34,6622$% 0.01
36,8997€% 0.32
2.935,61%-0,01
4.927,00%-0,04
19.709,00%-0,03
9.639,77%0,04
3334666฿%5.0648
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmada sanıklar hazır edilirken, müşteki Ayşe Ateş ve yakınları da duruşmayı takip ediyor.
22 sanıklı davanın dün yapılan ilk duruşmasında, 8 sanığın savunması alındı. Duruşmaya, sanık savunmalarının alınmasıyla devam edildi.
Duruşma, tetikçi Eray Özyağci’yi araçla İstanbul’dan Ankara’ya getirdiği belirtilen tutuklu polis memuru Murat Can Çolak’ın savunmasıyla başladı. Murat Can Çolak, savunmasında suçlamaları kabul etmedi.
Sanıklardan Aşkın Mert Gelenbey’in, “ağabeyinin sorunları olduğunu ve otoparktan alacağı bir araçla Ankara’ya gideceğini” söylediğini anlatan Çolak, bunun üzerine Ankara’da biraz eğlendikten sonra dönmek üzere yola çıktıklarını söyledi.
Ankara’ya, diğer sanıklar Gelenbey ve tetikçi sanık Eray Özyağci ile aynı araçta gittiklerini ifade eden Çolak, Özyağci’yi daha önce hiç görmediğini, Ankara’da bir süre bulunduktan sonra İstanbul’a döndüklerini anlattı.
Cinayetin azmettiricisi olduğu belirtilen sanık Doğukan Çep’i tanımadığını ileri süren Çolak, bir soru üzerine, Özyağci’nin adını bile bilmediğini, yakalaması olduğundan haberdar olmadığını öne sürdü.
Savunma yapan Ufuk Köktürk, sanık Çep ile 2013’te cezaevinde tanıştıklarını, Çep’in, Ateş cinayeti öncesi kendisini arayarak borç istediğini, bir arkadaşından aldığı parayı eşinin hesabından Çep’e gönderdiğini ifade etti.
Ateş cinayetinden haberdar olmadığını savunan Köktürk, haberdar olması halinde o tarihlerde hamile olan eşinin hesabından para göndermeyeceğini savundu.
Köktürk, emniyette kendisine MHP İstanbul İl Başkanlığı önünde çekilen fotoğrafının sorulduğunu, atılı suçla bir ilişkisinin bulunmadığını iddia etti.
Sanık tutuklu özel harekat polisi Murat Can Çolak da hakkındaki suçlamaları reddetti. Ateş cinayetinden bir gün sonra, avukat olan sanıklardan Serdar Öktem ile aralarındaki Facetime görüşmelerinin içeriğine ilişkin soru yöneltilen sanık Çolak, Öktem’in 2013’teki dava sürecince avukatlığını üstlendiğini, görüşmelerinin içeriğinin bu yönde olduğunu ileri sürdü.
Tetikçi Özyağci’yi Ankara’ya getiren aracı kiralayan sanık Mustafa Uzunlar da sanık Çep’in, Ankara’ya gidip gelmek için kendisinden araç kiralamak istediğini anlattı. Uzunlar, Çep’in, “Polis arkadaşlarla düğün tebriğine gideceğiz.” demesi üzerine ücrette 500 lira indirim yaparak aracını kiraladığını söyledi.
Olayın ardından iş yerinin kamera kayıtlarını polislere kendisinin teslim ettiğini aktaran Uzunlar, aracın kim tarafından geri getirildiğini de bilmediğini savundu. Mustafa Uzunlar, “Beni kandırarak böyle bir olayın içerisine çekmesinden dolayı Doğukan Çep’ten şikayetçiyim.” ifadelerini kullandı.
Çep’in telefon rehberinde neden “Sedat Güner” olarak kayıtlı olduğu sorulan Uzunlar, “Korktuğumdan dolayı.” cevabını verdi.
