Ülkücü Hakverdi Satılmış: Cezaevinde en ağır işkencelere maruz kaldık!

Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren başkanlığında gerçekleşen 12 Eylül darbesi ile Türkiye Cumhuriyeti, silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü müdahalesini yaşamıştı. Darbe sürecinde 650 bin kişi gözaltına alındı, açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 binden fazla kişi için de idam cezası istendi. Ülkücü Hakverdi Satılmış: Cezaevinde en ağır işkencelere maruz kaldık!

42 yıl geçti

517 kişinin ölüm cezasına çarptırıldığı süreçte, 50 kişi idam edildi. 14 bin kişinin vatandaşlıktan çıkarıldığı bu dönemde, yaklaşık 100 bin kişi örgüt üyesi olma suçundan yargılandı, 30 bin kişi ise sakıncalı olduğu iddiasıyla işten çıkarıldı. Türk tarihine idam, kötü muamele ve insan hakları ihlalleriyle hafızalara kazınan 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 42 yıl geçti.   Hafızalara böyle kazınan 12 Eylül kanlı darbe sürecine bizzat şahitlik eden, dönemin önemli isimleri yaşadıklarını anlattı.

  “Nurettin Soyer sorgumuza girip atılan suçların kabul edilmesi için işkence yaptırdı"

Dönemin şahitlerinden, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası’nda idamla yargılanan sanıklardan Hakverdi Satılmış, cezaevi sürecinde yaşadıklarından bahsetti. Çeşitli aletlerle türlü işkencelere maruz kaldığını ifade eden Satılmış, “Mamak Cezaevi içerisinde askeri garnizon içerisinde ülkücülere özel kurulmuş bir işkencehane, Ankara’da Alparslan Türkeş’ten sonra ilk yakalanan, gözaltına alınan kişiyiz. 36 gün işkence gördük. İki dolap arasında Filistin askısı denilen aletle asıldık. Alt tarafımız çıplak. Her tarafımızda elektrik telleri. Bize işkence yapan polis ekibiyle beraber savcı da var. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in babası Nurettin Soyer. Resmi elbiseyle bizim sorgumuza, bizzat işkenceye katılıp üzerimize atılmak istenen suçların kabul edilmesi noktasında kendisi işkence yaptırdı. İşkence raporu da alamadık. 36 gün annemi getirip işkence yaptılar. Okuması yazması olmayan bir kadını oraya getirdiler. Biz o zaman suçu kabul ettik” diye konuştu.

Alparslan Türkeş ile beraber yargılandık

Kendilerine işkence eden kişileri ‘Amerikan askeri’ olarak tanımlayan Satılmış, “Muhsin Yazıcıoğlu, Yılmaz Dural yani ülkücü hareketin önde gelen insanlarıyla, başbuğ Alparslan Türkeş ile beraber yargılandık ve Türkeş’i mahkeme salonunda İstiklal Marşı ile karşıladık. İstiklal Marşı okumaktan hücrelere atıldık. Savunma verdik, hücrelere atıldık. Akşam dayak yedik. Mamak Askeri Cezaevi apayrı bir dünya idi. Namaz kılmak, Kur’an- Kerim okumak yasak. Sayımlarda fazla Kur’an-ı Kerim’leri yırtarlardı. Bize askeri elbise giymiş, Amerikan uşağı askerler işkence yaptı “dedi.

  “Ali Bülent Orkan ‘iblisler’ diye bağırıyordu”

12 yılı geçkin bir cezaevi hayatı olduğunu, bu süreçte yaşadığı en acı anıyı anlatan Satılmış, “Ali Bülent Orkan benim C-5’te yan hücremdeydi. Elleri ve ayakları demir parmaklıklara kelepçelenmiş, çarmıha gerilmiş şekilde günlerce aç, susuz ve uykusuz bıraktılar Orkan’ı. Ali Bülent Orkan sadece ‘iblisler’ diye bağırıyordu. Biz 36 gün orada ülkücülerin işkence esansında feryatlarını dinledik. Annelerinin, kardeşlerinin, hanımlarının bağırışlarını dinledik özellikle de dinlettiriyorlardı. Erkeklerin dışında kadınların orada işkencede bağırttırılması bizlere çok fazla dokunuyordu. Namaz kılanı dövdüler, oruç tutmak yasak. Yemek getirdiler, içine fare ölüsünü atmışlar. Karavanalara avuçla taş atıyorlar. Yemeği bir insanın yiyemeyeceği şekle getiriyorlar. İnsanlık suçu işlediler. Bunlar yargılanamadı” ifadelerini kullandı.  Satılmış, Kenan Evren’in yargılanamamasının içinde bir yara olarak kaldığını söyledi.