34,4465$% 0.3
36,3032€% 0.16
2.836,84%0,10
4.835,00%0,20
19.341,00%0,20
9.389,62%-0,33
3119350฿%-0.62296
Aziz milletimin vekilleri, Salı günü bu kürsüde rahatsızlanan, tedavi altına alındıktan iki gün sonra ebediyete uğurladığımız Kocaeli Milletvekilimiz çok değerli Hasan Bitmez’e Allah’tan rahmet diliyorum; ailesine, siz milletvekili arkadaşlarına, milletimize başsağlığı diliyorum.
Geçen yıl bize emanet ettiğiniz bütçeyi nasıl değerlendirdiğimizi, milletimiz için ne tür hizmetler ortaya koyduğumuzu sizlere arz etmek; gelecek yıl yapacağımız hizmetler için ayrılan kaynağı takdirlerinize sunmak için huzurlarınızdayım. Her birinizin ve ekranları başında bizleri izleyen vatandaşlarımızın göstereceği teveccüh için teşekkür ediyor, sizleri şahsım ve Bakanlığım adına saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında daha önce sık sık beyan ettiğim bir hakikati ısrarla vurgulamak istiyorum. Sağlık hizmeti tüm siyasi düşüncelerin üstündedir. Sağlık hizmetlerine yönelik değerlendirmeler de tüm siyasi düşüncelerin üstünde olmalıdır. Sağlık hizmeti verenler birbirleriyle yıpratıcı rekabetlere girmezler. Sağlık hizmeti de yıpratıcı, gözden düşürücü rekabetin konusu olmamalıdır. Sağlık hizmetinin amacı sağlığı korumak ve hastalarımızı iyileştirmektir. Sağlık hizmetlerine ve stratejilerine yönelik eleştiriler de iyi olanı muhafaza etme, iyileştirme amacı taşımalıdır. Sağlık hizmetinde hastalar arasında ayırım gözetilmez; bu eşitlik birleştiriciliktir, 86 milyona yönelik birleştiriciliğe zarar verilmemelidir.
Bu anlayış çerçevesinde olsun ya da olmasın, Bakanlığımın bütçesi hakkında söz alan milletvekilleri Sayın Turhan Çömez, Sayın Ahmet Eşref Fakıbaba, Sayın Pelin Yılık, Sayın Ayşe Sibel Ersoy, Sayın Heval Bozdağ, Sayın Hüseyin Olan, Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu, Sayın Kayıhan Pala, Sayın Gamze Akkuş İlgezdi, Sayın Mühip Kanko, Sayın İsmail Güneş, Sayın Ümmügülşen Öztürk, Sayın Halit Yerebakan, Sayın Orhan Ateş, Sayın Sevan Sıvacıoğlu, Sayın Erol Keleş, Sayın Cemalettin Kani Torun, Sayın Mustafa Kaya, Sayın Selçuk Özdağ’a teşekkür ediyorum.
Bütçemiz hakkında görüş beyan edenlerin düşünceleri üzerinde titizlikle durduğumuzu bilmenizi isterim. Şahsıma, temsil ettiğim Bakanlığa yönelik yapıcı, iyi niyetli her eleştiriyi vatandaşlarımızın memnuniyetini artırmak için birer imkân olarak gördüğümüzden emin olun. Sizler milletimizin sesisiniz, icraata yönelik eleştiri ve önerileriniz vatandaşımıza vereceğimiz hizmetin daha üst seviyelere ulaşması için fırsattır. Kastettiğim eleştiriler ahlakın, nezaketin sınırları içinde olan eleştirilerdir, bu yüce çatı altında söylenmesinden hicap duyulacak sözler değildir.
Kıymetli milletvekilleri, 2023 yılı birçok acıyı, felaketi yaşadığımız çok zor bir yıldı. Deprem felaketi, yangınlar, sel baskınları, fırtınalar 2023 yılında enerjimizi, moralimizi büyük oranda tüketti. Buna rağmen, cumhuriyetimizin 100’üncü yılını yaşıyor olmak geleceği aydınlatan bir ışık gibiydi. Bugün, tam bir birlik içinde, cumhuriyetimizin kurucu iradesinin atılganlığına, fedakârlık ve azmine yaraşır bir çaba içinde olmalıyız, o gün önümüze konan muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma hedefine ulaşmalıyız. Sorumluluğumuz apaçık ortadadır. Bu vesileyle, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını hürmetle anıyorum. Var olsun cumhuriyet, var olsun millet, var olsun devlet. Ve bu sözlerime şunu eklemek istiyorum: Bizler hekimler, sağlık çalışanları, sağlık ordusu olarak 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ulaşan Bandırma Vapuru’ndaki 3 tıbbiyelinin; İbrahim Tali Öngören’in, İbrahim Refik Saydam’ın, Behçet Adil Feyzioğlu’nun yolundan gidiyoruz. Çatısı altında bulunduğumuz bu Meclis, her toplantısında ilk toplantısından ilham alıyor.
