Türkiye Hayat Emeklilik Bireysel Emeklilik fonları kazandırdı mı Kayıp mı ettirdi? Türkiye hayat BES fonları alınır mı?
Finansal Piyasalardaki Gelişmeler
Yılın son çeyreğinde, FED’in (ABD Merkez Bankası) faiz kararları da piyasaların odak noktasıydı. FED’in faiz artışları ile birlikte enflasyon
%7,1’e kadar gerilerken, FED’in yakından izlediği çekirdek PCE enflasyonu fiyatlarda kısmi yumuşamaya işaret etti. PMI’larda soğumanın
sinyalleri dikkat çekerken, iş gücü verileri istihdam verilerinin sıkı olduğuna işaret ediyor. Bu durum FED’in şahin tutumunu sürdürmesine de
sebep oldu. FED; kasım ayında 75 bp (baz puan), aralık ayında ise 50 bp faiz artırımı yaptı. Böylelikle politika faizini %4,25-4,50 aralığına
çıkardı. Diğer yandan, aralık ayındaki toplantıdaki noktasal grafikte 2023 medyan zirve faiz öngörüsü %5,1 (Önceki: %4,6) oldu. FED’in
Enflasyondaki yumuşama işaretlerine karşın yüksek seviyelerde bulunan enflasyonun düşürülmesine yönelik şahin tutumu, resesyon
endişelerini beraberinde getirdi. Buna karşın yaşanan düşüşlerin ardından borsalarda tepki yükselişi gerçekleşti ve S&P500 endeksi %7,1
oranında yükseliş kaydetti. Çin’in salgınla ilgili açılma hikayesi enflasyonist beklentileri bir parça da olsa gündeme getirse de MSCI Gelişmiş
ve Gelişmekte Olan Ülke endeksleri sırasıyla %9,4 ve %9,2 oranında yükseldi. Bunun yanında Avrupa’da havaların sıcak geçmesi ile enerji
fiyatlarındaki düşüş kötümser beklentileri törpüledi. Bu durum Euro’yu desteklerken, yine Bölge’deki PMI’ların ABD’deki PMI rakamlarından
hafif de olsa daha iyimser bir tablo çizmesine neden oldu. Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) aralık ayında temel refinansman faiz oranını
%2,50'ye kadar yükselterek şahin tutum sergilemeye devam etmesi EUR/USD paritesinin yükselişiyle sonuçlandı. Son çeyrekte 0,97’lileri
gören parite 1,07 seviyesinden yılı tamamladı. Borsa tarafında ise Euro Stoxx 50 endeksi %14,3 oranında yükseldi. Faizlerde, enflasyonist
baskılar ve aralık ayında Japonya Merkez Bankası’nın 10 yıllık tahvil faiz oranlarının %0,25 yerine %0,5'e kadar yükselmesine izin vermesi
küresel piyasalarda önemli bir yankılanmaya neden oldu. Artan Japon tahvil faizlerine küresel tahviller de eşlik etti ve risk iştahında
dalgalanma yaşandı. ABD 10 yıllık tahvil faizi son çeyrekte hafif artarak yılı %3,88 ile yüksek seviyeden kapattı. Yurtiçinde ise TCMB’nin faiz
indirimleri takip edilirken, Merkez Bankası politika faizi 300 baz puan düşürerek %9 seviyesine geriledi. Makro tarafta ise imalat PMI’ı eşik 50
seviyesinin altında kalsa da güven endekslerinde toparlanma gözlendi. Yılın son dönemlerinde %85’leri gören yıllık enflasyon ise aralıkta baz
etkisiyle birlikte %64,27’ye kadar geriledi. Bu gelişmeler dışında makro ihtiyati tedbirler çerçevesinde çeşitli düzenlemeler devam ederken,
TCMB mevduatta liralaşma hedefini %50’den %60’a çıkardı. Bununla birlikte, menkul kıymet tesisi uygulamasının kapsamı genişletildi.
Fiyatlamalar tarafına bakıldığında uygulanan makro ihtiyati tedbirlerle Dolar/TL kurunda yaklaşık 18,5 – 18,70 arasında bant hareketi
gözlenirken, düşük reel faiz ortamında Borsa İstanbul yükselişini sürdürdü. Toplam yatırımcı sayısının 3,7 milyon kişiye çıktığı pay
piyasasında alım iştahı devam ederken, BIST100 endeksi son çeyrekte %73,2 oranında değer kazandı. Ülke risk primimizde (5 yıllık CDS)
269 baz puan iyileşme gözlenirken, TCMB’nin düzenlemeleriyle faizlerde tek haneli rakamlara kadar düşüş yaşandı. Yurtdışı piyasalarda 1.
çeyrekte faiz artışlarının devam etmesiyle olası resesyon endişelerinin daha derinleşmesini bekliyoruz. Buna ek olarak kış aylarında enerji
fiyatlarının seyri ve Çin’in salgında alacağı olası yaralar sebebiyle piyasalarda yatay negatif bir beklentimiz bulunuyor. Yurtiçinde ise 1.