Uzunlar, araç kiraladığında normalde kiralama sözleşmesi düzenlediğini ancak Doğukan’ı daha önceden tanıdığı ve yanında polislerle yolculuk yapacağını söylediği için sözleşme yapmadığını öne sürdü. Müşteki avukatlarının sorusu üzerine Uzunlar, kiralanan araçta takip cihazının bulunmadığını kaydetti.
Sanık Osman Bayraktar, sanık Uzunlar ile otopark işlettiklerini, işletmede resmi ortaklığının bulunmadığını belirtti.
Cinayetin ardından kendisini arayan bir arkadaşının Uzunlar’ın evinin önünde kalabalık bir grubun olduğunu söylediğini, bunun üzerine bu eve gittiğini anlatan Bayraktar, “Böyle bir suçun içinde olsam kendi ayağımla oraya gitmem.” savunmasını yaptı.
Sanıklardan Uzunlar’ı ortağı olduğu için tanıdığını aktaran Bayraktar, “Onun dışında bir bilgim yok.” iddiasında bulundu.
Sanık Levent Yüce, olay öncesi taksi durağı işlettiğini ve motosiklet alım satımı işleriyle uğraştığını dile getirdi.
Satışa çıkardığı motosikletlerden birine, tetikçi Özyağci’yi Ankara’da olay mahalline götüren sanık Vedat Balkaya’nın müşteri olduğunu anlatan Yüce, peşinat almasının ardından Balkaya’nın motosikleti alarak gittiğini, cinayetin ardından da tutuklandığını ifade etti.
Sanık Çağlar Zorlu da yaşanan olayla hiçbir bağının olmadığını ileri sürerek, tahliye ve beraat talebinde bulundu. Zorlu, sanık eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş’la aralarında geçtiği belirtilen, “Bir program var, kişi bilgilerini girince adresini tespit ediyor.” şeklindeki konuşmayla ilgili “Böyle bir program olmadığı için uydurma iki tane adres verdim.” savunmasını yaptı.
Zorlu, Demirbaş’ın kendisine, “Haylaz bir arkadaşımız var, kulağını çekeceğiz.” diye bir ifade kullanmadığını da öne sürdü.
Sanık Aytaç Ataç, ticaretle uğraştığını, Tolgahan Demirbaş’ı müşterisi, Çağlar Zorlu’yu ise çocukluk arkadaşı olması nedeniyle tanıdığını söyledi.
Demirbaş ile Zorlu’nun, kişinin adresinin tespit edilmesi şeklindeki konuşmalarına şahit olduğunu, kafede otururken yanındaki kişinin bir telefon görüşmesi yaptığını, ardından Ateş’in öldürüldüğünü söylediğini aktaran Ataç, “Tolgahan’ı aradım, sordum. ‘Yok abi bilmiyorum, öğrenirsem dönerim.’ dedi.” ifadelerini kullandı.
Davanın tutuklu sanıklarından avukat Serdar Öktem, soruşturmanın usulsüz olduğunu ileri sürerek, “Bu soruşturma bir camiaya yöneltilmek istendi.” savunmasını yaptı.
Soruşturma aşamasında kendisine “MHP üyesi misin?” diye sorulduğunu aktaran Öktem, “Evet, bundan da şeref duyarım. Ama ‘bunun soruşturmayla ne alakası var’ diye bunu soran savcıya söylediğimde savcı, ‘Tamam o soruyu çıkartalım’ dedi.” ifadelerini kullandı.
Cinayetin ardından FETÖ firarisi bazı kişilerin “hakkında gözaltı kararı verildiği” yönündeki paylaşımları üzerine Ankara’ya doğru yola çıktığını anlatan Öktem, emniyete ifade vermeye geldiğini, hakkında gözaltı kararı olmadığının söylenmesi üzerine buradan ayrıldığını dile getirdi.
Soruşturma aşamasındaki sorgusunda, telefonunun şifresinin sorulması üzerine, “Kovid-19 geçirmesi nedeniyle şifreyi hatırlamadığını” beyan ettiğini anımsatan Öktem, şifreyi bir kağıda yazdığını, izin verilirse bu kağıda bakabileceğini emniyet görevlilerine söylediğini ancak bunun istenmediğini iddia etti. Öktem, mahkeme başkanının, “Şimdi hatırlıyor musun?” sorusuna “Hayır.” cevabını verdi.