Değerli milletvekilleri, 6 Şubat sabahı ülkemiz hiç görülmemiş bir felaketle karşı karşıyaydı. Hâlen acılarımız taze. Yıllar boyu sürecek bir yas içindeyiz. Bu büyüklük ve yaygınlıktaki depremler, olabilecek en büyük yıkımların saniyeler içine sıkıştığı olaylardır. Maddi hasar telafi edilebilir, hayatta kalanların ruhlarındaki hasar on yıllar boyunca sürer. Bir kez daha, Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya, Elâzığ ve Hatay halkına, tüm ülke insanına başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Kaybedilen canların hatıralarına saygı için sözlerime kısa bir ara veriyorum.
10 ilimizde yıkımlara, çok büyük can kayıplarına yol açan, birbirini izleyen 2 büyük depremde milletçe kardeşlerimizin imdadına koştuk, eşi görülmemiş bir dayanışma sergiledik, devletimiz bütün imkânlarıyla yaraları sarmaya çalıştı; bu çaba devam ediyor. Milletimiz devletinin yanında dağ gibi durdu. Bu süreçte eksiklerimiz, noksanlarımız olmadı mı? İster istemez oldu. Daha iyisi yapılamaz mıydı? Daha iyisini de yapabilirdik. Fakat şu unutulmamalı: Felaketlerin eli ayağı bağlayıcı tarafları vardır; imkânlarınız size yetmeyebileceği gibi, o şok içinde mevcut imkânları en rasyonel şekilde kullanamayabilirsiniz.
Değerli milletvekilleri, şu sözüm yüreğinizde yankısını bulsun isterim: Sağlık Bakanı olarak elimden gelen ne varsa, kaybedilen canların, yıkılmış şehirlerin acısını içime gömerek, gece gündüz demeden yapmaya çalıştım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Elbette, her ihtiyaca yetişemediğim, her sorumluluğa yetemediğim zamanlar da oldu, bunlar için sizlerin huzurunda vatandaşlarımızdan helallik isterim.
Kıymetli vekiller, deprem bölgesinde verdiğimiz hizmetlerin yanı sıra eşi benzeri görülmemiş bir şey daha yaptık; 50 bini aşkın yaralıyı deprem bölgesinden hava, kara ve deniz yoluyla güvenli alanlardaki hastanelerimize sevk ettik. Bu operasyon, dünyada 2’nci bir örneği olmayan bir acil sağlık müdahalesi operasyonuydu. Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Sayın Tedros’un deprem bölgesi ziyaretinde hayretini ve şaşkınlığını saklayamadığı bir konuydu, “Bunu nasıl başardığınızı hepimize anlatın, örnek olun.” ricasında bulundu. Bunu, bu millet ve onun evlatları olan sağlık çalışanlarımız başardı; huzurlarınızda bütün sağlık camiamıza şükranlarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Örneği olmayan bu operasyon, Sayın Cumhurbaşkanımızın irade ve idaresinde bir araya gelen Millî Savunma Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız, Adalet Bakanlığımız, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız ve bağlı kuruluşlarının en az bizim kadar çalışmasıyla gerçekleşti. O dönem birlikte görev yaptığımız Değerli Bakan arkadaşlarıma ve kendilerine bağlı tüm mesai arkadaşlarına gösterdikleri dayanışma ve destek için huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, aziz milletimizin genlerinde, fertlerinde “Devlet iradesinde bunu yapmak mümkün değil.” sözüne karşı kararlı bir itiraz vardır. “Mümkün değil.” sözüne verilen cevap “Hayır, mümkündür.” sözüdür. Siyasi hayatta da tarafların anlayışı esasen bu olmalıdır. Siyaset, kanaatimce hizmete çelme atmaktan, yapılanı toplum nazarında değersiz göstermekten imtina etmelidir, hele bu sağlıksa, hele depremzedelerin ihtiyaçlarıyla ilgiliyse. Bakanlık olarak bunu maalesef yaşadık.
