TBMM'de Suriye ve Irak tezkereleri görüşülürken söz alan Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, CHP ve HDP'yi deliye döndürdü.
TBMM'de tezkere görüşmeleri... Hulusi Akar konuştu HDP'liler çılgına döndü!
İşte Hulusi Akar'ın tutanaklara yansıyan konuşması!
Orbit - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri, asil milletimizi, bizleri isteyen değerli vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine ve yabancı silahlı kuvvetler unsurlarının Türkiye'de bulunmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi hakkında AK PARTİ Grubumuzun görüşlerini sizlerle paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hemen sözlerimin başında, savunma ve güvenlikle ilgili konuların devletimizin ve milletimizin bekası açısından vazgeçilmez olduğu, günlük tartışmaların dışında tutulması gerektiği yüksek malumlarınızdır. İçinde bulunduğumuz kaotik ortam her geçen gün küresel ve bölgesel belirsizlik, risk ve tehditlerle daha da karmaşık hâle gelmektedir. Ukrayna savaşı, Kafkasya'daki çatışmalar, Balkanlardaki gerilimler, Akdeniz'deki çekişmeler, sonunda da Filistin-İsrail çatışması, yahut da İsrail zulmü. Bu süreçte Türkiye Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde uluslararası alanda özne hâline gelmiştir. Proaktif tedbirlerle; kişilikli, kimlikli, dengeli ve etkin politikalarla Türkiye'nin etki alanı 3 kıta, ilgi alanı da bütün dünya olmuştur. Nitekim Türkiye, Ukrayna ve Rus savaşı arasında iki tarafla görüşmenin imtiyazını kullanmak suretiyle tahıl konusunda anlaşmanın gerçekleşmesine ve gıda krizinin önlenmesine büyük katkı sağlamıştır. Söz konusu nakliyatın yeniden başlanması için de temas ve koordinasyonlar devam etmektedir.
Balkanlarda ve Kafkaslarda da yapıcı ve aktif bir politikaya, barışa katkı sağlamaya devam ediyoruz. Bu çerçevede, 10 Ekimden itibaren de Kosova NATO gücünün komutanlığı bir yıl süreyle Türkiye tarafından icra edilecektir. Bunun da Bakanlarda barışa katkı sağlamak bakımından bir fırsat olduğunu değerlendiriyoruz.
Aynı zamanda, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Azerbaycan, Libya ve diğer dost ve kardeş ülkelerin haklı davasına da gerekli desteği sağlamaktayız.
Filistin-İsrail çatışmasında, Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettikleri gibi, taraflara itidalli olmaları ve çatışmaların bir an önce sonlandırılması çağrılarını yapmaya devam ediyoruz. Bu arada acil insani yardımlarımız şu anda bölgeye ulaşmış bulunmakta ve bunları sürdürmekte kararlıyız.
Evrensel değerlere, insani değerlere, fosfor bombası dahil savaş hukukuna aykırı eylemler derhâl durdurulmalı. Bu eylemleri şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz. Dünya nüfusunun yüzde 70’ine tekabül eden toplam 137 ülkenin tanıdığı Filistin için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararının ve Oslo Mutabakatı gibi çeşitli toplantılarda verilen taahhütlerin bir an önce yerine getirilmesini bekliyoruz. Böylece, meşruiyeti Birleşmiş Milletler kararlarına dayanan 1967 sınırlarında bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin artık gerçekleşmesi lazım. Bölgeye barış, huzur ve istikrarın ancak böyle gelebileceği görülmeli ve anlaşılmalıdır. Bu arada, Filistin toplum ve yönetiminin özellikle temsilde birlik ve beraberliği de hayati önemi haizdir.
Büyük ve güçlü Türkiye yolunda, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde devletimizin bekası, güvenliği ve refahı için çalışmalarımız aralıksız sürdürülmekte; bu arada çeşitli sınamalar, riskler, tehditlerle karşı karşıya kalmaktayız.
Bildiğiniz gibi, Covid’le uğraştık, daha sonra büyük bir depremle karşılaştık, binlerce insanımızı kaybettik; onlara Allah’tan rahmet diliyoruz. Bu arada da millet ve devlet omuz omuza, gece gündüz demeden, bu yaraların sarılması için gayret gösteriyoruz.
