Yozgatlılar nasıl konuşur? Yozgat’ta neye ne denir? İşte Yozgatça sözlüğü!

A-a Aalen: Dur, eğlen, bekle Aaleşme: İkamet etme, oturma Aan: İneğin ilk sütünden yapılan bir yiyecek Aba: Abla, çoban paltosu Abdeshane: Tuvalet Abısı Güzel: Ablası güzel anlamında, şaka sözü Abısından Öğütlü: Tecrübeli, işi iyi bilen kişi Abos: Cahil, aptal Abrıl Beşi: Nisan ayının beşi Acer: Taze Açıkörten: Ucuza alınan kadın giysisi Adeli: Kendini beğenmiş, burnu havada Adozel: Adı güzel (özel isim) Afat: Yağmur, sel, rüzgar gibi tabii felaket Afili: Oynak, havalı Ağar: Eğer Ağartı: Süt, yoğurt, ayran gibi yiyecekler Ağıl: Koyunun girdiği yer ( koyun ahırı ) Ağırmak: Gün aydınlanması, sabah olması Ağız Birlemek: Anlaşarak aynı şeyleri konuşmak Ağlen: Eğlen, dur, bekle Ağleşme: Eğleşme Ağnanmak: Eşeğin yere yatıp yuvarlanması Ağrıklı: Hastalıklı Ağrice: Hıdırellez Ağzı Kalavlı: Havalı, yüksekten atan Ağzı Kızıl: Toy, ham, kuşların yeni çıkmış yavrusu Ağzını Bellemek: Bir daha yapmamaya karar vermek Aha: Bu, şu, o Ahır Sekisi: Hayvan ahırında tahtadan yapılan seki Ahraz: Dilsiz, konuşamayan, konuşma özürlü Ahretlik: Ahiret kardeşliği Aklerik: Aklı eren kimse Aklı Çavdarlı: Yarı kaçık Al: Kırmızı, hile Al Ha: Nasıl şey, hayret uyandıran ünlem Alaca Düşmek: Üzümlerin yetmeye yüz tutması Alaca karanlık: Akşam olmaya başlaması Alaçık: Haymalık, bostan çadırı Alağaz: Geveze, boş konuşan, dengesiz konuşan Alasevi: Alası az olan Alaş: Ala köpek Alayı: Hepsi Alaz: Hafif yanan ateş Albastı: Yeni doğum yapana uğradı sanılan cin Ale: Dur ( ale inecek var) Âlemek: Durdurmak Alengirli: Gösterişli, tuhaf, acayip, karışık Algın: Yel çarpması Alkarısı: Lohusa kadına hastalık getirdiği varsayılan Allasen: Allah'ını seversen Alma: Elma Anaç: Anaç, olgun anlamına da gelir Anadan Üryan: Çıplak Anadut: Üç parmaklı tarım aleti Anayın babayın aşını içiyim: Bu kadar da olmaz, yok daha neler Andavallı: Aptal, geri zekalı Angut: Aptallığın simgesi, ördek cinsi bir kuş Anırma: Eşek sesi Anşa: Ayşe Apırcın Oldu: Şaşırdı, heyecan bastı Apış: Bacak arası, kasık bölgesi Areklenmek: Hayvanların sinekten kurtulma çabası Arık: Zayıf, çelimsiz Arkaç: Koyun sürüsünün yattığı yer Arşın: Eski uzunluk ölçüsü Asbab: Elbise, iç çamaşırı Asik Etek: Avrat, hanım, eş anlamında Asikli: Eksik etek Aş: Yemek Aşam: Akşam Aşık Atmak: Boy ölçüşmek, kıyaslamak Aşkarsız: Kötü görünüşlü, tipi bozuk Avara: Boş, işsiz Avgın: Suyun aktığı kanal, ark Avuçlamak: Elle kavramak Avur Zuvur: Meyve artıkları Avurt: Ağzın yan boşlukları ( avurdunu şişirme ) Avurtlamak: Ağız dolusu, kabaca yemek Ayağına Tez: İşi çabuk yapan, becerikli kimse Ayak Yolu: Tuvalet, hela Ayarsız: Dengesiz adam Ayı: Topaç Azap: Erkek hizmetkar Azba: Çuval