Deprem bölgesi adına en üzücü tecrübelerimden biri şu oldu: Acil ihtiyaçlar için giriştiğimiz işlere “göz boyama” yaftası vuruldu. Kimlerin göz boyamaya çalıştığı ise iki ayı bulmadan ortaya çıktı. “İmkânsız” diyenler ile “Biz yaparız.” diyenler de bir kez daha ayrıştı. Omuz vermek varken yükün altına gireni töhmet altında bırakmak hiç vicdana sığar mı? Felaket üzerinden siyaset yapmayı akıl kabul eder mi?
Hatırlayalım, özetle olay neydi? Defne Devlet Hastanesinin yapımı başlarken “Altmış günde hastane yapılamaz, bu bir göz boyamadır.” propagandası yapıldı. Temsilî bazı görselleri gösterenler “Yapacağınız hastane bu mudur?” dedi. Defne Devlet Hastanesi altmış gün dolmadan, elli yedinci gününde hasta kabulüne başladı.
İddia ve itham sahipleri hastaneyi ziyaret ettiler mi? Sözlerinden utandılar mı? Hakkımızı teslim ettiler mi? Milletimiz hayır dualarıyla hakkımızı teslim etti. Hizmet onun sahibine ulaştı. Hastanemizin girişindeki büyük duvara Nurettin Topçu’nun bir sözünü yazarak ne için, hangi duygularla çalıştığımızın ifadesini taşıdık; “İnsanlık merhamet üzerine kuruludur.” Bu sözü açarsanız şunu da görürsünüz: Devlet merhamet üzerine kuruludur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Aziz milletvekilleri, Sağlık Bakanlığı bütçesinin komisyon görüşmeleri sırasında yıllardır acımasızca eleştirilen şehir hastanelerimiz için neler yaptığımızı izah ettim. Tahmin ediyorum ki ister iktidarı temsil etsin, ister muhalefeti temsil etsin tüm üyeler konuya tüm açıklığıyla vâkıf oldular. Yüce Meclisten, sizlerin oyları ve hüsnü kabulüyle geçen bir yasayla kamu-özel iş birliğiyle yapılan şehir hastanelerimizin yüklenicilerinin gelirleri için bir düzenleme yaparak, ödenecek bedel için aşılamayacak bir sınır koyduk ve böylece öngörülebilir, sürdürülebilir bir sağlık hizmeti sunumunu da koruma altına aldık. Destek veren bütün vekillerimize canıgönülden teşekkür ederim. Tüm şehir hastanelerimiz için anlaşma süreleri boyunca ödenecek en yüksek tutarın sınırı sizler sayesinde belirlenmiş oldu ancak çok önemli bir adım daha attık. Yapılan düzenleme ve değişikliklerle, sözleşmelerde yapılan mahsuplaşmalarla yirmi beş yıl olan sözleşme sürelerini ortalama on yedi, on sekiz yıla indirdik. Vatandaşlarımıza en yüksek kalitede hizmet verirken onların vergileriyle bize emanet edilen kaynağı da en verimli şekilde kullanmaya gayret ettik. Yanlış anlaşılmasın, bunun için bir teşekkür bekliyor değiliz, bu bizim görevimizdi ama bir ricamız var: Eleştirirken insaf ve vicdan terazisinden gözünüzü ayırmamanızı bekliyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Kıymetli milletvekilleri, konuşmanın şu ana kadarki kısmı belli başlı konu ve olaylara prensiplerden hareketle bakma amaçlıydı, şimdi ise çalışmalarımızın bir kısmını sizlere başlıklar hâlinde sunacak, devamında da sayısal verileri fotobloklarda göstererek bazı açıklamalarda bulunacağım. Başlıkları sıralıyorum: Sağlıkta bir reform gerçekleştirdik “Beyaz Reform” adını verdiğimiz bu değişim hekimlerin kamuya geçişini sağladı; kanıtlarını sayısal verilerle birazdan ortaya koyacağım. Dünya da eşi görülmemiş bir yasa