35,0612$% 0.05
36,5211€% 0.41
2.938,78%0,65
4.780,00%0,62
19.149,00%0,61
9.915,76%-0,95
3552160฿%-2.14461
Ticaret Bakanlığı, 9 Nisan 2024’ten itibaren bazı ürünlerin İsrail’e ihracatını kısıtlama kararı aldı. İlk aşamada 54 ürünü kapsayan kısıtlamanın ateşkes ve tüm yardım engellemeleri kaldırılıncaya kadar devam edeceği belirtildi. Türkiye’nin bugün açıklayıp yürürlüğe koyduğu ekonomik yaptırımın ardından Fransa’da İsrail’e karşı yaptırım sinyali vermeye başladı.
2,3 milyon Filistinlinin açlığa mahkum edildiği Gazze için 6 aydır bölgede katliam yapan İsrail’e karşı uluslararası toplumun baskıları artıyor. Öte yandan İsrail Merkez Bankası’nın verilerine göre, Gazze’ye karşı sürdürülen saldırılar İsrail ekonomisine büyük darbe indirdi. İsrail’in Gazze’ye karşı soykırımına ilişkin dünya ülkeleri de somut yaptırımlar uygulamaya başladı.
Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada ateşkes süresine vurgu yapılırken kısıtlama dünya basınında geniş yankı uyandırdı. Türkiye’nin İsrail’e karşı ihracat kısıtlama kararını SAÜ eski Rektörü ve AYBİR Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Fatih Savaşan, Dış politika ve güvenlik uzmanı Ömer Özkızılcık, AYBİR Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Muhammed Hüseyin Mercan ve Batman Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Akademik Çalışmalar Koordinatörü Dr. Mehmet Rakipoğlu Haber7’ye değerlendirdi.
Haber7’ye konuşan SAÜ eski Rektörü ve AYBİR Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Fatih Savaşan, Türkiye’nin kararının geleceğe dönük mesajlar içerdiğini söyledi. İhracat kısıtlaması kararının Türkiye’nin Gazze ile ilgili yeni adımlarının ilk sinyali olduğunu belirten Prof. Savaşan, yeni adımlar atılabileceğini vurguladı.
Prof. Fatih Savaşan, “Bu 54 ürünün ticaretinin sınırlandırmasından çok daha öte anlamları olan bir hamle. Daha çok geleceğe dönük Türkiye’nin niyetini açıkladığı bir hamle. Bence bu iyi hesaplanmış bir adımdır. Bundan sonra sadece ticaretle ilgili alanlarda da kalmayacağını Dışişleri Bakanı Hakan Fidan açıklamış oldu. İlgili kurumlar açıklayacak. Bu şu anlama geliyor; yeri geldiğinde karşı adımlara bağlı olarak Filistin’de, özellikle Gazze’deki gelişmelere bağlı olarak Türkiye yeni adımları atabilecek.” dedi.
Savaşan, şöyle devam etti:
“Bence 54 ürünün ticaretine dönük sınırlamadan öte Türkiye’nin niyeti bakımından çok önemli. Türkiye ‘yeni bir devreye geçebilirim’ dedi ve geçti. Bu tedbirlerin sadece Gazze’deki savaşın, soykırımın şu anki durumuyla ilgili olmadığını düşünüyorum. Dünya alttan alta yeni bir döneme hazırlanıyor. Malum Gazze’de yardım bahanesiyle bir geçici liman inşasına başladı ABD… Bu adımın aslında Gazze’ye yardımdan daha ziyade ileriye dönük ABD ve İsrail planlarının bir parçası olma ihtimali çok yüksek. Ve Türkiye de attığı ve atacağını belirttiği adımlarla yeni döneme hazırlanıyor. Kartların yeniden karıldığı, yeniden başka aşamalara evrildiğini gördüğümüz bu krizde Türkiye elini yükseltmiştir. Ve ‘daha ileri gidebilirim’ demiştir.”
Kamuoyunun beklentisinin İsrail ile ticarete dönük bazı tedbirlerin alınmasına yönelik olduğunu hatırlatan Prof. Savaşan, bunun süreç istediğini kaydetti.