ağzı bağlanan ip Azık: Yolcu yemeği Azıtmak: Yolunu şaşırmak, yanlış yere yöneltmek -BBaas: Bahis, şans oyunu Baba çıkasıca: Sinirlenilen kişiye söylenen bir söz Baba yiyeysice: Çocuklara kızınca söylenen söz Babaa: Zıkkım olsun Babal: Vebal, günah Bacı: Abla, büyük kız kardeş Badiye: Çorba tası Bağrı Geçmek: Hafifçe uykuya dalmak Bağsımet: Peksimet Baha: Fiyat, ücret Bakla: Fasulye Balak: Manda yavrusu Baldırcan: Patlıcan Banak: Lokma, yufka ile yemekte yapılan sunak Bannak: Parmak Baş Bıçağı: Ustura Baş Kili: Sabun yerine kullanılan toprak Başangı: Yaramaz çocuk Başı Kurtulmak: Kadının sağlıklı doğum yapması Başını Bağlamak: Nişanlamak, söz kesmek, evermek Başını Yetirmek: Eksiğini tamamlamak Bayaktan: Az önce, deminden Bayır: Yokuş Bayramcalık: Bayramlık giysileri Bazlama: Ekşili hamurdan sacda yapılır Becek: Köşe Behlemek: Kapora vermek Bekitmek: Sıkıştırmak Bent: Su önüne kurulan basit set Bere: Başlık Bezek: Kilot ve şalvarda lastik takılan kısım Bıcılgan: Ayak parmakları arasındaki yara Bıdık: Küçük yumurta Bıldır: Geçen yıl Bıngıldak: Çocukların kafasındaki yumuşak kısım Bıyıl: Bu sene Bızakazığı: Ufak tefek, kısa boylu Bibi: Hala Bicik: İnek Biçala: Bir ara Bidane: Bir tane Bigoşam: Bir avuç Bilader: Erkek kardeş Binit: Binilecek at, eşek, her türlü araba Bir Süyem: Baş parmakla işaret parmağı arası Bişi: Tava içi pişirilen bazlama Biyaz: Beyaz Bodu: Kaz Boduç: İbrik benzeri toprak testi Boğasamak: İnekler için boğa istemek Boğön: Bugün Boğür: Vücudun yarı kısmı Bonker: Cömert Boo: Hayret sözü Boor: Vücudun yan tarafı Bostan: Kavun, karpuz vb.yetişen yer Boybürük: Siyah kadın çarşafı Boynuzu kurtlu: Hakaret deyimi Boyra: Baca Boyunbağı: Boyuna bağlanan ince kumaş Boyunduruk: Öküzün boynuna takılan aracı Boz: Nadas yapılmamış, sürülmemiş tarla Boz Söktürme: Zora koşmak Bozuk atma: Deve bağırması Böcük: Böcek Böcük: Küçük hayvan, haşarat Bödelek: Böbrek Börttürmek: Bir şeyi haşlamak Buarsak: Obur Buba: Baba Bucaklık: Raf Bugatlek: Bu kadar Buğuz: Kin, garaz Bukağı: Atların ayaklarına vurulan bir çeşit kelepçe Bulama: Un çorbası Bulguru Diri: İşleri yolunda Buluda Ürmek: Havalı olmak, kibirlenmek Bunak: Çok yaşlı, ne dediğinden haberi olmayan Bunelek: İri sinek Burnundan Fitilemek: Çok kızgın Burunsalık: Hayvanı zapt etmek için burnundan bağlanması Buydum: Çok üşümek Buyma: Üşüme Buynuz: Boynuz Bühtan: İftira Büngüldeme: Kaynama Bürük: Kadın baş örtüsü Büzütmek: Hareketsiz yarı oturur halde olmak, üşümek -CCabe: Bedava kendi gelen Cabeden: Bedavadan, beleş Congulus: Cadoloz Cahal: Cahil Camış: Erkek manda Camız: Su sığırı, manda Canı Ağır: Aldırışsız Canı Tez: Aceleci Cankeş: Candan yakınlık Capcık: Dağınık, düzensiz Capon: Japon Car: Çare Cascavlak: Tüysüz, örtüsüz, soyulmuş şekilde Cavlak: Suyun hızla aktığı yer Cemek: Sabanı temizleme demiri Cenderme: Jandarma Cerahat: İrin Cerek: İnce uzun ağaç, uzun boylular için de kullanılır Cereme: Başkasının yerine ceza çekme Cerge: At üzerinde hasta taşıma aracı Ceylan: Cereyan, elektrik Cıba: Tiftiği alınan keçi Cıbılamak: Suda çırpınarak yüzmek Cıbır: Kılı yeni kesilmiş keçi, züğürt Cıcık: Merinos koyun, yeni anlamında da kullanılır Cıfıt: Şirret, şerli, karışık Cılga: Keçi yolu Cılındırık: Kötü et parçası Cılk: Bozulmuş, kokuşmuş yumurta Cımbıldama: Oynaklık etmek Cıncık: Misket, cam parçası, porselenden mamul eşya Cıngar Çıkardı: Kavgaya neden oldu Cıngıl: Üzümden küçük bir parça Cıngırdak: Çocuk oyuncağı Cınnaklamak: Tırmalamak Cırcır: Fermuar Cırnakcı: Kavga çıkarıcı Cırtık: Eli ayağı durmayan, şımarık Cıvıtma: İşi sulandırma Cıvlama: Çok hızlı yanından geçme Cibicik: İki eli birbirine vurma, alkış Cibil: Su içindeki taze ot Cibinnik: Sinek ve ivezden(sivri senek) korunmak için ince tülden örtü Cilet: Jilet Cimcik: İki parmakla eti kıstırma Cimcikleme: Çimdik atma Cimcime: Zayıf, cılız Cinarabası: Bisiklet Cingan Gadağı: Başı geniş ve yassı çivi Cinli: Deli Cirmitli: Pis, dengesiz Comba: Mandanın genç olanı Coplan Dere: Derin dere Coruk: İnat Culhalık: Kilim dokunan alet Culuk: Hindi Culuzu Düşük: Morali bozuk Cumburcomaat: Toplu, adamların hepsi Cuval: Boyalı telek Cuvara: Sigara Cücük: Kanatlı hayvanların yavrusu, civciv Cülük: Salatalığın çiçekten yeni çıkanı, küçük hıyar -ÇÇabıt: Eski bez parçası Çağ: Kağnının iki tarafına konan kalın ağaç Çağlak: Çağlayarak akan şelale Çağlık: İlkel banyo Çağşırlı: Ayakları telekli kuş Çakıldak: Su değirmeni taşı, koyunun yünündeki yumru Çala Kamçı: At arabasında atları hızlı sürme, atları kamçılama Çaldakıl Olmak: Sırnaşmak Çalgı: Süpürge Çalık: Çarpılmış, bir yana eğilmiş, yatmış Çalkama: Ayran Çalkantı: Çalkalamak fiili Çalma: Pekmezin koyusu Çaman: Çemen Çamur Çiğnemek: Zorlanmak, çok uğraşmak Çapıt: Bez parçası Çaptan Düşmek: Eski gücünü ve kuvvetini yitirmek Çardak: Gölgelik Çarık: Gönden dikilen bir cins ayakkabı Çarşı Ağası: Zabıta amiri Çarşı Ekmeği: Somun Çatal: Ekin destesini taşımada kullanılan araç Çatal Kapı: İki kanatlı avlu kapısı Çav: Hayvanların cinsel organı Çebiş: Bir yaşındaki keçi Çeç: Saptan ayrılan buğday yığını Çelğe: Keçik, yaşmak Çelpeşen: Bir açıp bir kapanan hava Çeltek: Çoban yardımcısı çocuk Çemeden: Ceket Çemit: Yaş üzümün az kurumuşu Çemkirme: Sözle karşılık verme -DDabaz: Cilt üzerinde kaşıntı veren ufak kabarcıklar Dam: Hapishane-evin çatısı Danapça: İri aşık kemiği Deey daha: İşte orada Depik: Tekme Deşirici: Dilenci Dibek: Ezmek için kullanılır Dilkırma: Kibar konuşma Dinelmek: Ayakta durma Dingildeme: Durduğu yerde sağa sola hareket etme Dodak: Dudak Dolak: Atkı Dombalak: Takla atma Domuşma: Surat asma Donyağ: İçyağ-çok soğuk insanlar için de kullanılır Dölek: Doğru, düz Dölek: Akıllı uslu durmak Dömbelek: Darbuka Döş: Göğüs Döşek: Yatak Dulda: Esintisiz, sakin, kuytu yer Dulluk: Favori (Kulak yanında uzanan saç) Duska: Çene Dürtme: Elle yapılan uyarı -EEfelek: Ekşi yapraklı bitki, (dolması yapılır) Elbiz: Örümcek Eleva: Yavaş iş yapan kimse Ellaamki: Sanırım-Sanki Ellaham: Herhalde Elçim: Bir elle alınan kadar Ellik: Eldiven Eme: Hala Emlik: Geç doğan kuzu Emmi: Amca Enik: Köpek yavrusu Erinmek: Bir şeyi yapmak istememek, üşenmek Essah: Doğru Essahtan: Sahiden, gerçekten Eşgi: Üzümün koruğundan yapılan yiyecek Evdamı: Kiler Evlek: Bölüm, bölümlendirme Evmek: Acele etmek Evrağaç: Yufka ekmeği çeviren ahşap yassı tahta Eze: Vücut, beden -FFak: Kuşları avlamak için tuzak Farfarı: Gelip geçici, sözleri önemsiz Fehmetmek: Az görmek, sonradan fark etmek Ferâmak: Dinlenmek, ferahlamak Ferfene: Topluca yenen eğlenceli yemek Fıkara: Fakir Fıkboğaz: Sabırsız, acele sözlü Fırkıt: Oyna Fışkı: Gübre Ficik Atmak: Kura çekme Filik: Tiftik Foldur: Bol geniş, genelde kıyafet için kullanılır Fos: Boş Fosurdak: Darp sonucu şişme Fotul Fotul Ötmek: İçinden kızarak dışa vurmadan belirsiz konuşmak -GGaaşadı: Devrildi Gabala: Tartı ve ölçü, götürü yolla iş yapma Gabancalama: Her yeri tutma, yayılma Gabara: Üzeri tümsek ufak çivi Gağşamak: Yıkılmaya yüz tutmak Gah: Kalk Gaham: Akraba, hısım Gambık: Ufak ağaç parçası Gamgayla Kaşınma: Ekonomik sıkıntı içinde olma Gamsa: Çekme Ganara: Doymak bilmeyen Garalt: Söndür Garemetli: Zavallı, başı dertten kurtulmayan Gardak: Kumaş üzerinde kırışıklık Gatık: Süt ve süt ürünlerinin tümü; ekmeğe konan Gavrınmak: Yokluk çekmek Gavsara: Çevirme, kuşatma, sıkıştırma Gavurga: Buğdayın saçta pişirilmesi Gaylesiz: Vurdumduymaz Gaynar: Çok sıcak Gıdık: Gerdan Gındap: Kalın keten iplik Gınıfıstı: Karşı cinsten iki insanın gizli görüşmesi Gırışma: Poz yapma, üstten bakma Gırmızı: Domates Gıvırtma: Yan çizme Gicişme: Kaşınma Go: Ham, olgunlaşmamış Gobel: Erkek çocuk Gobelek: Mantar Gode: Gövde Godek: Kuyruksuz veya kuyruğu kısa Goğ: Dedikodu Golük: Eşek Gop: Koş Goruk: Üzümün olgunlaşmamış hali Gubat: Kaba Gucele: Zorlukla Gunnamak: Bir hayvanın doğurması Gursak: Mide ile gırtlak arası Guşene: Büyük tencere Guvaa: Damat Guvez: Vişneçürüğü rengi Gübür: Çöp Gücük: Şubat ayı, kısa -HHabe: İki gözlü torba Haçen: Her zaman Haft: Su birikmiş beton havuz Hameyli: Küçük Kur’an Harar: Büyük çuval Hartacık: Dişleri ile bir şeyi kuvvetlice ısırıp koparma Hasas: Köy bekçisi Haside: Nişasta ve pekmezle