çıkararak malpraktis davalarına ilişkin düzenlemeyle bu Meclis sorunu kökten çözdü. Sağlıkta Şiddet Yasası’nı çıkararak biz sağlık çalışanlarına kanuni en güçlü korumayı sizler getirdiniz. Yükseköğretim mezunu tüm sağlık çalışanlarının 3600 ek göstergeden faydalanması sağlandı, hekimlerimizin emekliliklerine dair özlük haklarında önemli iyileştirmeler yapıldı. İntern hekimlerle, diş hekimliği fakültesi son sınıf öğrencilerine yapılan ödemeler asgari ücret düzeyine çıkarıldı, yapılan her hizmetin karşılığının olduğu bir teşvik sistemine geçildi. Deprem bölgesinde 6 devlet hastanemizi hizmete açmış durumdayız, bunlar: Defne, Samandağ, Arsuz, Hassa, İskenderun ve Belen devlet hastaneleridir. Antakya, Erzin, Altınözü, Payas, Oğuzeli, Nurdağı, Kahramanmaraş, Nurhak, Türkoğlu ve Çelikhan’da toplam 1.588 yatak kapasiteli 10 acil durum hastanemiz yaklaşık dört ay sonra hizmete açılacak. Hatay, Kahramanmaraş, Malatya şehir hastanelerinin proje çalışmaları başladı. Acil sağlık istasyonlarının sayısı 3.393’e ulaştı. Ambulans sayısını 5.986’ya çıkardık. Görevi medikal kurtarma olan UMKE çatısı altında “UMKE Atak” adını taşıyan yeni bir birim kurduk, bu ekipler medikal arama ve kurtarma çalışması yapıyor. Beyaz Kod uygulamasının yanında, Gri Kod uygulamasına da pilot olarak başladık. Çalışmalarımız sonucunda Beyaz Kod sayısı bir milyonda 23’ten bir milyonda 12’ye indi. Tüm kaynaklarımızın yaklaşık üçte 1’ini koruyucu hekimlik için kullandık. Bebek ve anne ölümlerini önemli ölçüde azalttık. Aile hekimlerinde yapılan muayene sayısını yüzde 31, tüm muayenelerin sayısını yüzde 20 artırdık. Kısa adı “YAŞAM” olan Sağlıklı Yaş Alma Merkezlerimizi hayata geçirdik. Uygulamaya 80 yaş üzeri vatandaşlarımızdan başladık. İlk üç ayda 68.849 vatandaşımıza ulaşıp 35.836’sını evlerinde ziyaret ederek hizmet götürdük. Evlilik öncesi SMA taşıyıcı tarama programı kapsamında 1 milyon 100 binden fazla çifti taradık. Yenidoğan SMA taramasında 1 milyon 400 binden fazla bebeğimizi taradık. Erken tanı, tedavi başarımızın yüzde 90’ın üzerine çıkmasını sağladı. Aile diş hekimliği uygulamasını 3 ilimizde pilot olarak başlattık. 42 aile diş hekimliği biriminde 10 bini aşkın çocuğumuza ve ailelerine ulaştık. Bakanlığımıza bağlı hastanelerimizde toplam yatak kapasitesi 171.932’ye yükseldi. Nitelikli yatak kapasitemiz 13 kat arttı. Kocaeli, İzmir, ve Gaziantep şehir hastaneleri tamamlandı ve hasta kabulüne başlandı. 17 şehir hastanemizde toplam 28 bin yatak kapasitesiyle hizmet veriyoruz. Toplam yatak kapasitesi 6 bine ulaşan 5 şehir hastanemizi genel bütçe kaynaklarıyla inşa ettik. Yatak kapasitesi 15 bini bulacak olan 12 şehir hastanemizin genel bütçeden yapımı devam etmektedir.
Kullanılan her 100 kutlu ilacın 91’i, değer bazında ise yüzde 58’i artık ülkemizde üretiliyor. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumumuzun hizmet nitelik seviyesi Dünya Sağlık Teşkilatı tarafından 3’e yükseltildi. Böylece, verdiğimiz ruhsatların uluslararası tanınırlığını en yüksek seviyeye çıkardık. Hepsi görevimizdi, görevlerimiz için gayret sarf ettik, eksiklerimiz olabilir onları en kısa sürede tamamlayacağız.