Tabii, bununla birlikte, terörle mücadelemizde, terörü yerinde, kaynağında yok etmek stratejisiyle taarruzi bir anlayışla, yüksek bir moral ve motivasyonla, başta FETÖ, PKK, YPG, ve DEAŞ olmak üzere, Birleşmiş Milletler şartının 51’inci maddesi çerçevesinde, meşru müdafaa hakkı kapsamında, uluslararası hukuka uygun şekilde izah edilmektedir.
Bu arada, DEAŞ’la mücadelemize değinmek istiyorum. DEAŞ’la göğüs göğüse mücadele eden tek ordu Türk Silahlı Kuvvetleridir. Hem de 15 Temmuz hain darbe girişiminden hemen sonra Türk Silahlı Kuvvetleri, DEAŞ’la Irak’ın kuzeyinde, Suriye’nin kuzeyinde mücadele etmek suretiyle 4.500’den fazla DEAŞ’lıyı etkisiz hâle getirmiştir. Bu arada, 100 bin yabancı terörist savaşçının da Türkiye’ye girmesi engellenmiş, bunlardan 9.500’ü de ülkelerin itirazlarına rağmen, zorla da olsa ülkelerine iade edilmiştir. Masum insanların ve çevrenin zarar görmemesi için, korunması için -planlama ve icrada- hiçbir ordunun göstermediği kadar azami dikkat ve hassasiyet göstermektedir bütün icraatımızda.
Bu konuda çok örnek var, bunlardan birini arz edeceğim burada, zaman kısıtlılığı nedeniyle. Zeytin Dalı Harekâtı sırasında Afrin’de bir binada, 4 katlı bir binada, teröristlerin sözde karargâhının olduğu tespit edilmişti. Bunu, bizim, karadan ve havadan bir anda imha etmemiz, tahrip etmemiz mümkünken hain teröristlerin en üst katta; sivilleri, çoluğu çocuğu canlı kalkan olarak kullandığının öğrenilmesi üzerine, harekâtımızı riske atmak pahasına harekâtı geciktirdik ve başka yol ve yöntemlerle teröristleri etkisiz hâle getirdik. (AK PARTİ sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar; MHP sıralarından alkışlar) “Teröristler neredeyse hedefimiz orası.” anlayışıyla “Girilemez!” denilen yerlere girildi “Ulaşılamaz!” denilen yerlere ulaşıldı; Mehmetçik’in nefesi teröristlerin ensesinde. Yurt içi temizlendi, sınır ötesinde de kaynağında barınakları, sığınakları, korunakları, sözde karargâhları, mağaraları, inleri süratle etki altına alındı; bunlar başlarına yıkıldı, yıkılmakta. Şehitlerimizin kanları yerde bırakılmadı, bırakılmayacak. Bu mücadelede komşularımızın egemenlik haklarına ve toprak bütünlüğüne saygılıyız, kimsenin toprağında gözümüz yok; tek amacımız ülkemizin güvenliği.
Önemli bir husus da Türk Silahlı Kuvvetlerinin envanterinde uluslararası hukuka aykırı silah, araç gereç, mühimmat bulunmamaktadır; böyle bir şey kesinlikle söz konusu değildir.
Terör örgütlerinin çöküş içerisinde olduğunu bizzat elebaşları itiraf etmekte. Bu nedenle, geldiğimiz bu safhada teröristler için iki yol var: Bunlardan birincisi adalete teslim olmak, ikincisi de bulundukları yerlerde gömülmek, yok olmak. (AK PARTİ sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar; MHP sıralarından alkışlar)
Suriye’nin kuzeyinde “YPG” diye bir şey icat ettiler, YPG’nin PKK’dan hiçbir farkı yok. Bütün istihbarat kurumları, efendim, bütün bilgiler, bütün veriler bu yönde. Bunun aklımızla alay etmekten başka bir manası yok, bunu da bütün muhataplarımıza söyledik, söylemeye devam edeceğiz.
