herkesle;
Kürdüyle, Türküyle, hep birlikte;
Devletimizi, vasatlığa mahkûm eden,
bu ucube sistemi, değiştireceğiz!
Kardeşlerim;
Hiçbir düzen yoktur ki;
insanların, mutsuzluğu pahasına yücelsin.
Hiçbir zenginlik yoktur ki;
Paylaşmadan artabilsin.
Hiçbir devlet yoktur ki;
Vatandaşına, korku saçarak yükselsin.
Çünkü devlet;
Varlığının yegâne sahibi olan milletini, korkutmak için değil;
ona güven vermek için vardır.
Eğer ki, vatandaş;
“Bugün, düne göre daha iyiyim” diyebiliyorsa;
yarına güvenle bakar.
Şimdi, sizlere sormak istiyorum:
Aranızda, “Bugün düne göre, daha iyiyim.” diyebileniniz var mı?
“Daha özgürüm.” diyebileniniz var mı?
“Daha mutluyum.” diyebileniniz var mı?
“Daha huzurluyum.” diyebileniniz var mı?
“Daha zenginim.” diyebileniniz var mı?
Memleketimizde;
huzura, mutluluğa ve berekete dair,
herhangi bir şey kaldı mı?
Kurumlarımızın, paramızın, hatta vatandaşlığımızın bile,
değer kaybettiği bugünlerde;
Her yeni güne, yeni bir krizle uyanan, Türkiye’nin;
nereye gittiğini, görebileniniz var mı?
Yok…
Oysa;
Türkiye, güçlü bir ülkedir.
Türkiye, çok büyük potansiyele sahip bir ülkedir.
Türkiye;
zengin, mutlu ve huzurlu bir gelecek için,
ihtiyacı olan her şeye sahip, zengin bir ülkedir.
Bizim isyanımız;
İşte bu vasatlığa, bu iş bilmezliğe, bu hoyratlığadır.
Bizim isyanımız;
Asırlardır, vicdanla, vefayla, merhametle yoğrulmuş, bu güzelim memleketi;
baskıyla, zulümle, eziyetle yönetenleredir!
Bizim isyanımız;
Her daim mutluluğu hak eden, aziz milletimize,
mutsuzluğu reva görenleredir!
Bizim isyanımız;
Devletimizin gücünü, milletin huzuruna değil,
kendi yararına kullananlaradır!
Kardeşlerim;
Bugün geldiğimiz noktada,
“keşkelerle” bir yere varamayız.
Çünkü;
Keşkenin ağacı yeşermez.
Gün;
el ele, güneşin doğduğu yere bakma günüdür.
Omuz omuza verip,
burçların üzerinden, hevsel’in ötesinden söken,
şafağı izleme günüdür.
Soframızdan çaldılar.
Hakkımızdan çaldılar.
Vatandaşlığımızdan çaldılar.
İnsanlıktan çaldılar.
Gün, hırsızlardan hesap sorma günüdür!
Biz, bu yola çıkarken, milletimize bir söz verdik.
Sesi çıkmayanların, sesi olacağımıza;
Fakirin, fukaranın ezilmesine, engel olacağımıza söz verdik.
Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytanlardan olmayacağımıza,
Milletimizin hakkını, rant peşinde koşan yandaşlara,
yedirmeyeceğimize söz verdik.
İnsanımızı esir almaya çalışan, tüm tahakkümleri yıkacağımıza,
“Yeter söz milletindir!” diyerek,
toplumumuzu, hürriyetine kavuşturacağımıza, söz verdik.
Millet iradesinin üzerinde, hiçbir iradeyi tanımayacağımıza,
batıla boyun eğmeyeceğimize, söz verdik.
Sözümüz söz.
Dün olduğu gibi, bugün de;
Kaya gibi, dimdik, sözümüzün arkasındayız.
Tehditle, baskıyla, korkuyla, aramıza girebileceklerini sandılar;
Ama çok yanıldılar!
Yalandan bir tarih yazarak, aramıza girebileceklerini sandılar;
Ama çok yanıldılar!
Bizi birbirimize düşürüp, koltuklarına tutunabileceklerini sandılar;
Ama çok yanıldılar!
Çünkü İYİ Parti;
Milletin üstüne giydirilmiş, bir gömlek değildir.
Milletin, kendi sinesinden çıkarttığı, bir tavırdır!
Milletin, kendi sinesinden çıkarttığı, bir duruştur!
Milletin, kendi sinesinden çıkarttığı, bir şuurdur!
Haksızlığa, zulme ve istibdata karşı, şanlı bir itirazdır!
Yolsuzluğa, yoksulluğa, yalanlara karşı, tavizsiz bir mücadeledir!