Şimdi üstlendiğimiz yeni görevler bulunuyor, bunları da yerine getirmek için üstün bir çaba içinde olacağız. Yeni görevlerimizden bazılarını sıralıyorum: Sağlık vadisini kurma çalışmalarını başlattık. Yeni nesil sağlık teknolojileri ülkemizde geliştirilerek tüm dünyaya ihraç edilmiş olacak. Nadir hastalıklar için hücre ve gen terapisi hastanesini kuruyoruz, böylece en güncel tedaviyi kendimiz geliştirerek uygulayacağız. Şehir hastanelerimizin akademik yapılanması için sağlık akademisi kurma çalışmalarımız devam ediyor, şehir hastanelerimiz eğitim ve araştırma üssü olacak. Aile diş hekimliği uygulamasını 81 ilimize yaygınlaştıracağız. Bağımlılıkla mücadele için rehabilitasyon amaçlı BAHAR merkezlerini hayata geçiriyoruz. İnşaatı devam eden yeni nesil BAHAR merkezimizin ilki altı ay sonra Sancaktepe’de hizmete başlayacak. Bu yıl için 10 büyük şehirdeki merkezlerimiz yatırım planına alındı, çok kısa sürede tüm büyük şehirlerimiz bu merkezlere sahip olacak. Ankara’da 480 diş ünitli ağız ve diş sağlığı eğitim ve araştırma hastanesi bu yıl hizmete açılacak. Hıfzıssıhha Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Üretim Merkezimizin inşaatını tamamlayarak pilot üretimlere 2025 yılında başlayabileceğiz. Hedefimiz, ülkemizin ihtiyacı olan aşıların tamamının Türkiye’de üretilmesi. Çocukluk Çağı Bağışıklama Programı’mızdaki 3 aşımız yani kuduz, Hepatit A ve suçiçeği teknoloji transferiyle ülkemizde üretilecek; bağışıklama programındaki diğer tüm aşılar Hıfzıssıhhada üretilecek; 2028’de tüm aşılar yüzde 100 Türkiye’de üretilir olacak.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) – İnşallah.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Sağlık turizminde her Türkiye markasını tüm dünyaya tanıtacağız. Tip 1 diyabet hastaları başta olmak üzere, diyabet hastalarımızın kullanımına sunmak üzere sürekli glikoz ölçüm sistemlerini tamamen yerlileştiriyoruz. Molekülden itibaren ülkemizde geliştirilmiş en az 3 biyoteknolojik ilacın klinik araştırmasını bu yıl başlatacağız.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın az önceki kısmına dair size rakamlarla, net açıklama sözü vermiştim. Her bir konu için zaman yetmez fakat bilin ki her sorunun cevabı var. Çoğu cümlem kelimeler yerine sayılarla da kurulabilirdi. Öncelikle “hasta garantili şehir hastaneleri” efsanesinden başlıyorum. Kamu-özel iş birliğiyle yapılan şehir hastaneleriyle ilgili bitmek bilmez eleştiriler var “Böyle hastane olmaz.” “Bu büyüklükte yapılmaz.” “Bu, her geçen gün bütçeyi yutan hastaneler memleketin başına bela olacak.” gibi eleştirileri hep duyuyoruz. Bazılarımız için anlaşılması üç yıl kadar sürdü. Bunu ben özellikle tablolarla açıklamak istiyorum. Şehir hastanelerinin kamu-özel iş birliğiyle yapılan bütçe içindeki harcama durumları yani bütçe içindeki payları. 2 tabloyu görüyorsunuz; üstteki tablo kullanım bedeli artı hizmetleri, alttaki tablo sadece kullanım bedelini içeriyor. Kullanım bedelinin en yüksek olduğu dönem yüzde 10,5’le 2022 yılında. Hizmetle birlikte kullanım bedeli 14,3. 2022’den sonra 2023’te 12,3’ten 8,7’ye iniyor. Gelecek yıl yani 2024 bütçesinde hizmet dâhil kullanım bedeli 14,3’ten 11,4’e; kullanım bedeli ise 10,5’tan 7,9’a iniyor. Burada her geçen gün artık bundan sonraki süreçte şehir hastanelerinin giderleri toplam bütçe içerisinde bütçeyi yutmayacak, giderek bir azalım içinde olacak; bu tablo bize bunu gösteriyor.
ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Bakan, çok yüksek miktarda deprem harcamaları girdiği için, o sizi yanıltmasın, deprem harcamalarını çıkartarak baktığınız zaman pay yükseliyor.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Hayır, 2022’yi de söylüyorum.
ERHAN USTA (Samsun) – Deprem girdi.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – 2022’yi de söylüyorum. Niye olduğunu söyleyeceğim, şimdi buradan görelim. Demin bahsetmiştim, şimdi söylüyorum.
ERHAN USTA (Samsun) – “Bulk” bir harcama girdi.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Erhan Bey, söylüyorum.
Şimdi, demin bahsettiğim… Dedim ki: Üç yıl önce bu Meclisten geçen bir yasayla şehir hastaneleriyle ilgili kamuyu korumak üzere bir tavan uygulaması getirdiniz, siz getirdiniz ama bunun uygulamasını biz yaptık. Şehir hastanelerinin bundan böyle en üst tavanı var.