Adları ne olursa olsun, kim destek verirse versin Mehmetçik kahramanlık ve fedakârlıkla terörle mücadele etmeye devam edecek. Öyle biten fedakârlıklar var ki -Mehmetçik’in yaptığı fedakârlıklar- yine bu harekâtlardan, operasyonlardan birinde yaralanan askerlerimiz vardı, Gaziantep Üniversitesinin hastanesine onları ziyarete gittik. Oradaki doktorların şikâyeti şuydu: “Buradaki askerlerin tedavilerini bitirdik, evlerine istirahatli olarak gönderiyoruz fakat gitmek istemiyorlar. ‘Arkadaşlarımız operasyondayken biz eve gitmeyiz.’ dediler.” Oradaki herkes gözyaşlarına boğuldu bunu dinlediklerinde. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İşte, Atatürk’ün “Yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir.” dediği asker bu asker; biz bunlarla mücadele ediyoruz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Amerika Birleşik Devletleri ve bazı ülkelerin Suriye’nin kuzeydoğusundaki varlığı ve harekâtı PKK-YPG yani terörle mücadeleye zarar vermektedir, bunun da bilinmesi lazım. Her türlü engellemeye rağmen terör koridoru çok şükür parçalandı, aksi hâlde şu anda çok daha kompleks, çok daha yoğun, çok daha farklı oluşumlarla mücadele etmek zorunda kalacaktık. Müttefiklerimizden bu konuda Türkiye’nin hassasiyetlerine saygı duymalarını, varılan mutabakatlara uymalarını, bölgede DEAŞ’la, terör örgütleriyle değil müttefik olan Türkiye’yle iş birliği yapmaları da bekliyoruz. Türkiye’nin terörle mücadelesi aynı zamanda Avrupa ve NATO’yu da göçe ve teröre karşı korumaktadır, bunun da kıymetini bilmeleri lazım.
Diğer yandan Suriye’nin normalleşmesi için de Birleşmiş Milletlerle çalışmalarımız koordineli olarak devam etmekte. 600 bini Türkiye’den olmak üzere toplam 1 milyon 200 bin Suriyeli vatandaş şu anda Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından, Türkiye tarafından güvenliği sağlanmış olan bölgelerde iskân edilmeye başlanmıştır. Bölgelere gönüllü, güvenli ve saygın bir şekilde dönmüşlerdir; müteakip, devamında, gelecek Suriyeli vatandaşların yerleşmesi için de briket evler dâhil oradaki şartları olgunlaştırma gayretlerimizi sürdürüyoruz.
Diğer bir konuda Suriye konusunda Suriye rejimiyle ilgili, Suriye’yle temaslarımız… Uzun bir hazırlıktan sonra geçtiğimiz aralık ayında Suriye, Türkiye ve Rusya’nın savunma bakanları ve istihbarat başkanları bir araya geldik, daha sonra İran’ın da katılmasıyla dörtlü olarak nisan ayında bu toplantıyı tekrarladık. Oradaki yaptığımız toplantıda bölgedeki istikrarın nasıl sağlanacağı konusunda görüşlerimizi karşılıklı olarak konuştuk, görüştük, ortaya koyduk, şu anda alt düzeydeki toplantılar devam etmektedir. Bu arada, Türkiye’de ve Suriye’de birlikte olduğumuz Suriyeli kardeşlerimiz var, onları zora sokacak herhangi bir eylem ve karar asla söz konusu değildir.
Millîlik ve yerlilik oranı yüzde 80’lere ulaşan savunma sanayimizin -başta SİHA’lar olmak üzere- artan desteğiyle hâlâ devam eden terör tehdidine karşı mücadelemiz “ölürsem şehit, kalırsam gazi” anlayışla artan bir şiddet ve tempoda en son terörist etkisiz hâle getirilinceye kadar devam edecek. 85 milyon vatandaşımızı bu beladan kurtarmakta azimli, kararlı ve çok şükür Allah’a buna da muktediriz. Sırası gelmişken, sadece savunma sanayinde değil duygu ve düşüncelerde de millîlik ve yerlilik şart: Bizim tek hedefimiz teröristler, bunu saptırmayalım; Türkler, Kürtler, Araplar bölgede kardeş ve hâle o şekilde yaşıyorlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yıllarca…
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – Ondan dolayı bombalıyorsunuz değil mi?