Millet iradesinin, mavi göğe yükselen, al sancağıdır!
Kimse merak etmesin!
Biz, bu çarpık düzeni değiştirecek, vizyona sahibiz!
Biz, memlekete demokrasiyi getirecek, birikime sahibiz!
Biz, adaleti hakim kılacak, iradeye sahibiz!
Ve biz, 85 milyon için, umudu kalıcı hâle getirecek, tek siyasi partiyiz!
İşte bu yüzden;
Kara, tipiye, borana ve tüm çamurlara rağmen;
Biz hala buradayız, dimdik ayaktayız!
İftiraları, yalanları, dümenleri, boşa çıkarttık!
Karşımıza diktikleri, her türlü engeli, birer birer aştık!
Biz bugüne kadar, karşılaştığımız her zorluğu,
Devlet-millet bir olup, hep birlikte çözdük!
Eminim ki;
bugün yaşadığımız dertleri de;
Devlet-millet el ele verip, hep birlikte aşacağız!
Bizim tek kriterimiz;
milletin oyunu, bizzat ve sadece, milleti temsil etmek için kullanan;
yani, bu kutsal hakkı, siyaset dışı aktörleri, meşrulaştırmak için kullanmayan;
sahici siyasetçilerle, muhatap olmaktır.
Halka rağmen değil;
halka doğru, halk için hareket eden;
halis siyasetçilerle, rekabet etmektir…
Mesele, Cumhuriyeti sözde değil, özde sahiplenmekse;
Mesele, ahde vefa, akde sadakatse;
Mesele, silahlara veda, kan dökmeye de, tövbe etmekse;
Mesele, her türlü musibetin karşısında,
çelikten, sarsılmaz bir, “biz” olmak;
sırtını da, kalbini de, o sapasağlam “bize” yaslamaksa;
BİZ VARIZ!
Çünkü biz, “Konuşan Türkiye’den” yanayız.
Değerli arkadaşlarım;
Bugün;
Çocuklarımız aç.
Gençlerimiz umutsuz.
İhtiyarlarımız yorgun.
Sofralar aşsız.
Haneler bereketsiz.
Memleket, bayram sofrasını unutmuş.
Nevruzundan, baharından kopartılmış.
1920’nin kıymetini bilmedik, 2020’yi kaybettik.
1923’ün kıymetini bilmezsek, 2023’ü kaybederiz.
Ve bu cendereden çıkışımızın, tek yolu, konuşan bir millettir.
Akıl, vicdan ve birliktelikle konuşan bir millet.
Kardeşlikte buluşmuş, meşverette birleşmiş bir millet!
Aynı ateşin üstünden, birlikte atlayabilen bir millet!
Ben bugüne kadar;
Ne, elin sıtmasını kabul ettim;
Ne de, ötekinin, öldürmesine razı geldim.
Ne, kimsenin örsü oldum;
Ne de, başkasının, çekici olmaya razı geldim.
O halde diyorum ki;
Gelin, bu demiri, beraber dövelim.
Gelin, zulmün çekicini, zalimin elinden alalım.
Gelin, o çekiçle, istibdatın zincirlerini kırıp;
o kırık zincirden,
kavuşmanın, dostluğun, kardeşliğin demirini, beraber dövelim.
Biz biliriz ki;
Bir ülkeye, iyilik gelirse, ülkenin her yerine ulaşır.
O iyilik, işte bugün, burada, bu salonda.
Ve Allah’ın izni, milletimizin teveccühüyle;
ilk seçimde, memleketin her yerine ulaşacak!
14 Mayıs, işte bunun miladı olacak!
Kurtla öldüren;
Çobanla yiyen;
Sahibiyle ağlayanlara;
Hep birlikte, hep bir ağızdan;
“Yeter söz milletindir!” diyeceğimiz,
mukaddes bir milat olacak!
Çünkü;
İstibdat onlarınsa, hürriyet bizimdir!
Saray onlarınsa, sandık bizimdir!
Ve zulüm onlarınsa;
MAYISLAR BİZİMDİR!
Hiç merak etmeyin, çok az kaldı!
Bu muhteşem kongre vesilesiyle;
Azminiz, iradeniz, coşkunuz, inancının ve sevginiz için,
her birinize, ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
İl Kongremiz, başta Diyarbakır’ımız olmak üzere,
ülkemize, milletimize ve demokrasimize, hayırlı uğurlu olsun.
Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun!
Bodrum Lugga Otelin sahibi Ak Parti eski ilçe başkanı Yılmaz Algül’ün oğlu Bulut Algül öldü! Babasının gözleri önünde feci ölüm!