CEVDET AKAY (Karabük) – Zamanında bitmiyor ama Sayın Bakanım, gecikmeli şeyler var.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – En üst tavanda ödenebilecek toplam rakam 27,5 milyar euroyu asla geçemeyecek; bunun altında olabilir, üstünde olamaz. Toplam yirmi beş yıllık sürede verilebilecek nominal değerden bahsediyorum. Birim metrekare maliyeti ne? 27,5’u esas alarak söylüyorum: 2.421 euro nominal değer. Peki bu nominal değeri bugüne getirdiğimizde 1.465 euroyla bir şehir hastanesini cihazlarıyla birlikte, altyapısıyla birlikte, çevre düzenlemesiyle birlikte mal etmiş oluyoruz.1.465 euroyla bir şehir hastanesini en ileri teknolojiyle donatarak, çevre düzenlemesi ve altyapısı dâhil olmak üzere kim yaparsa biz almaya hazırız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Eğer yapılmamış olsaydı, bugün, bu şehir hastanelerini bu maliyetlerle yapmak mümkün olmazdı. Kamunun üzerinde şehir hastanelerinin yükü artık söz konusu değil.
Peki, bununla birlikte ne yaptık? Demin konuşmamda: Her konuşmanızda “yirmi beş yıl” diye söylüyorsunuz; biz, bu yirmi beş yıllık süreci, sözleşmedeki gereklilikleri yerine getirip getirmeme durumlarını göz önüne alarak kıstık dedim. Örnek veriyorum: İzmir, yeni açıldı, kaç yıl kesmişiz? On yıl üç ay. Kocaeli, kaç yıl kesmişiz? Dokuz yıl sekiz ay, son dönem açılanlardan bahsediyorum. Etlik, kaç yıl kesilmiş? Yedi yıl on ay. Çam Sakura, kaç yıl kesilmiş? Yedi yıl. Bilkent, kaç yıl kesilmiş? Üç yıl bir ay. Yani yirmi beş yıl değil, bütün şehir hastaneleri ortalama on yedi-on sekiz yıl sonra devletin olacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Özel hastaneler… “Özel hastanelere her geçen gün imkânlar tanınıyor, özel hastanelerin her geçen gün kayrıldığı” söyleniyor. Doğrusu ne? Nereden anlayacağız? Özel hastanelerin sağlık harcamalarındaki payını görelim. Gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki özel hastanelerin payı: Kamunun 3,9 görüyorsunuz. Peki, 2018’den bu yana son beş yılda özel hastanelerin payı plato çiziyor mu, bir artış var mı? Ve 2022’nin de 0,9 olduğunu da söylemek istiyorum. Kamu mu büyümüş, özel mi büyümüş? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yatak sayısı… “Hastane sayıları 2002’den bu yana bilmem yüzde 300 oranında arttı.” Hastane sayıları 10’lu, 20’li, 30’lu yatakları geçin, toplam büyüklükleri bizim için önemli. Toplam yatak kapasitesi ne oldu? Toplam yatak kapasitesi -2018 yani son beş yıldan önceki beş yıldan bahsediyorum- kamuda ne kadar artmış? 11.959 yani ortalama 12 bin. Özel sektör ne kadar artmış? 2018’den önceki beş yıldan bahsediyorum. Yaklaşık 12 bin. Kamu 12 bin artarken özel sektör de 12 bin artmış; aynı oranda artmış. Peki, 2018’den bu yana yani son beş yılda yani “Son beş yılda özel sektör giderek daha da büyüdü.” dediğiniz beş yıldan bahsediyorum; kamu ne kadar artmış? 12 binken 32.281 artmış; 2,7 kat, 3 kata daha yakın. Özel sektör ne olmuş? 3.747 yani kamuya göre dokuzda 1 oranında ancak artabilmiş. Kamu mu büyümüş, özel mi büyümüş? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Uzman hekimler… Yani “Hekimler özel sektöre gidiyor.” “Hekimler yurt dışına gidiyor.” Önce özel sektörden bahsediyorum, sonra yurt dışına geleceğim.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – Gitmiyor mu?
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Ben sadece uzman hekimleri verdim, pratisyen hekimleri koymadım. Uzman hekimlerimiz; 2022 Eylül yani -ağustos- Beyaz Reform’dan sonra kamuda 7.065 artış oldu, özel sektörde 1.112 azalış oldu yani Beyaz Reform’dan sonra kamuya yöneliş arttı. Bunu bütün sağlık sektörüyle ilgili olan -aramızda olanlar da olabilir- herkes bilir. Beyaz Reform’dan sonra özel sektörden artık hekimler kamuya dönüş yapıyor. Kamu mu büyümüş, özel sektör mü büyümüş? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Demin bahsedildi “Hasta özel hastanelere yönlendiriliyor, özel hastanelerde sayılar arttı, özel hastanelerde bakılan hasta sayısı arttı; kamuda azalış var.” Hasta sayılarına bakalım: 2018 -son beş yıldan bahsediyorum- Bakanlığın ameliyat sayılarını veriyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen sözlerinizi tamamlayın.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Sayın Başkanım, daha epey bir var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Zannediyorum, Meclis bu tabloları görmekten mutlu olur. Milletimiz de görsün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Oluruz, oluruz.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Arkadaşlara göster sen, arkadaşlarına mailine at.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Yaptıklarınız yapacaklarınızın teminatı.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Ameliyat oranları: Beş yıl önce Bakanlığımızın ameliyat oranı toplam ameliyat sayıları içinde -üniversite, özel ve kamu- yüzde 76 iken 79’a çıkmış. Peki, özel sektör ne olmuş? Özel sektör 2018’de yüzde 15 iken yüzde 13’e inmiş. Özel sektör mü büyümüş, kamu mu büyümüş?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Suriyeliler dâhil mi kamuda?