HULUSİ AKAR (Devamla) – Dinle, dinle!
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – Ondan dolayı sivilleri öldürüyorsunuz değil mi?
HULUSİ AKAR (Devamla) – Dinle!
Yıllarca bu coğrafyada aynı ekmeği aynı suyu paylaştık; bu bayrak için, bu ülke için Çanakkale’de, Millî Mücadele’de, 15 Temmuz hain darbe girişiminde omuz omuz bunlarla mücadele ettik şu anda şehitliklerdeki bütün şehitlerimiz yan yana yatıyorlar, bunu bilmek lazım, bunu görmek lazım. Bu memleket bizim, bu bayrak bizim, bu tarih bizim! (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Hudut namustur anlayışıyla kaçakçı, terörist ve yasadışı göçü engellemek için Mehmetçik büyük bir mücadele vermekte, Cumhuriyet tarihimizin en yoğun tedbirleri ile en ileri teknolojiler kullanılmak suretiyle gerekli tedbirler alınmakta. Bölgeye gelen siyasiler, basın mensupları ve yabancı dost ve müttefik mensupları bölgedeki alınan tedbirlerden büyük bir övgüyle bahsetmektedirler.
HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – Öyleyse yabancı askere ne gerek var?
HULUSİ AKAR (Devamla) – Hatta bunlardan biri de “Babam söyleseydi inanmazdım.” diyecek kadar bu sistemi övmektedir. Kahraman Mehmetçik zorlu arazi ve iklim şartlarında gece gündüz vatan, millet ve bayrak için büyük bir mücadele vermekte, eksi 39 derecede, 10 metre karda bu mücadeleyi sürdürmekte ve büyük bir kahramanlıkla, fedakârlıkla ve sabırla görev yapan Mehmetçik’in beklentisi sadece ve sadece yaptığı hizmete saygıdır.
HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – O zaman yabancı askere ne gerek var?
HULUSİ AKAR (Devamla) – Benzer şekilde denizlerimizde, hava sahalarımızda da aynı şekilde bütün hak, alaka ve menfaatlerimiz korunmakta, kollanmakta, bunun için arkadaşlarımız gece gündüz çalışmaktadır. Gerektiğinde 1 pilot 5 pilotun işini yapmakta, denizde yılda 200 bin seyir saati kullanmak suretiyle büyük başarılar sağlanmakta, diğer taraftan da komandolarımız, özel kuvvetlerimiz, onun desteleyen unsurlarımız da gece gündüz demeden faaliyetlerini büyük bir başarıyla sürdürmektedirler. Sonuç olarak: Türkiye tarihiyle, değerleriyle, coğrafyasıyla, etkin, caydırıcı ve saygın ordusuyla büyük ve güçlü bir ülke, binlerce yıllık şanlı tarihimizden sürdürülüp gelen millî, manevi değerlerimizden aldığımız ilhamla, asil milletimizin sevgisi, güveni ve duasıyla yasal mevzuat çerçevesinde başaramayacağımız hiçbir görev, aşamayacağımız hiçbir engel yoktur. Bu güven, bu bilinç ve bu motivasyonla cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Türkiye Yüzyılı ülküsüyle ilerlerken diyoruz ki: Bu coğrafyada var olabilmek için güçlü olmak şart, güçlü olabilmek için de birlik ve beraberlik şart.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu tezkere Türkiye'nin millî çıkarlarını koruma ve uluslararası terörle mücadeleye de katkı sağlama amacı taşımaktadır. Bu bir savaş tezkeresi değil, barış tezkeresi. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – Kürtleri bombalama tezkeresi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Savaş tezkeresi bu.
HULUSİ AKAR (Devamla) – Türkiye her zaman barışçıl bir politika izlemeyi ve diyalog yoluyla sorunları çözmeyi amaçlamaktadır ancak ulusal güvenliğimizi tehdit eden durumlarda gerekli tedbirleri almamız ve gerektiğinde askerî müdahalelerde bulunmamız da bir zorunluluktur. Siz sayın milletvekillerinin oylarıyla bu tezkere bu tür durumlar için bir yetki niteliğinde olacaktır.