Atılı suçla bir ilgisinin bulunmadığını savunan Öktem, “16 yıllık hukukçuyum, herhangi bir kaçma şüphem yok. Yargılama sonunda beraat edeceğime inancım tamdır. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum.” dedi.
Sanık Çep’in, “Sinan Ateş’ten Yargıtay’daki dosyası için yardım istediği” yönündeki savunması hatırlatılan Öktem’e, bu dosyanın olay tarihinde ne aşamada olduğu soruldu. Çep’in müvekkili olduğunu belirten Öktem, Çep hakkındaki dosyanın temyiz incelemesi aşamasında olduğunu aktardı.
Ateş ile Ülkü Ocakları’nda aynı dönemde görev almadığını belirten Öktem, herhangi bir husumetlerinin de bulunmadığını iddia etti.
Müşteki avukatlarının, “Hatırlaman halinde telefonun şifresini verir miydin?” sorusu üzerine Öktem, Avukatlık Kanunu’nun “sır saklama” başlıklı 36. maddesi gereği vermeyeceğini söyledi.
Müşteki avukatlarından birinin, Öktem’in 6 ayrı telefon numarası olduğuna dair sorusuna, sanık avukatları itirazda bulundu. Avukatlar arasındaki diyaloğun uzaması üzerine duruşma salonunda kısa süreli gerginlik yaşandı.
Mahkeme başkanı, avukatların tartışmayı sonlandırmasını istedi ancak sürmesi üzerine mahkeme başkanı ile müşteki avukatları arasında sözlü tartışma yaşandı.
Avukatın, “Telefonda yalnızca müvekkillerinizle mi görüşüyorsunuz?” diye sorunca sanık müdafileri itiraz etti. Gerginlik çıkması üzerine mahkeme başkanı ‘Yeter’ diye bağırdı. Başkan, Ateş ailesinin avukatına dönerek, “Zaten bu sorunuz hayatın olağan akışına aykırı, bu konuda yetki de takdir de mahkemenin” diye tepki gösterdi.
Daha sonra, başkanın talimatıyla bir avukat ile Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır salondan çıkarıldı.
Kısa süren gerginliğin ardından mahkeme başkanı, yargılamayı yürüttüğünü, duruşmanın düzeninin bozulmasının kimseye faydası olmayacağını söyledi. Başkan, “Sorduğunuz soruların bu davaya çok büyük katkısı olduğunu düşünebilirsiniz ama nihai kararı veren biziz. Şov yapmaya gerek yok. Müvekkillerinize bir şeyi ispat edeceksiniz diye savunma hakkını aşmanıza müsaade etmem. Sabrımız da bir yere kadar.” diye konuştu.
Sanık avukatları ile Ateş ailesinin avukatları arasında gerginlik devam edince mahkeme başkanı, Ateş ailesinin avukatının dışarı çıkarılması talimatı verdi. Mahkeme başkanı, verdiği talimatı yerine geç getiren polisler hakkında işlem yapılacağını belirtti.
Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, salondan çıkarıldıktan sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Duruşmayı iki gündür takip ettiğini belirten Çayır, duruşmada yaşanan tartışma sırasında müşteki avukatlarından birinin dışarı çıkarılmasına tepki gösterdiğini söyledi. Remzi Çayır, “Sözlü tartışma sırasında mahkeme başkanının sadece bir tarafa ‘siz çıkın’ demesi yakışık olmadı. Burada bulunmamın sebebi, milliyetçi, ülkücü bir kişiyim ve Milli Yol Partisi’nin genel başkanıyım ama sonuçta bir insanım. İnsanların kendini mutlu hissettiği bir Türkiye’de yaşamalarına katkı sağlamak istiyorum.” diye konuştu.
KAYNAK: AA, HÜRRİYET
Türkiye ve BAE arasında sosyal hizmetler alanında işbirliği mutabakatı imzalandı