35,0502$% 0.02
36,3808€% 0.03
2.940,92%0,72
4.786,00%0,72
19.173,00%0,72
9.915,76%-0,95
3539336฿%-2.53245
MHP İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu, Genel Kurulda yaptığı konuşmada İklim Değişikliği ile mücadeleye dair geniş kapsamlı değerlendirme yaptı. Kalyoncu sıfır atık ve geri dönüşüm konusunda da değerlendirme yaptı. MHP’den sıfır atık açıklaması: Atıklar kaynağında ayrıştırılmalı!
Günümüzün konusu iklim değişikliği, küresel ısınma, emisyon azaltımı ve yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı gerekli çalışmaları yapmaktadır. Fakat iklim değişikliğinin gelecekte meydana getireceği etkileri konusunda önlemler almamız hayatidir. Bu sebeple sürekli gündeme getirdiğimiz yağmur suyu kanalları ve kanalizasyonun birbirinden ayrılması konusu üzerine belediyelerin eğilmesi ve yağmur suyunu depolayarak belediyeler tarafından park, bahçe sulamalarında kullanılması sağlanmalı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının da bu konuda gerekli düzenlemeleri yapması gerekmektedir. Yapılacak yeni binaların hem iklim değişikliğine karşı dirençli şekilde hem de su hasadı yapılacak şekilde planlaması gerekmektedir. Aynı zamanda, belediyeler kayıp kaçak oranlarını düşürmeli, yeşil alan sulamalarında ve özellikle refüj ve kara yollarında yapılacak sulamalarda kapalı basınçlı damla sulama sistemleri kullanmalıdır.
Daha önce önerilerimiz arasında yer alan ve sıklıkla dile getirdiğimiz “suda sıfır kayıp kampanyası” yapılması gerekliliği Tarım ve Orman Bakanlığında karşılık bulmuş ve “suda sıfır israf seferberliği” başlatılmıştır. Bu seferberliğin alanı genişletilmeli, sıfır atık kampanyası yapıldığı gibi “suda sıfır kayıp kampanyası” başlatılarak suyumuza sahip çıkmamız gerekmektedir.
Sıfır atık kampanyası demişken, biz bu kampanyayı destekliyoruz fakat biz desteklemekle beraber atıkların kaynakta ayrıştırılması gerektiğini de söylüyoruz. Eğer kaynakta ayrıştırma yaparsak sosyoekonomik açıdan büyük faydalar sağlayacağı da ortadadır. İklim değişiminden ilk önce etkilenecek canlılar endemik türlerdir, bu endemik türlerin yaklaşık yüzde 40’ı da tıbbi aromatik bitkilerdir. Bu türlerin kaybı sadece biyoçeşitlilik açısından değil ekonomik açıdan da büyük zararlara sebep olacaktır. Doğal ekosistemde yaşanacak kayıplar toplum üzerinde doğrudan etki yapacaktır, bunun için “daha fazla yeşil ve daha az beton” demeliyiz.
Millet bahçeleri, ülkemize kazandırılan güzellikler arasında yer alırken, botanik bahçesi hüviyeti kazanmalıdır. Millet bahçeleri, botanik bahçesi gibi düzenlenir ve bu bahçelerde bölgenin yerel bitkileri kullanılırsa birçok fayda birden sağlayabilir. Özellikle, geniş arazilere sahip millet bahçelerinde klimatik seralar oluşturulmalı, bölgeye özgü endemik türler için planlanmalı ve gelecekte yok olmamaları için en iyi şekilde korunmalı ve denetlenmelidir. Aynı zamanda ilk ve ortaöğretimde okuyan gençlerimiz için de bir çevre bilinci oluşturmaya katkı sağlayacağı kanaatindeyiz. Daha önceki konuşmalarımda da dile getirdiğim gibi şehirlerimizin tamamı hava koridorları açısından incelenmeli, hava koridorları oluşturulmalı, ısı adası oluşabilecek alanlar belirlenmeli ve bu alanlarla ilgili çalışmalar bir an önce başlatılmalıdır çünkü sıcaklık artışları, şehirlerde ısı adalarının oluşumunu artıracak ve bu alanlarda doğrudan sağlık sorunlarına neden olacaktır.