“Biz ‘Savaşa hayır.’ diyoruz.” diyorsunuz, bizim savaşla alakamız yok, yaptığımız şey, terörle mücadele, bunun altını çizmek istiyorum; bir. İkincisi: Bu bir barış tezkeresi. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – Sivilleri bombalayın, çocukları bombalayın!
ALİ BOZAN (Mersin) – Afrin’i işgal ettiniz.
HULUSİ AKAR (Devamla) – Yabancı ülke askerlerinin üslerimizde bulunması meselesi…
ALİ BOZAN (Mersin) – “İşgale karşıyız.” diyorsunuz ama Afrin’i işgal ettiniz.
HULUSİ AKAR (Devamla) – 2014 yılında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı, DEAŞ’la mücadele…
ALİ BOZAN (Mersin) – Bu tezkere, savaş tezkeresidir.
SAYIN BAYAR ÖZSOY (Kayseri) – Hatibi dinle.
HULUSİ AKAR (Devamla) – Hatibi dinleyin, evet, beni dinleyin; dinleyin ve öğrenin. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – Her yere ölüm götürüyorsunuz, her yere ölüm.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Öğrenecek bir şeyimiz yok, bunları çok dinledik.
HULUSİ AKAR (Devamla) – Yabancı ülkelerin silahlı kuvvetler unsurlarının Türkiye’de bulunması meselesi. Burada müthiş bir bilgi kargaşası var, bilgi yanlışlığı var arkadaşlar. Bilgi yanlışlığı var, okuyun ve öğrenin. Bunu ben hakaret olsun diye söylemiyorum; gerçekten, burada konuşan hatiplerin bilmediği çok açık ve seçik belli. (Yeşil Sol Parti sıralarından gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Siz bilmiyorsunuz ya!
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – Bildiğiniz, Roboski’de sivilleri mi öldürmek, Roboski’de 34 vatandaşı mı öldürmek bildiğiniz?
HULUSİ AKAR (Devamla) – Şöyle ki: 2014’te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu kurulmuştur ve buna bağlı birleşik, müşterek görev kuvveti teşkil edilmiştir. Kurulan bu koalisyona dünyada 80 ülke katılmıştır, 80; bunlardan biri de biziz, 2015’te Türkiye katılmıştır. Bu çerçevede, bu ülkeler bu mücadeleye, DEAŞ’la mücadeleye bir şekilde personel, silah, araç gereç, üs, liman, hava sahası katkısı sağlıyorlar.
ALİ BOZAN (Mersin) – Bu tezkere, DEAŞ’a destek tezkeresidir.
HULUSİ AKAR (Devamla) – DEAŞ’la mücadele de tamamen bizim izin ve kontrolümüzde.
ALİ BOZAN (Mersin) – DEAŞ’ı Suriye’den süren Rojava halkıdır, bunu bilmiyorsun.
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – Bağdadi Hatay’da öldürüldü.
ALİ BOZAN (Mersin) – Bu tezkere, DEAŞ’a destek tezkeresidir.
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – Bağdadi’yi Hatay’da öldürdüler, Hatay’da.
BAŞKAN – Arkadaşlar, biraz sessiz… Hatibi dinleyelim.
HULUSİ AKAR (Devamla) – Biraz değil, iyice sessiz, iyice sessiz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Ona siz mi karar veriyorsunuz?
HULUSİ AKAR (Devamla) – Dinlemezseniz öğrenemezsiniz, dinleyin, öğrenin; sonra konuşun. (Yeşil Sol Parti sıralarından gürültüler)
Önce öğren, sonra konuş.
BAŞKAN – Sayın Hatip, siz de Genel Kurula, lütfen…
HULUSİ AKAR (Devamla) – Edeyim de engelliyorlar bizi; dinlenmiyor, konuşulmuyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Bak, bir de öğretmen gibi davranmıyor mu!
HULUSİ AKAR (Devamla) – Susturun, susturun.
ALİ BOZAN (Mersin) – Okuyun, öğrenin, öğrenin!
HULUSİ AKAR (Devamla) – Otur; dinle, dinle!
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – Burada kimse sizin emir eriniz değil.