çeyrekte TCMB’nin faiz görüşünde bir değişiklik beklemiyoruz. Açıklanan para politikası ve liralaşma çerçevesinde ek adımlar görebileceğimiz
bir süreç yaşayabiliriz. En büyük müşterimiz olan Avrupa’nın durumu, talebin sınırlı kalması sebebiyle bu süreçte ihracatımızı olumsuz
etkileyebilir. Buna karşın turizm gelirleri açısından kış sezonundaki turizm gelirinin olumlu performansını da sürdürmesini bekliyoruz
Yılın son çeyreğinde, FED’in (ABD Merkez Bankası) faiz kararları da piyasaların odak noktasıydı. FED’in faiz artışları ile birlikte enflasyon
%7,1’e kadar gerilerken, FED’in yakından izlediği çekirdek PCE enflasyonu fiyatlarda kısmi yumuşamaya işaret etti. PMI’larda soğumanın
sinyalleri dikkat çekerken, iş gücü verileri istihdam verilerinin sıkı olduğuna işaret ediyor. Bu durum FED’in şahin tutumunu sürdürmesine de
sebep oldu. FED; kasım ayında 75 bp (baz puan), aralık ayında ise 50 bp faiz artırımı yaptı. Böylelikle politika faizini %4,25-4,50 aralığına
çıkardı. Diğer yandan, aralık ayındaki toplantıdaki noktasal grafikte 2023 medyan zirve faiz öngörüsü %5,1 (Önceki: %4,6) oldu. FED’in
Enflasyondaki yumuşama işaretlerine karşın yüksek seviyelerde bulunan enflasyonun düşürülmesine yönelik şahin tutumu, resesyon
endişelerini beraberinde getirdi. Buna karşın yaşanan düşüşlerin ardından borsalarda tepki yükselişi gerçekleşti ve S&P500 endeksi %7,1
oranında yükseliş kaydetti. Çin’in salgınla ilgili açılma hikayesi enflasyonist beklentileri bir parça da olsa gündeme getirse de MSCI Gelişmiş
ve Gelişmekte Olan Ülke endeksleri sırasıyla %9,4 ve %9,2 oranında yükseldi. Bunun yanında Avrupa’da havaların sıcak geçmesi ile enerji
fiyatlarındaki düşüş kötümser beklentileri törpüledi. Bu durum Euro’yu desteklerken, yine Bölge’deki PMI’ların ABD’deki PMI rakamlarından
hafif de olsa daha iyimser bir tablo çizmesine neden oldu. Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) aralık ayında temel refinansman faiz oranını
%2,50'ye kadar yükselterek şahin tutum sergilemeye devam etmesi EUR/USD paritesinin yükselişiyle sonuçlandı. Son çeyrekte 0,97’lileri
gören parite 1,07 seviyesinden yılı tamamladı. Borsa tarafında ise Euro Stoxx 50 endeksi %14,3 oranında yükseldi. Faizlerde, enflasyonist
baskılar ve aralık ayında Japonya Merkez Bankası’nın 10 yıllık tahvil faiz oranlarının %0,25 yerine %0,5'e kadar yükselmesine izin vermesi
küresel piyasalarda önemli bir yankılanmaya neden oldu. Artan Japon tahvil faizlerine küresel tahviller de eşlik etti ve risk iştahında
dalgalanma yaşandı. ABD 10 yıllık tahvil faizi son çeyrekte hafif artarak yılı %3,88 ile yüksek seviyeden kapattı. Yurtiçinde ise TCMB’nin faiz
indirimleri takip edilirken, Merkez Bankası politika faizi 300 baz puan düşürerek %9 seviyesine geriledi. Makro tarafta ise imalat PMI’ı eşik 50
seviyesinin altında kalsa da güven endekslerinde toparlanma gözlendi. Yılın son dönemlerinde %85’leri gören yıllık enflasyon ise aralıkta baz
etkisiyle birlikte %64,27’ye kadar geriledi. Bu gelişmeler dışında makro ihtiyati tedbirler çerçevesinde çeşitli düzenlemeler devam ederken,
TCMB mevduatta liralaşma hedefini %50’den %60’a çıkardı. Bununla birlikte, menkul kıymet tesisi uygulamasının kapsamı genişletildi.
Fiyatlamalar tarafına bakıldığında uygulanan makro ihtiyati tedbirlerle Dolar/TL kurunda yaklaşık 18,5 – 18,70 arasında bant hareketi
gözlenirken, düşük reel faiz ortamında Borsa İstanbul yükselişini sürdürdü. Toplam yatırımcı sayısının 3,7 milyon kişiye çıktığı pay
piyasasında alım iştahı devam ederken, BIST100 endeksi son çeyrekte %73,2 oranında değer kazandı. Ülke risk primimizde (5 yıllık CDS)
269 baz puan iyileşme gözlenirken, TCMB’nin düzenlemeleriyle faizlerde tek haneli rakamlara kadar düşüş yaşandı. Yurtdışı piyasalarda 1.
çeyrekte faiz artışlarının devam etmesiyle olası resesyon endişelerinin daha derinleşmesini bekliyoruz. Buna ek olarak kış aylarında enerji
fiyatlarının seyri ve Çin’in salgında alacağı olası yaralar sebebiyle piyasalarda yatay negatif bir beklentimiz bulunuyor. Yurtiçinde ise 1.
çeyrekte TCMB’nin faiz görüşünde bir değişiklik beklemiyoruz. Açıklanan para politikası ve liralaşma çerçevesinde ek adımlar görebileceğimiz
bir süreç yaşayabiliriz. En büyük müşterimiz olan Avrupa’nın durumu, talebin sınırlı kalması sebebiyle bu süreçte ihracatımızı olumsuz
etkileyebilir. Buna karşın turizm gelirleri açısından kış sezonundaki turizm gelirinin olumlu performansını da sürdürmesini bekliyoruz