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Muayene sayılarını söylüyorum: Muayene sayıları beş yıl önce yüzde 53 iken 55’e çıkıyor.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – İnsanlarda para mı kaldı özele gitsin?
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Özel sektörde ise yüzde 29 iken 2018’de, şu an yüzde 26. Kamu mu büyüyor, özel mi büyüyor? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – Kamu büyüyor, halk fakirleşiyor.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Hekim göçü: Hekim göçü olayını da görelim. Hekim göçü için, özellikle Beyaz Reform sonrası artık azaldığından, kamuya dönüşün arttığından emin olun. Vatandaşımız müsterih olsun. Bunu, emin olun, bizim hekimler biliyor, Meclis de bilsin. Buradan söylüyorum: İyi hâl belgesi alınır yurt dışına gidince. Bu üstteki tablo, otuz yedi gün önce yani 9 Kasımda ben Komisyonda bu tabloyu vermiştim, bunu şimdi güncelledim yani otuz yedi günde ne değişti, onu da vermiş oluyorum. Geçen yıl iyi hâl belgesi alan 1.359 hekim, yurt dışına gidişini tahmin ettiğimiz, bu 1.359 hekim…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bakanım, lütfen, son kez uzatıyorum, lütfen.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – On dakika gibi uzatırsanız…
BAŞKAN – Sayın Bakanım, lütfen efendim.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Başkanım, bitiriyorum ama on dakika istiyorum.
BAŞKAN – Son sözlerinizi alalım Sayın Bakanım.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – 1.359, bu yıl 1.321 ama 1.359 iyi hâl belgesi alan, Emniyet bilgisiyle yurt dışında bulunan 450 kişi. Bu yıl 1.321 kişi, Emniyet bilgisiyle 401 kişi yurt dışında yani hepsi yurt dışına gitmiyor, yurt dışına giden 401. Peki, bu arada otuz yedi günde ne oldu, 16 Aralık itibarıyla söylüyorum: 1.359 olan 450 kişiydi, 395’e indi, dışarıdan ülkeye giriş var, 450’den 397’ye indi. 2023’ün 1.051 olan sayısı ise 401’di, bu 401 otuz yedi gün içerisinde 373’e indi yani son otuz yedi günde bile 80 kişiye yakın ülkemize geri dönüş var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İyi hâl belgesi alanların üçte 1’i, toplamı 370 gibi bir sayıdan bahsediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen tamamlayalım, lütfen.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – İngiltere’de 18 bin, Almanya’da 18.500 kişi yurt dışında. Bizim 18 bin kişimiz mi yurt dışında? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, hastanelerimizin duvarına astığını sözü hatırlatmıştım. İnsanlık merhamet üzerine kuruludur, bunu vicdanla harmanlarsak merhamet acımak değil, acıtmamaktır, acıtmama sorumluluğumuz var.
Tüm dünyanın gözleri önünde Gazze’de bir insanlık dramı yaşanıyor. Dillerin sustuğu kulakların tıkandığı, gözlerin kapatıldığı bir katliamla karşı karşıyayız. Hiç kimse “Katliam bizi ilgilendirmez.” diyemez ve hiç kimse fosfor bombaları atılırken sessizliğe bürünemez, uykusunun karanlığına çekilemez. Kayıtsızlık sessizce zalimin safına geçmektir. İnsan olmanın gereği zalime karşı çıkmak, mazlumun yanında olmaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Sayın Başkanım, az kaldı, bir beş dakika verseniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Gülüşmeler)
BAŞKAN – Sayın Bakanım, lütfen, Divanı zorda bırakıyorsunuz.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Beş dakika, lütfen… Bitiyor, beş dakika, bitiyor, yeni bir tablo yok.