yapılan tatlı cinsi He mi: Duydun mu, anladın mı? Helle: Un çorbası Hengilim Atmak: Keyifle tepinerek oynamak Heşelek: Meyvenin yenmeyen iç kısmı Heye: Evet Hırpo: Küçümseme sözü Honaza: Kurnaz Horanta: Ev halkı Hortuklu: Sümüklü Hoydana: İri ve biçimsiz Hödülenmek: Birden korkmak Hönüt: Konuşmaz, uyumsuz -IIbrık: Sürahi Icık: Az Ihtır: Yere çökert Ilğın: İnce söğüt dalı Ilıfıtın: Rafadan az pişmiş Irgalamak: İlgilenmek Irsız: Arsız, terbiyesiz Ismarıç: Sipariş Işmar: İşaret -İİcicik: Çok az, minnacık İçi Dışı Çıfıt: Kötünün kötüsü İçli: Yufkadan yapılan börek İçlik: Yelek İdare: Huni gibi ilkel aydınlanma aracı İiii: Ne diyor İkirciklenmek: Şüphelenmek İlâğan: Leğen İlletli: Kötü, sürekli hastalığı olan İlistir: Kevgir İrin: İltihap İrişki: Sucuk içi İşçimen: Becerikli, iş bilir İşgillenmek: Şüphelenmek İtağa: Yufka ekmek yaparken kullanılan bez İyağ: Kaburga kemiği -KKadirlik Etmek: Bilmeden zarar vermek Kafa Kekmek: Evet anlamına başını eğmek Kaham: Hısım, akraba Kakıç: Utandırma, yüzüne laf söyleme Kan alma: Tuvalete gitme Kaynak: Çay, akarsu Kanatlı: Bahçeli evlerin dış kapısı Karık: Bahçede ekim için oluşturulan alan Kavurga: Kavrulmuş buğday Kaydalamak: Zikzak çizerek kaçmak, sıvışmak Kaygana: Yufka ekmeği tavada yumurta ile kızartmak Kele Bacım: Aman bacım Keleş: Yakışıklı Kef: Bir tepenin, dağın arkası Kemçik: Küçük, zayıf, minyon yüz. Kenef: Tuvalet Kepenek: Pencere kilidi Kerç: İnat etmek, kıskandırmak Kerkinme: Sürtünme Kemre: Koyun ağılından çıkarılan yakacak Kertik: Çentik Kertmek: Çentik atmak Kırçıl: Beyazın siyaha hâkim olduğu renk Kırık: Bir insanın aşkı, dostu Kırtlama: Çay içerken şekeri ısırarak tüketmek Kirik: Sıpa Kiritme: İnat etme Kirtişli: Tırtıklı yüzey, inişli çıkışlı Kişkillemek: İte saldırı için söylenen söz Koselme: Sinme Koşam: İki eli birleştirerek oluşturulan çukurluk Koşma: Eski yapıların tavanında kullanılan iri ağaçlar Kotele: Bana doğru at, fırlat Köm: Koyun ağılı Kömbe: Sac arasında yapılan bir çeşit çörek Kömüş: Erkek manda Kösnü: Köstebek Köstavası: Sobadan ateş almaya yarayan küçük kürek Kufür Kufür: Serin esen yel Kumpür: Patates Kumük: Ön dişleri çürük olan Kuzlük: Erken doğan kuzu Külek: Ahşap yağ kabı Küllük: Ocak ve soba küllerinin döküldüğü yer -LLâlanmak: Konuşmayı taklit etme, yerme Lalek: Leylek Lalin: Nalın Langırdak: Geveze boş konuşan Le: Değil mi? Ledaal mi: Öyle değil mi? Le mi: Değil mi? Loğtaşı: Dam toprağını sıkıştıran silindir şeklinde taş -MMaarisem: Meğerse Mac Etmek: Mahcup etmek Malamat Etmek: Rezil etmek Masimek: Değer vermek Mayagolük: Dişi eşek Mayası Cımbıldak: Gerçek kişiliğini gösterme Mazarat: Yaramaz çocuk Mertek: Tavan örtmekte kullanılan kısa ağaçlar Meses: Ucu çivili