HULUSİ AKAR (Devamla) – Arkadaşlar, DEAŞ’la mücadele de tamamen bizim izin ve kontrolümüzde.
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – Burada kontrolünüz geçmez, burada kimse sizin emir eriniz değil.
HULUSİ AKAR (Devamla) – İncirlik ve Diyarbakır hava üsleri ile insani yardım bakımından, lojistik destek bakımından İskenderun Limanı; sadece bunlar kullanılmıştır, bunlar da sadece 2019’a kadar kullanılmıştır, 2019’dan beri bunlar kullanılmamıştır. Kullanılmıyor, gelen giden yok. Kime karşı mücadele ediyorsunuz? Kime karşı göğsünüzü siper ediyorsunuz? Böyle bir şey yok, böyle bir şey yok!
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) – Siz kime karşı ediyorsunuz?
HULUSİ AKAR (Devamla) – İşgal filan yok, işgal filan yok.
ALİ BOZAN (Mersin) – Afrin işgal altında.
HULUSİ AKAR (Devamla) – Bu koalisyonun üyesi olmanın bir gereği bu. Ben burada anlatmaya çalışıyorum; bilgileri alın, bilmeden konuşmayın, bilgisiz kanaat olmaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Yeşil Sol Parti sıralarından gürültüler)
HULUSİ AKAR (Devamla) – Art niyet yoksa burada ciddi bir bilgi noksanı var.
ALİ BOZAN (Mersin) – Süleyman Şah Türbesi’ni tek başınıza taşıyamadınız, koruyamadınız. Süleyman Şah Türbesi’ni Rojava halkı korudu, bugün saldırdığınız Rojava halkından destek istediniz; yalan mı? Okuyun, okuyun; öğrenin!
HULUSİ AKAR (Devamla) – Buradaki bütün şunlar 2014’ten beri Halk Partisinin verdiği “evet” oyları bunlar.
OĞUZHAN KAYA (Çorum) – Bağırmasın, konuşsun ne konuşacaksa; bir söz verin. Bağırıyor oradan.
HULUSİ AKAR (Devamla) – Evet, bekle, biraz sonra konuş kardeşim, çık konuş ya! Anlat derdini, anlat derdini. Burayı pazar yerine çevirdiniz, burası pazar yeri değil; dinleyin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Hakaret etmeyin ya!
Sayın Başkanım, hakaret ediyor ama.
Hakaret edemezsiniz.
HULUSİ AKAR (Devamla) – Yani sonuç olarak ben şunu söylemek istiyorum: Gerçekten ciddi şekilde bir bilgi problemi var; konuşalım, görüşelim, bunu netleştirelim. Herhangi bir şekilde yabancı unsurların Türkiye’ye gelmesi kesinlikle söz konusu değil, böyle bir şey yok. DEAŞ’la mücadele konusunda bu 80 üye ülkeden kimi hava sahasını kullanacak kimi benzin ikmali yaptı kimi insani yardım getirdi ve bu da 2019’a kadar oldu, 2019’dan sonra yok böyle bir şey; bunun açık ve net bilinmesi lazım.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu vesileyle ülkemizin ve milletimizin huzur ve güvenliğini sağlamak için her türlü kahramanlık ve fedakârlığı gösteren komutan arkadaşlarıma, asker, polis, jandarma, istihbarat ve güvenlik korucularımıza şükranlarımı sunuyor, kendilerini kutluyorum.
Değerli arkadaşlarıma bu vesileyle Astsubay Günü de kutlu olsun diye buradan hitap ediyorum.
Sultan Alparslan’dan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e kadar bin yıldan beri bize vatan olan, Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla bize vatan olan…
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – Lafta söylüyorsunuz lafta, sözde söylüyorsunuz.
HULUSİ AKAR (Devamla) – …bu topraklarda bugünlere gelmemizde emeği geçen, katkı sağlayan tüm devlet büyüklerimize, tüm komutanlarımıza, herkese saygılarımı ve şükranlarımı sunuyorum.
Şehitlerimize, ebediyete intikal eden kahraman gazilerimize Allah'tan rahmet diliyor, hayatta olan kahraman gazilerimize, şehit ve gazilerimizin kıymetli ailelerine saygı ve şükranlarımı sunuyorum.