Savaşan, “Çünkü ticaretle ilgili alınan kararlar bir anda alınabilecek kararlar değil. Karşı hamlelerin gelebileceği, yeni bir sürecin başlatacağı alanı oluşturuyor. Dolayısıyla Türkiye biraz daha ince eleyip sık dokudu. Ve bence haklılık da elde ettikten sonra böyle bir adımı atmaya başladı. Türkiye gayet yerinde bir karar alarak Gazze’ye havadan yardım ulaştırmaya çalıştı. Ama İsrail buna izin vermeyince yeni adımın meşru gerekçesi de oluşmuş oldu.” şeklinde konuştu.
İsrail aleyhinde atılan bu adımın hesaplamasının iyi yapıldığına değinen Fatih Savaşan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Türkiye ve dünya bunu biliyor; İsrail, İsrail’den ibaret değil. İsrail’in yaptığı bütün soykırımın arkasında Batı’nın ve özellikle ABD’nin güçlü desteği var. O yüzden yahudilerin hem ABD hem Avrupa ekonomisinde hem de finans alanındaki gücünü düşündüğümüzde, üstü açık veya örtülü birçok karşı tedbirin geleceğini Türkiye hesapladı.”
Ticaret Bakanlığı’nın ‘İsrail’ kararını değerlendiren Dış politika ve güvenlik uzmanı Ömer Özkızılcık, kararı ‘iç kamuoyu baskısı’ olarak nitelendirdi. Türkiye’nin attığı bu adımın İsrail’i ticaret hacmi olarak çok fazla etkilemeyeceğini ancak diğer ülkeler arasında bir iç kamuoyu baskısını arttıracağını ifade eden Özkızılcık, karar ile önce ekonomik sonra toplumsal şekilde adım adım İsrail’e yönelik ateşkes baskısının arttırılabileceğini dile getirdi. Diğer devletlerinde bu yönde bir adım atabilme ihtimaline değinen Ömer Özkızılcık, bu durumun bir şarta bağlanabileceğini öngördüğünü belirtti. ABD ve Netanyahu yönetimindeki gerilimi hatırlatan Özkızılcık, Türkiye’nin bu adımının olumlu bir hava yaratabileceğini bu hamleler ile Türkiye’nin bir mesaj vermek istediğini kaydetti. AB’nin Rusya’ya yönelik aldığı karardan örnek veren Ömer Özkızılcık, bu tarz kararların ekonomik gelirde etkisinin süreç içerisinde görüldüğünü belirtti.
Bu kararın ateşkesi doğrudan etkilemeyeceğini belirten AYBİR Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Muhmmed Hüseyin Mercan, bu kararın sembolik olarak önem taşıdığını kaydetti. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Filistin’in yanında olduğunu göstermesi adına önemli olduğunu dile getiren Doç. Dr. Muhammed Hüseyin Mercan, bu adımlar ile Arap dünyasında da daha fazla hareketlenmeye ve kamuoyu oluşturularak soykırıma karşı somut adımlar atılmasına imkân açabileceğini belirtti. Ateşkes konusunda Netanyahu hükümetinin çıkmazın içine girdiğini ifade eden Mercan, ordunun kendi içerisinde çok fazla zarara uğradığını ve bunu açıklayabilecek bir argümanları olmadığını dolayısıyla uluslararası anlamda da kendilerini savunacak bir imkanları kalmadığını açıkladı.
Batman Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Akademik Çalışmalar Koordinatörü Dr. Mehmet Rakipoğlu, Netanyahu hükümetini eleştirerek bu karar ile savaşı bitirmeyeceğini ancak diğer Ortadoğu ülkelerinin bu karar ile bir adım atmak durumunda kalacaklarını belirtti. Dr. Mehmet Rakipoğlu, kamuoyu baskısına değinerek İsrail ile ilişkilerin tümü kesilse bile bunun yine de bir etki etmeyeceğini çünkü ticaret hacminin bu anlamda o kadar büyük olmadığını ifade etti. Dr. Rakipoğlu, Malezya’nın daha önce İsrail’e limanlarını kapattığını hatırlatarak Mısır, Ürdün gibi ülkelerin de bu karar ile bir adım atması gerektiğini ancak ihtimal vermediğini düşündüğünü kaydetti. İsrail’le üçüncü ülkeler üzerinden ticaretin yasaklanması gibi konuların tekrar gündeme gelebileceğini savunan Rakipoğlu, diğer ülkelerin de böyle bir adım atması ile İsrail’in etkileneceğini açıkladı.
KAYNAK: HABER7
Araç ikiye ayrıldı, 2 kişi feci şekilde can verdi