sopa Mıh: Çivi Mılcıma: Çürüme Milek: Kokuşmuş çamur; balçık Mudara: İğreti -NNacak: Küçük balta Nahas: Ne şekilde Narpuz: Yabani nane Navrız: Bahar çiğdemi Nodul: Sopa ucundaki çivi Norüyon: Ne yapıyorsun, nasılsın iyi misin? Noorek: Ne yapalım -OOğnük: Önlük Oklağaç: Oklava Omaç: Yumurtalı ekmekli yağlı yemek Onculayın: O kadar çok Oosür: Öksür -ÖÖbçelenmek: Bir şeyi fazla uzatmak Öpçe: Şımarık Öz: Küçük akarsu Örkök: Soy sop, sülale -PPambık: Pamuk Panga: Banka Panlı: Küflü Pantul: Pantolon Patana: Şişman Patır: Kekeme Pehli: Koyunun kaburga ve beli arasındaki et parçası Pel Pel Bakmak: Aptalca bakmak Peşkir: Havlu Peyke: Köşe, en derin ve gizli yer Pırtı: Çamaşır Pırtma: Hedefi şaşırmak Pinnik: Kümes Portma: Şaşırtma Potuk: Deve yavrusu Pöhrek: Tuğla gibi pişmiş topraktan yapılan suyolu Pörtekel: Portakal Pörtlek: Dışa taşan iri göz Pürçüklü: Havuç -SSaçı: Düğünlerde verilen hediye Savak: Aptal Sazak: Özellikle sonbahar ve ilkbahar aylarında sabahları esen ve çok üşütücü olan ve hafif bir rüzgâr Seklem: Bir çuval dolusu Selefeden: Bedavadan geçinen Serpeneg: Kerpiç evlerde dam kenarları Sındı: Makas Sıracalı: Pis, beceriksiz Siftime: Sıyırma, didikleme Singisiz: Kılık kıyafete dikkat etmeyen Soğluk: Çamlık Sokum: Lokma Soyka: Zararlı nesne, kötü şey Sumsa: Yumruk -ŞŞaplak: Tokat Şemşamer: Ayçiçeği Şergada: Belalı Şibi: Ördek Şikarlanmak: Nazlanmak Şikir: Çirkin Şor: Peynir suyu -TTas: Maşrapa Talaz: Fırtına, rüzgâr Tavatır: Çok iyi Temcit: Sahur Teşt: Hamur yoğrulan leğen Tevatır: Güzel olmuş- mükemmel Tıklamış: Çürümüş bozulmuş Tımbırdatma: Dalga geçme Tımbış: Kel, saçsız Tıngır: Kül dökmeye yarayan çinko tepsi Tıska: Zayıf, çelimsiz Tohlu: Bir yaşında kuzu Topak: Yuvarlak Toplu: Pencere Tort: Çivili köpek tasması Töhmürüklü: Öksürüklü hasta Tuluk: Şişman kilolu Tuman: Pijama veya alt giysi Tükan: Dükkân - U – Ü - Uğunmak: Nefesi kesilmek Urba: Elbise Urelenmek: Nazlanmak, oyalanma Urgan: Yün halat Urubla: Bir kiloluk tahıl ölçü birimi Üreluun: Dünden önceki gün -VVasait: Araç Vasek: Rehin Vazırdama: Fazla konuşma Vıh Kele: Acıma, yanma sözü Vırrıklama: Ses çıkarma, bağırma -YYağarnı: Sırt Yanaz: Aksi Yanı Böğür: Yan taraf Yanıç: Bir tür gözleme Yanpiri: Yan yan yürüme Yaremlik: Şakalaşma, hoş sohbet Yazı Yaban: Yerleşim yeri dışı Yektiri: Topallayarak yürüme Yelikme: Şımarma Yelleme: Tahrip etme Yelyepelek: Acele gelme Yerden Yığma: Kısa boylu Yirik: Yırtık Yumuş: Söz tutma Yunak: Yıkanılan yer Zağar: Küçük ve çelimsiz köpek Zabah: Sabah Zahar: Sanırım Zavrak: Salatalık Zılgıt: Tersleme, hakaret etme Zıllıma: Birşeyden vaz geçme, oyunbozanlık Zıngılıbaş: El ve ayaktan tutarak sırtı yere vurma Zibil: Çok bulunan Zortlama: Uyumsuzluk çıkarma