BAŞKAN – Beş dakika yok Sayın Bakanım.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Tabloları kıstım ben, tabloları kıstım.
BAŞKAN – Lütfen, Sayın Bakanım. İçişleri Bakanımızdan keseceğiz artık.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Oradan kesmeyelim.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Bekir Bey, bize bir dakikayı vermiyorsun, bir dakikayı çok görüyorsun…
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Toplumlar bu tavrı göstermektedir. Devletin çıkarları ile toplumların vicdanı arasında onarılmaz bir çatlak var. Bomba sesleri ve çocuk çığlıkları insanlık için hem yıkım hem de uyanış anlamına geliyor.
Türkiye vahşete en büyük itirazdır. Cumhurbaşkanımızın duruşu tarihî asaletimizin duruşudur. Tarihî duruşumuzun ve insanlık görevimizin gereği, milletimizin merhamet duygularının sorumluluğuyla bölgenin insanına her türlü sağlık yardımı ulaştırmaya çalışıyor, zorlu koşullarda ne yapılabilirse yapmaya gayret ediyoruz. Bunun için her yolu deneyeceğiz.
Bugüne kadar Gazze’ye 13 uçak ve 2 gemi dolusu yardım malzemesi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Özetlemek diye bir şey yok mudur Sayın Bakan yani?
BAŞKAN – Sayın Bakanım… Sayın Bakanım…
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN – Şöyle: Şimdi, Mecliste bir mutabakat var. Şimdi bu mutabakatı ilk defa çiğnemiş olduk.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Son cümlem…
BAŞKAN – Ben de zordayım, herkes bizim… (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – İki dakikada bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN – Lütfen, lütfen son sözlerinizi alalım, son sözlerinizi alalım.
ERHAN USTA (Samsun) – Verelim Sayın Başkanım, verelim.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Bugüne kadar Gazze’ye 13 uçak ve 2 gemi dolusu yardım malzemesi ulaştırdık. İsrail ve Mısır Sağlık Bakanlarıyla yaptığımız görüşmeler sonucu kurmaya karar verdiğimiz üçlü koordinasyon ekibiyle Gazze’den öncelikle hasta çocuklar ile kanser hastalarını ülkemize getirmeye başladık. Daha çok yara sarabiliriz. Bunun için taraflarla olan diyalogumuzu canlı tutarak erişebildiğimiz kadar mazluma erişip onları tedavi etmeye çalışıyoruz. Evet, insanlığın onurunu tek başımıza koruyamayız ama yapabileceğimiz ne varsa yapmakta çok kararlıyız. Tüm imkânlarımızla Gazze’deki kardeşlerimizin yanındayız. Öte yandan, İsrail’in yaptığı soykırımı destekleyenlerin ve Hükûmetlerine itirazı olmayan, hatta katliamla övünen İsrail vatandaşlarının bu soykırımdan dolayı yaşayacakları utancın nerelere ulaşacağını hep birlikte göreceğiz. 7 Ekimden bu yana dünyanın önünde sadece iki seçenek var: Hayatı desteklemek ya da katliamı desteklemek. Hür vicdanların…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Cümle bitiyor, cümle. (Gülüşmeler)
BAŞKAN – Sayın Bakanım, pek sağlıksız bir yönetim oldu.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – 3 cümle değil, 2 cümle.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) – Sayın Başkan, saraya övgü kısmını yapamadı Bakan.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Evet, evet yani lütfen bir dakika verin, Cumhurbaşkanına teşekkür edecek şimdi, Cumhurbaşkanına teşekkür edecek, verin yani biz razıyız.
BAŞKAN – Evet, son cümlenizi alalım.
ÖMER KARAKAŞ (Aydın) – Komedi izliyoruz, komedi yani. Komedi izliyoruz Sayın Başkan. Ya, böyle bir şey yok!
BURHANETTİN KOCAMAZ (Mersin) – Sayın Başkan, atanmışlara verdiğiniz süreyi seçilmişlere vermiyorsunuz.
BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen teşekkür edin.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) – Teşekkür ediyorum.
Sizlere Bakanlık olarak yaptığımız işleri kısmen özetini sunmaya, gerçekleştirmeye kararlı olduğumuz projeleri de başlıklar halinde aktarmaya çalıştım; bildik itiraz konularına sayısal verilerle şimdiden cevap vermek istedim, hizmette eksiklerimiz olabileceğini de söyledim. Konuşmamı değerlendirirken lütfen aklınızda olsun: Her hastamızın acısı benim acımdır, şifa bulan her hastamızın sevinci benim sevincimdir.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Koca.
Ramsay Hunt sendromu nedir?