Bakanlığınız açısından bir başka önemli konu da deniz seviyelerinin yükselmesidir. Bir an önce bu yükselmeler öngörülerek kıyı şeritlerimiz, kültürel varlıklarımız buna göre şekillendirilmelidir. Önlem alınacak öncelikli alanlar belirlenmeli ve bu alanlarda ne tip önlemler oluşturulacağı da bir an önce planlanmalıdır. Deniz seviyesi yükselmesi, birçok şehrimiz ve vatandaşımız için büyük bir risk oluşturmaktadır. Bunların yanında 25 nehir havzasında havza yönetim planları yapılmış ve bu yönetim planlarının bir kısmı uygulamaya sokulmuştur fakat hâlen akarsularımız kirlenmeye devam etmektedir. Bu durumun bir an önce önüne geçilmesi gerekmektedir. Günümüzde dahi birçok ilçemizde hatta ilimizde atık su arıtma tesisi bulunmamakta ve atık sular doğrudan akarsularımıza verilmektedir. Bunların yanında atık su arıtma tesisleri olan her işletmenin ve kurumun çok sıkı bir şekilde denetlenmesi gerekmektedir. Bu denetimler sadece atık su çıkışında değil aynı zamanda alıcı ortamlarda da yapılması gerekmektedir. Denetimler sadece sularımızda değil, çevreyi kirletebilme kapasitesine sahip her alanda yapılmalıdır.
Sayın milletvekilleri, vatan, toprağıyla suyuyla Türk milletine aittir, kutsaldır, korunması gerekmektedir, Türk milleti bu vatan toprağında ebediyen var olacaktır. Bu sebeple, bugün kullandığımız su, ektiğimiz toprak, yetiştirdiğimiz başak ve soluduğumuz hava Türk milletinin gelecek nesilleri için paylaşması gereken kutsallarıdır. Milliyetçi Hareket Partisinin çevreye yaklaşımı, Türk milletinin binlerce yıllık bütünlükçü bir evren anlayışının tezahürüdür. Merhum Başbuğ’umuz Alparslan Türkeş’in Dokuz Işık’ta ahlakçılık ilkesini açıklarken ifade ettiği gibi “Tabiat kanunlarıyla uyumlu olmak Türk ahlakının belirleyici unsurlarından biridir.” Başbuğ’umuz diyor ki: “Bizim ahlakçılığımızın dayanacağı temeller şunlardır: Türk ahlakı Türk geleneklerine, Türk ruhuna, Türk milletinin inançlarına uygun olacaktır. Türk ahlakı, hiçbir zaman tabiat kanunlarına aykırı olmayacak, tabiat kanunlarıyla da bağdaşan birtakım temellere dayanmış bir ahlak olacaktır. Ahlakçılıkta gözeteceğimiz, araştıracağımız şeylerden biri de Türk ahlakının Türk milletinin yükselmesi, yaşaması ve korunmasını sağlamaya yarayacak esasları içinde toplaması olacaktır.” Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli, 8 Haziran 2021 tarihli konuşmasında aynı çizgiyi herkesin anlayacağı kadar açık ve veciz biçimde ortaya koymuştur. Muhterem Genel Başkanımızın ifadeleriyle söylersek “Bizim milliyetçilik anlayışımızda çevrecilik ana eksenlerden biridir. Çevre demek insanlığın çehresi, medeni olmanın çağrısı demektir. Çevre demek aynı zamanda vatan demektir. Çevreye hürmet çağın şifrelerini çözmenin, huzurlu ve mutlu bir hayatın ilk şartıdır.”
Sayın milletvekilleri, Başbuğ Alparslan Türkeş ve liderimiz Devlet Bahçeli tarafından çizilen milliyetçi hareketin siyaset anlayışı nasıl şahsi çıkar heveslerini aşmayı emrediyorsa milliyetçi siyasetin vatan anlayışı da siyasi sınırları aşan bir derinliğe sahiptir. Başbuğ’umuzdan ve liderimizden aldığımız ilhamla tekrarlıyorum: Vatan haritalardaki bir hudut çizgisinden ibaret değildir. Bu vatanın kurdu, kuşu, deresi, gölü, denizi, havası ve toprağı -en kıymetlisi, bu toprağı- Türk vatanı kılan bütün insanları hep birlikte millî vatanı oluşturmaktadır. Tek bir çakıl taşı da tek bir insanı veya tek bir otu, bir buğday başağı vazgeçilesi değildir. Çevre bilincimiz ile vatan bilincimiz birbirinden ayrılamaz. Toprağı ana vatandan ayırmak, birtakım insanları millî bütünden koparmak isteyen bölücüye nasıl hasım ve düşmansak vatan toprağını aşındıran erozyona da kirlenmeye de çölleşmeye de duyarlı ve uyanık durumdayız.
Son söz olarak, doğanın, doğal çevrenin sürekliliğine hassasiyet gösteren bütün insanlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz ancak, güya çevre koruma duyarlılığıyla kitleleri devletle karşı karşıya getirmeye uğraşan çevresel terörün farkında olduğumuzun da altını çizmek istiyorum.
Ak Parti’ye yumruk tepkisi gösteren İYİ Parti kendi partilisinin yumruğuna sessiz!